Güzel ülkemin güzel insanları, tam kapanma gününe doğru hazırlıklarını tam gaz devam ediyor.

Virüse yakalanmamak için büyük şehirlerden, doğdukları ve biraz büyüdükleri küçük şehirlere akın ediyorlar.

İçlerinden de ‘İyi ki virüs var, yoksa 19 gün memleket yüzü görmeyecektik’ diyorlar.

Memleketlerindeki virüs ise onların hiç umurunda değil. 

Eş, dosttan gelen virüsü şerbet diye içeriz biz misali.

Virüse karşı tam kapanmayı, virüse inat tatil haline çevirenler sadece memleket sevdalıları mı?

Bir de deniz sevdalıları var.

19 gün geçirmek için yazlıklarına giden ve yazlık yerlere, sahil kenarlarına virüsün gelmediğini sanıyorlarsa vay hallerine.

Tam kapanmanın ev dışı, şehir dışı, sahil kenarı durumu bu.

Ama daha da kötüsü ev içi hali. İçler acısı hali.

Erkek, 4 çocuğuyla birlikte yaşadığı evde tam kapanmaya karşı liste hazırlıyor.

Ne yapmayacaklarının listesi değil.

Ne yapacaklarının listesi.

Kadına diyor evin eksiklerini liste haline getir.

Ekmekten, domatese,  kahveden, kuruyemişine kadar uzun bir liste hazırlıyor evin kadını.

Evin erkeği listeyi alıyor eline, bir günde en aza iki defa aynı kişiye düşecek şekilde alış veriş liste dağıtımı yapıyor.

Kendisini domates almaya, hanımı limon, çocuklar ise ekmek, kahve ve marul alacaklar listesine koyuyor.

Aynı listeyi bir öğleden önce, bir de öğleden sonra olmak üzere iki öğün olarak hazırlıyor.

Başka türlü evden çıkmanın, biraz hava almanın, kalabalığa karışmanın yolu yok.

Virüse karışma ihtimali ise liste de hiç yok.

Gerek de yok.

Ha Tam Kapanma!

Ha Kuzu Kapama!