İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Şadi Çetin konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada “Anayasamızın 73. Maddesine göre; Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, kamu harcamalarının en önemli finansman kaynağı, ekonomik ve sosyal politikaların en temel uygulama aracıdır. Bu nedenle vergi sisteminin sürekli iyileştirilmesi  ve aksayan yönlerinin mutlaka geliştirilmesi gerekir. Türk vergi sistemi beyan esasına dayanıyor. Vergi bireylerin beyanına ve vicdanına terkedilecek kadar sıradan bir olay değildir. Gelişmiş ülkelerde, vergi bilinci de gelişmiştir. Bunun en basit göstergesi, fatura ve fiş alma ve verme alışkanlığıdır.  Bize göre; Türkiye’de vergi bilinci yeterince gelişmemiştir. Bunun en önemli kanıtı mükellef beyanları ve kayıt dışı ekonomidir. Ülkemizde kayıt dışılık maalesef çok fazla. Kayıt dışılık haksız rekabete yol açmaktadır.
 
Türk vergi sistemi, gelir vergileri yerine; tüketim vergilerine ve stopaja dayanıyor. Bu durum, vergi bilincini olumsuz yönde etkiliyor ve beyana dayalı vergilemeyi zorlaştırıyor. Maalesef vergi sisteminin büyümeyi destekleyici mekanizmaları çok zayıf. Bu nedenle kapsamlı bir vergi reformu şart. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yaklaşık %70’dir. 5 kalem(alkollü içecekler, tütün mamulleri, petrol ürünleri, binek otomobilleri ve mobil iletişim hizmetleri) dışında; dolaylı vergiler yüksek değildir. Beyannameli mükellef sayısı çok azdır.  Türkiye’nin nüfusu 82 milyon olduğu halde, gelir vergisi faal mükellef sayısı 1,8 milyondur. 45 kişiye bir beyanname düşmektedir. Kurumlar vergisi faal mükellef sayısı 674 bin. KDV faal mükellef sayısı 2,4 milyondur. Bu rakamlardan anlaşıldığı üzere Türkiye‘de vergi tabanı çok dar ve kişi başına düşen beyanname sayısı çok azdır. Gelir vergisinin %90’ı stopaj yoluyla toplanmaktadır. Vergi tabanının genişliği vergi yükünün dağılımındaki adaletin önemli bir göstergesidir.
 
Beyan sisteminin yerleşmesi için denetim çok önemlidir. Fiziki malların izlenmesini esas alan denetim modelinden parayı izleyen denetim modeline geçilmesi gerekir. Vergi denetiminde şeffaflık ve standart oluşturma çabalarına devam edilmelidir. Türkiye’de vergi cezaları maalesef caydırıcı değildir. Asıl neden, cezalarının yetersiz olması değil; cezaların etkin uygulanamamasıdır. Dünyanın en meşhur gangsteri Al Capone vergi kaçırmaktan hapse atılmıştır. Sık sık çıkarılan vergi afları, cezalarda indirim, uzlaşma gibi uygulamalar nedeniyle vergi kaçırmak maalesef bir sorun olarak görülmemektedir. Aflar, vergi ödevini zamanında yerine getiren mükellefleri vergiden soğutmaktadır. Nasıl olsa af çıkar beklentisi beyan ve ödemeleri olumsuz yönde etkilemektedir.
 
Vergi kanunları günümüz koşullarına göre yeniden yazılmalı, yeniden yazılan kanunlar çağdaş vergi sistemlerinin tüm öğelerini içermelidir. Vergi mevzuatında sık yapılan eklemeler, değişiklikler, mükerrer maddeler, yürürlükten kaldırılan maddeler, geçici maddeler ve geniş ölçüde tebliğle yapılan düzenlemeler büsbütün anlaşılmaz ve içinden çıkılmaz bir durum yaratmaktadır. Vergi mevzuatının çok sık değiştirilmesi; mevcut sistemin istikrarına zarar vermektedir. Gelişmiş ülkelerde kanunlar yürürlük tarihinden en az birkaç yıl önce yayımlanmaktadır. Bizde ise aynı gün yayımlanmakta ve yürürlüğe girmektedir. Sık değişen vergi mevzuatı, yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Vergi mevzuatının basit ve kalıcı olması mutlaka sağlanmalıdır.
 
Biz Yeminli Mali Müşavirler devlet ile mükellef arasında köprü görevi görüyoruz. Cari dönemde yaptığımız denetim ve raporlamalar ile vergi kayıp ve kaçağını önlemeye çalışıyoruz. Mükellefler ödedikleri vergilerin kendilerine hizmet olarak dönmesini isterler. Kamu borçları için ödenen faizler, lüks hizmet binaları, makam aracı saltanatı, vergiye karşı bir direnç oluşturmaktadır.
 
Adil ve etkin bir vergi sisteminin en kısa zamanda gerçekleşmesi umut ve dileğiyle, tüm mükelleflerimizin ve gelir idaresi çalışanlarımızın vergi haftasını yürekten kutluyorum.” dedi.