BEYİN GELİŞTİRME SALONU!

Sabah erkenden kalktım.  Medya Ege Yayın Gurubu’ndaki ofise geldiğimde yolda bugün ne yazayım, yazmalıyım diye düşünerek geldim.

Az kalsın çok düşünüp,  dalmaktan maddi hasarlı trafik kazası dahi yapıyordum ki, son anda yırttım.

Neyse ofise gelene kadar, ne yazacağıma karar veremediğim gibi ofiste de ne yazacağımı düşünmeye devam ettim.

Dünya’nın ve Türkiye’nin gündemine şöyle haberleri gezinerek bir bakayım dedim.

Onayladığım veya onaylamadığım, ters gelen, düz görünen bir şeyler bulurum, onu da alır kendimce yorumlarım, okuyan bir daha okur da okuduğunu daha da aklında kalır düşüncesiyle.

Bu arada sosyal medyayı da gezmeyi ihmal etmedim.

Ola ki, bir feryat, bir figan, bir sevinç, bir hüzne denk gelir çıkarım yapmak gerekir, yazmam gerekir diye.

Ki, denk geldim.

Bir sosyal medya arkadaşım, kendisini şahsen tanımam.

Şöyle bir yorum yazmış kendi fotoğrafının üstüne.

‘Keşke vücut geliştirme yerine biraz da beyninizi geliştirebilseniz...’

Son günlerde kadınlı, erkekli insanlar, vücut geliştirme veya vücudu ideal formda tutmak gibi bir tutku var.

Bu amaçla mahalle aralarında dahi açılan salonlar çoğalmaya başladı.

Yürüme bandı, ağırlıklar, eksersiz aletleri vs bir çok unsuru barındırıyor bu salonlar.

Söz de spor salonları.

İçindeki insanlara baksanız, her birinin bırakın sporun faydasından, sporun mantalitesinden haberleri yok.

Kadın olanlar, karşı cinslerinin daha çok ilgisini çekebilmek için oralarında, buralarındaki fazla kilolarından kurtulmaya çalışıyor.

Erkek olanlar, karşı cinslerinin daha çok ilgisini çekebilmek için oralarında, buralarındaki kasları daha fazla görünmesine çalışıyor.

İşin komedisi, her iki tarafta birbirinden en  ideali beklerken, aslında en idea olma çabası içindeyken, sevginin, aşkın görünende değil, görünmeyende olduğunu hiç mi hiç farkında değiller.

Sevgi kaslarda olmuyor maalesef.

Sevgi kalçalarda olmuyor maalesef

Sosyal medya arkadaşımın isyanı da tam bu düşüncenin üzerine oturmuş.

Beyninizi geliştirin derken de tam da bu noktaya basmış.

Ama acı olan bir gerçek var ki, beyin geliştirme salonları henüz açılmadı ve açılması da mümkün değil.

Kişi, kişi olana kadar beynine ne kadar koyduysa o kadar beyinli.

Ne kadar koyamadıysa, o kadar da beyinsiz.

Bilim de zaten bunu teyit ediyor, öğrenmenin yaşı yok ama öğrenebilme ve öğrendiğini kendisine uyarlayabilme yeteneği insanlarda belli bir yaştan sonra bitiyor, bitmese de zor oluyor.

Dolu testi su almaz.

Dolusundan vazgeçtim, delik testide de su olmaz.

İyi haftalar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.