Çağın hastalığı ‘İnternet’

Her yüzyılın ve her çağın bir hastalığı oluyor.  Bu hastalık bazen insanları fiziki anlamda öldürüyor, bazen de sosyal anlamda.

Bu çağımızın hastalığı İnternet ise insanları hem fiziki olarak öldürüyor, hem de sosyal olarak.

TV35’de ‘Hakkımız Hukukumuz’ programında bu hafta iki konuyu bir arada ele aldık.  Hem sosyal medya üzerinden boşanmaları, hem de internetin çocuklar üzerindeki etkisi.

İki değerli konuğum vardı. Avukat Ayşe Esra Ünlü Polat ve genç araştırmacı Ceren Dinler.

Avukat Polat’ın anlattıkları internetin yuva yıkan, aileyi dağıtan bölümüyle bir hayli ilginçti. Sosyal medyanın boşanma davalarında artık birinci derece konu olmuştu.  Yazılan, mesaj olarak atılan,  hatıra olsun diye çekilen fotoğraflarla başlayan tartışma süreçlerinde, kişilerin adliyeye, boşanmaya koştukları gerçeği ortaya çıktı.

Genç araştırmacı Ceren Dinler’in anlattıkları ise, internet kullanan anne, baba, çocuk, herkesin dinlemesi ve öğrenmesi gereken bir durumu ortaya çıkartı.

Mesela 3 yaşına kadar çocukların ellerinde internete bağlı herhangi bir elektronik cihazın verilmesini ne denli sakıncaları olduğunu, onları a sosyal ve kişilik bozukluğunu kadar götürdüğünü ve hatta çocukları yine çağımızın bir hastalığı olan obezite yapıyor.

Geçen bir arkadaşım anlatmıştı. Çocuğunu obezite şüphesiyle doktora götürmüş.  Doktorun ilk önerisi spor olması gerekir, zayıflamışı ve normal kiloya dönmesi için.

Ama doktor, zayıflaması ve normal kiloya dönmesi için çocuğa, internet,  bilgisayar, televizyon yasaklamış.

Yanlış duymanız,  evet bunları yasaklamış. Neden diyen dostuma ise,  bilgisayar, internet ve televizyon başında bir şeyleri izleyen çocuk, aynı zamanda yemek yediğinde doyduğunu,  daha doğrusu ne kadar yediğinin farkına varamıyor. Dolasıyla yemesi gerekenden daha fazla tüketerek, obezite denilen hastalığın içine giriyor.

Hele bir de 3 yaş konusu var ki, o bir hayli ilginç. Zira nerede bir anne ve 3 yaşın altında bir çocuk görsem, çocuğun eline oyalanması için verilmiş bir telefon ve izlemesi için açılmış bir çizgi film görüyorum.

Bu da çocukları ileri yaşlarda, çağın ilk hastalığı, internet, bilgisayar, televizyon ve oyuna bulaştırıyor, sonra da çağır ikinci hastalığı obeziteye geçiş yaptırıyor.

Sorumluluklarımızdan, onlara vakit ayırmaktan kaçındığımızı düşünerek, rahat nefes aldığımızı sanarak, kendimize vakit ayırdığımızı sanarak girdiğimiz bu haller, ileride daha çok vakit ayırmamız, daha çok dikkat etmemiz ve daha çok keyifsiz hale gelmemizin aslında başlangıcı gibi oluyor.

Ne diyor uzmanlar, 3 yaşında sonra elektronik eşyalar ve internet olabilir. O da kontrollü ve denetimli olabilir.  Ve hatta çocuğunuzla internet, televizyon veya bilgisayar vaktinin aynı oda içinde yaşamamamızı öneriyorlar.

‘Çocuğum al bilgisayarının, al telefonunu, git odana’ demeyin diyorlar.

Diyorsanız,  derseniz gelecekte sosyal anlamda geri kalmış bir birey, fiziki anlamda kilolarıyla sorunlar yaşayan bir psikolojik tedavi görmesi gereken bir yetişkinle karşı karşıya kalabilirsin.

Aklıma farenin kısa anekdotu geldi.

Farenin yakınına koca peyniri koymuşlar, yemesini beklemişler. Yemeyince de sormuşlar ‘Neden’ diye.

Farenin o küçük aklıyla verdiği cevap, ‘Peynir büyük, mesafe kısa. Bu işte bir bit gediği olabilir’

Hayatın en güzel dersi: Kolay olan her şeyin sonunda zorluk vardır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.