Programdan satırbaşları şöyle:

CHP'nin 37. Olağan Kurultayı hakkında konuşan Çelik, " CHP, parti içi demokrasiyi en iyi uygulayan bir partidir. Dolayısı ile daha iyi yönetme kaygısıyla elbette ki bir yarış olur. Ertelenen kurultayda pandeminin gölgesinde de olsa çok güzel bir çalışma oldu. Partili bir ailenin oğluyum. Çok küçük yaşlardan itibaren partinin içinde yer adım.Bugün genel başkanımızın da takdiriile bu görevde olmaktan çok mutluyum" ifadelerini kullandı.

İzmir'den PM'ye seçilen partili sayısının az olmasına değinen Çelik,  "Bu süreçler genel başkanın kiminle çalışmak istediğine bağlı. İster istemez siyasi yarış başlıyor.  İzmir, daha önceden daha fazla üye ile temsil ediliyordu. Ama temsilin oranı önemli. Partinin genel başkanı ve genel sekreteri İzmir milletvekili. Daha iyi bir dayanışma ile daha fazla İzmirli partili arkadaşlarımız olabilirdi. Ancak genel başkanımızın takdiri bu yönde oldu" dedi.

Eleştirdiği konu üzerine her daim çözüm önerisi getirerek yapıcı bir muhalefet olmuştur

"İktidar kurultayımızda genel başkanımız beş genel sorun üzerine yoğunlaştı" diyen Çelik," 13 maddelik deklarasyonumuzda bunların hepsine çözüm önerileri getirdik.  CHP hiçbir zaman sadece eleştiri yapmamıştır. Eleştirdiği konu üzerine her daim çözüm önerisi getirerek yapıcı bir muhalefet olmuştur" dedi.

Ekonomik kriz için CHP'nin çözüm önerisini anlatan Çelik, " Önceden 'Devlet Planlama Teşkilatı' vardı. Tek adam iktidarı bu teşkilatı lav etti. Biz onu 'Stratejik Planlama' adı altında tekrar kurarak bu sorunlara çözüm getireceğiz. Bunu iktidar olmadan yapmak mümkün olmuyor. Elinizde bir reçete olması gerekiyor.  Milli servetimiz yanlış kanallarda kullanılıyor. Ekonomi kaynaklarını etkili alanlarda kullanırsanız kısa zamanda rahatlama olacaktır. Ülkemiz vergi gelirleri yüksek olan bir ülkedir.  Bunları doğru  yönlere aktarılması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Yıllardır barış içinde sürdürdüğümüz ilişkileri bozdular

Doğu Akdeniz'deki gerilimi üzerinden dış politikayı değerlendiren Çelik, " Kişi yönetimlerinin her zaman zaafiyetleri olur. Komşularla sıfır sorunla başlayan süreçten, sorun olmayan komşu bırakmayan bir dış politika anlayışına geldik. Dış politikada ana sistem güçtür. Bugün öyle itibarsız bir ülke haline geldik ki neredeyse egemen güçler tarafından yönetilen ülke konumundayız. Allahtan ciddi bir muhalefet unsuru var ki milli olan dış politikayı etkileyebiliyoruz. Bu çok kıymetli. Türkiye şimdiye kadar bulunduğu bölgede egemen güçlerin istediklerini yapamayacakları bir konumdaydı. Bugün bambaşka bir durumdayız. Tek yönlü bakmak mümkün değil. Yıllardır barış içinde sürdürdüğümüz ilişkileri bozdular. Örneğin Suriye. Bugün kendi dezavantajlı vatandaşına imkan sağlayamazken Suriyeli sığınmacıların asgari geçimini sağlıyorlar.  Doğu Akdeniz'deki olay da bizim diplomasiyi barışçıl ilişkiler üzerine  kuramadığımızı gösteriyor. Bu nedenle bugün bu sorunları yaşıyoruz. Bizim milli bir politikamız var mı çözemiyoruz. Bir tarafta Rusya ile ilişkiler farklı, Amerika ile başka bir konumda.  Bu durumdayken iç tarafta ekonomik olarak çok zor durumda olan bir kesim var. Bunlar yaşanırken siyasi bir sıkıntıya girmemeleri imkansız. Kendi tabanlarından da bu sesler yankılanmaya başlıyor. Bu motivasyonu dış politikaya kaydırıyorlar. Bu kurnazlıklar her zaman yapıyorlar" ifadelerini kullandı.

Savunmanın bölünmüş olmasından adalet sistemi çok yara alacak

İktidarın meslek grupları ve barolara uyguladığı değişiklikler ile ilgili Çelik, "Hükümet 'Yandaş' kavramını önce medyada kullanmaya başladı. Şimdi ise baro ve STK'lar için kullanıyor.  Etki alanları nedeniyle barolarda başladılar. Bunu İzmir'de başaramadılar. Kanunlaştı ama buna itiraz edecek bir mekanizma kalmadı. Savunmanın yargı sistemi içinde en önemli ayağıdır baro sistemi. Durum bu şekildeyken, adalet terazisini bozmadan karar verecek hakimler nasıl çıkacak bilemiyoruz. Savunmanın bölünmüş olmasından adalet sistemi çok yara alacak" dedi.

"Gelinen süreçte insan haklarını tehdit olarak gören bir yapıdayız" diyen Çelik, " Bu süreçte mualif olarak görünen kesimleri toplumsal alanda bastırmak için uğraşıyorlar. Mualif olan, etkili olan ve çok okunan gazeteci dostlarımızı terörist olarak itham ederek hapse attılar. Tutukluluk bir ceza biçimine dönüştü. Mahkemeler düşünce özgürlüğünü savunan kişilerin ceza vermeden önce tutukluluk hali ile de cezalandırılmaya çalışıyor" dedi.

Devletin anlık olarak yapamadıklarını CHP'li yerel yönetimler yaptı

CHP'li yerel yönetimleri pandemi döneminde yaptıkları ile  çok başarılı olduklarını söyleyen Çelik şöyle devam etti: "Bütün engellemelerine rağmen hem sosyal yardım düzenine devam ederek daha da nitelikli hale getirdiler. Gerçekten ihtiyaç sahibi olan insanlara da ulaşabildiler. İzmir'deki maskematik modeli tüm dünyada örnek gösterildi. Somut olarak bir sorun anlık bir şekilde çözüldü. İstanbul'da, Ankara'da sosyal yardım boyutlarını herkes biliyor. Devletin anlık olarak yapamadıklarını yerel yönetimlerde hızlı bir şekilde kısıtlı bütçe ile yapabildiklerini gördük."

30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının yasaklanmasına değinen Çelik, "Nasıl Malazgirt Zaferi bizimse  30 Ağustos Zaferi da bizim. Savaşı kazanabilmek adına tüm Anadolu'nun topyekün çabaladığı bir zafer. Nasıl başarılacağını göstermiş bir komutanın ve halkın zaferidir. Hak ettiği şekilde kutlanmalıdır. Ülkenin önemli zaferleri üzerinden ayrıştırmalara gidilmesi son derece yanlış" dedi.

Programın sonunda Çelik sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: "Kurultay çekişmelerini bir kenara bırakıp genel başkanımızın öncülüğünde enerjimizi iktidar doğrultusunda yönelterek hareket ediyoruz. İçeride birbirimizi yormaktansa iktidar için çalışma yapmamız gerekiyor. Bizler ulaşılabilir insanlarız ve artık problemleri daha kolay yukarıya aktarabileceğiz. Tüm örgütümüzden karşılaşılan siyasal sorunları bizimle paylaşmalarını istiyoruz. "