Emre İşgüzar

Emre İşgüzar

Cennet Kokusu

 

Ey sevgili;

Bir gece vakti çıkıp gideceğim rüyalarından, renkli hayatların boşlukları nefesine dokunurken, ben kendi hayatımın siyah beyaz fotoğraflarında yaşayacağım hatıraları. Belki de arayacağım eğer giderken öldüremezsem içimde seni. İçime doldurduğum çığlıklarımla kaybolan sesini, yüzünü, tenini ararken hatıralarda ve bekleyeceğim her köşe başında, gurbet yollarında, gönlümü ezen tren çığlıklarında, içimde kuruyan pınarlarımda, cennet bahçelerimde bekleyeceğim seni...

Dudaklarımı kanatırcasına, parçalayana kadar dişlerimi sıkarken, içimin yangınlarında ve her yangın gecesinde ilk kurtarılacaklar arasında ararken seni, boşluklarından düşerken zamanın ve kendisinde kaybolmuşken hayatın, Allah kahretsin ki yoksun işte...

Konuşuyorum kendimle geceden sabaha kadar. Özledim diyorum huzuru, uykularımı, geceleri, düşlerimi yorumlamalarını, ellerinin ve avuçlarının sıcaklığını yüzümde hissederek uyanmalarımı özledim.

Ve yine konuşuyorum kendimle ‘vazgeç’ diyorum, ‘unut’ diyorum dinletemiyorum. Ne yeminler ederek dalıyorum uykularıma, sabah gülüşlerin ile uyanıyorum ve unutuyorum yeminlerimi. Zaman acımasızca sarıyor kollarına eşkıya bedenimi ve ben yine kalıyorum kendimle baş başa.

Düşersin fikrime de utanırım kendimden. Bozarım susmalarımı hıçkırıklara karışan feryatlarımla ve ben yok olurum artık. Hayalini ve seni paylaşmanın kahrıyla yok olurum. Geçer etkisi sarhoşluğumun, gözlerim arar da bulamaz seni ve kulaklarımda duyulmayınca kadar sesin, uyanırım yine karanlık bir güne.

Ey, dağ başı isyanlarımın ve gönül bahçelerimin gül güzeli...
Beklerim ellerinin sıcaklığını ve dudaklarının kımıltısını, bir ses versen aydınlar yüreğim. Avuturum kendimi, oyalarım hecelerinle, ustalarımın nağmeleriyle oyalarım karanlık kalp odacıklarımı. Göz olurum her gün yollarında, kaybolurum. Yürek olurum, gönlünün ateşini ararım. Hapsederim seni gözlerimin mevzisine tepeden tırnağa. Heceden cümleye, şiirden öyküye yazarım seni içimin arşivlerine. Ne zaman düşsen aklıma çıkarıp okurum tek tek öykülerimi. Giydiğin, konuştuğun, söylediğin, yazdığın benim olsun sen olamasan da...

Ve benim gönlümün gelinciği, gül güzeli yârim...
Hani o her zaman yangınlarda kurtarılmayı bekleyen, limanlarda demir almayı bekleyen, uçsuz bucaksız ovalarda açmayı bekleyen gelinciğim. Eğerleri takılmayan eşkıya gönlüm
sahralarda, Nemrut’da, yağmur ormanlarında gezer durur. Her sabah içime dolan kokunu ve umutlarımı bulur muyum diye gezer dururum peşinde. Divane aşığınım, belli belirsiz konuşurum kendimle...

Şimdi ben konuşamam, yazsam anlatamam, seslensem duyuramam, baksam göremem ama gel dersen gelirim, KOKUSU CENNET, KENDİSİ ÖMRE BEDEL sevdiğim,

Gel dersen gelirim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum