ÇÖZÜMSÜZ MÜYÜZ?

Bugün yazıma bir soruyla başlamak istiyorum sevgili Medya Ege okurları. Çözümsüz müyüz yoksa çözümsüz kalmayı mı tercih ediyoruz? Birbirine çok benzeyen ancak aynı kapıya çıkmayan sorulardır bunlar. İnsanlar neden çözümsüz kalmayı tercih eder ki, diyebilirsiniz. Ancak sahip olduğumuz inanç kalıpları, yaşanmışlıklarımız ve hayata bakış açımız çözüm yaklaşımımızı belirleyen unsurlardır.
     Bir danışanım danışma sırasında evliliğiyle ilgili konuşurken ‘’Hocam kaç yaşındayım, bu saatten sonra ne yaparım, bu adamla devam etmek zorundayım.’’ demişti. Tek seçeneğinin çözümsüz kalmak olduğunu kabul ettirmişti kendisine.
       Küçüklüğümüzden itibaren yaşam şemalarımızı oluştururuz zihnimizde. Bu şemalar bir kere oluştuktan sonra onları değiştirmemiz çok zordur. Hele ki deneyimlerimiz de bunları doğrular nitelikte olursa. Bize neyin uygun olduğu hep bunlarla belirlenir. Neye inanıyoruz, biz kimiz, hangi yaşta neler uygundur bize, bana yakışan nedir, çizgim nerede başlar nerede biter… Liste uzar gider böyle. Kodlarımız yaşam kalitemizi belirler hale gelir. Değiştirme gücüne sahip olduğumuz doğrudur ancak bir kırılma noktası yaşadığımızda sorgulamaya başlar ve değişimi başlatabiliriz.
     Çözümsüz hissetme durumu ise kişinin kaynaklarını tüketme halidir. Birçok yol deneyip olamayacağına karar verebilir kişi. Burada kişinin yeni bir bakış açısına ihtiyacı vardır. Olaya baktığınız yerden yeni bir açı elde edemezsiniz. Kalkmalı, yönünüzü değiştirmeli ve tekrar değerlendirme yapmalısınız. Bazen de bize doğru sorular sorulduğunda ışık patlaması yaşar gibi yeni cevaplar bulabiliriz kendimize. Nispeten diğer duruma göre işimiz biraz daha kolaydır.
     Peki kişiyi değişime nasıl ikna edebiliriz ya da kişiler değişir mi? Öncelikle kişinin bu durumdan ne elde ettiğine bakmalıyız. Çünkü değişime direncin olduğu yerde kişinin kazançları vardır. Bunların farkına bile varmayabilir ancak bilinçdışımız bunun farkındadır ve bizi bu kazançlara doğru iter. O yüzden kazanımların bağlı olduğu inançlar ilk ele almamız gereken yerdir. Örneğimizden yola çıkarsak: Evlilik benim için ne ifade ediyor, evliliğim benim çevrem için ne ifade ediyor. Benim evlilikle ilgili doğru yanlış kalıplarım neler? En önemli sorumuz da, beni değişimden alıkoyan düşüncem ne ile ilgili, kendimle mi çevremle mi? Bu sorular bizim neye direnç gösterdiğimizi ortaya koyacaktır.
     Bu sorulara cevaplarınız tabi ki hızlı olmayacaktır ama bir kere sormaya başladığınızda Pandoranın Kutusu açılacaktır sevgili dostlar. Kendimize dürüst olmayı başardığımızda değişim de başlamış olacaktır.
     Yeniden başlamanın alışılmış olanı bırakmaktan daha zor olduğu, düşüncesi istersek değişebilecek bir düşüncedir. Çünkü ben biliyorum ki herkes bu hayatta en iyiyi hak eder ve herkes çok değerlidir. Bize sunulan bu hayat da çok kıymetlidir. Onu, bize en yaraşır şekilde yaşamak boynumuzun borcudur. İstersek ve değiştirme gücüne sahip olduğumuzu fark edersek her şeyi değil ama seçimlerimizi değiştirebiliriz. Kendimizi ait olduğumuzu düşündüğümüz çemberden çıkarabiliriz. Kalbimiz atmaya devam ettiği sürece umut var demektir. 
     Çözümsüz kalmak bir seçenek değil sonuçtur o halde. Bunu değiştirmek de doğru soruları sormakla başlar. Haydi başlayalım kendimize sormaya.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum