Doğal afetler kriz anlarıdır

Doğal afetler kriz anlarıdır

Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci: “Depremde en az 2 bin ampütasyonu engelledik”

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesinin ev sahipliğinde ilki geçen yıl gerçekleştirilen Tıp Öğrenci Kongresi, bu yıl uluslararası katılımlı yapıldı. Kongrenin teması deprem özelinde olmak üzere ‘Doğal Afetlere Tıbbi Yaklaşım’ olarak belirlendi.Gelecekte sağlık sistemini teslim alacak öğrencilere medikal, psikososyal, cerrahi ve yönetimsel yönleri ile doğal afetler konusunda bilgi ve bilinç aktarımı sağlamayı amaçlayan Kongrede, Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayıp Birinci, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.

1697197231-genel.jpg

"MARAŞ DEPREMİNİN ŞU AN HESAPLANAN MALİYETİ 104 MİLYAR DOLAR CİVARINDA"

Sağlık Bakanı Yardımcısı Dr. Şuayıp Birinci, afetlerin yaşanmadığı bir coğrafya olmadığını ifade ederek, 2002’den 2021’e kadar afet sayısının arttığını, BM’ye göre 387 olan afet sayısının, 2030’da 560’a çıkacağının öngörüldüğünü kaydetti.

Türkiye’de de afet risklerinin arttığına dikkat çeken Dr. Birinci, bugün dünyada toplam yaşanan afetler Türkiye nüfusunun 2.5 kadar fazla nüfusu etkilediğini yani 185 milyon insanın etkilendiğini söyledi.

Afetlerin en kolay mali etkilerinin hesaplandığını kaydeden Dr. Birinci, Düzce depreminden 16 milyon insanın etkilendiğini, toplam 22 milyar dolarlık maliyetinin olduğunu ve gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 12’sini yok ettiğini anlattı.

Dr. Birinci, “Asrın felaketi dediğimiz Maraş depreminin şu an hesaplanan maliyeti 104 milyar dolar civarında.” dedi.

"EN AZ 2 BİN AMPÜTASYONU ENGELLEDİK"

Depremin sosyolojik değişimlerinin de yaşayarak öğrenileceğini belirten Dr. Birinci, depremin Suriye dahil 26 milyon kişiyi etkilediğini söyledi.

Dr. Birinci, deprem şartlarında Sağlık Bakanlığı olarak ciddi kararlar alındığını ve olay bölgesine denizden, havadan, karadan ulaşmaya çalıştıklarını dile getirerek, ne yapıp yapıp hemen hastayı deprem bölgesi dışına çıkarmayı planladıklarını ve Cumhurbaşkanlığı uçakları da dahil 52 bin kişiyi taşıdıklarını, en az 2 bin tane ampütasyonu engellediklerini düşündüklerini anlattı.

Kronik hastalığı olanların ilaçlarını hastalara ulaştırdıklarını da ifade eden Dr. Birinci, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi Biriminin (UMKE) de ilk andan itibaren olay yerine gönderildiğini ve bir sürü insanın hayatına dokunduğunu anlattı.

"HERKES KENDİ GELECEĞİNE HİZMET ETTİĞİNDE…"

Yapılan organizasyonlarda kişiyi odağa aldıklarının anlatan Sağlık Bakanı Yardımcısı Dr. Şuayıp Birinci, “Herkes kendi geleceğine hizmet ettiğinde zaten ülkesi için hizmet ediyor. Kendi geleceğinize hizmet edin, zaten topluma hizmet etmiş oluyorsunuz. Şu anda da her şeyi İstanbul’a göre çalışıyoruz” diye konuştu.

Dr. Birinci, Dünya Sağlık Örgütü’nün deprem bölgesinde yapılan operasyonu birlikte raporlamak istediğini de kaydetti.

"AFETİN SONUÇLARINDAN EN AZ ETKİLENMEYE HAZIRLANMAK"

Deprem gibi afet durumlarında ilk 72 saatte vatandaşın kendine kamu hizmeti ulaşmasında aksaklıkların olmasının normal olduğunu bilmesi gerektiğini de ifade eden Dr. Birinci, afetin sonuçlarından en az etkilenmeye hazırlanmanın önemine vurgu yaptı.

Hatay’da deprem zamanında hastanelerin iletişiminin kesildiğini anlatan Dr. Birinci, defin işlemleri için fotoğraflar çekildiğini, yapay zeka ile kimliklerin eşleştirdiğini ve teknolojinin en üst düzeyde kullanıldığının anlattı.

"HEKİMİN VİZYONU OLMALI"

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, daha önce Haziran’da yapılması planlanan kongrenin 6 Şubat depremi dolayısıyla ertelendiğini ve konusunun da afet olarak değiştirildiğini ifade ederek, son 3 yılda iki büyük afet yaşandığını, bunların birinin pandemi, diğerinin de deprem olduğunu söyledi.

İbni Sina’nın Horasan bölgesinde veba salgını çıktığı dönemde herkes kaçarken ‘Biz kaçamayız, hekimiz’ dediğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, İbni Sina’nın elini sirke ile yıkayıp hastalarla ilgilendiğini söyledi.

Bir insanın kendini aşan hedefinin olmasını, vizyon olarak tanımlayan Prof. Dr. Tarhan, hekimlerin bir vizyonunun olması gerektiğine işaret etti.

"İNSANLARA İYİLİK YAPMAYI BİLMİYORSANIZ HEKİM OLMAYIN"

Hekimlerin gözlemci olmasının önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, şunları dile getirdi:

“Meslek olarak hekimlik, insanlara faydalı olmayı hedefliyor. İnsanlara iyilik yapmayı sevmiyorsanız bu mesleği yapamazsınız. Bir hakim adalet dağıttığı zaman, adaleti dağıtmanın hazzı onun için daha önemlidir.

Hekimlikte de hastayı tedavi etmenin hazzı, hastanın memnuniyetini, duasını almanın hazzı her şeyden daha önemli olmalı. Önce iyi insan olun, sonra iyi hekim olun. İyi insan olmadan iyi hekim olamıyorsunuz.”

Prof. Dr. Tarhan, afetle mücadelede bile bir insanın en büyük rakibinin kendisi olduğunu da kaydetti.

"DOĞAL AFETLER KRİZ ANLARIDIR"

Üniversitenin 2. Kez Öğrenci tıp kongresini yaptığını hatırlatan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör ise tıp öğrencilerine seslendi.

Prof. Dr. Güngör, “Sizler birer tıp hekimi olarak yetişiyorsunuz. Ancak üniversitemizin önemli bir bakış açısı, felsefesi var. Hangi işi yaparsak yapalım önce insan olmanın derinliğine ulaşalım, insana dokunmayı öğrenelim. Bulunduğunuz her yerde insana biyolojik olarak dokunurken, iyileştirmeye çalışırken onun yanı sıra duygusal ve ruhsal dokunuşlar da yapmamız gerekiyor. Doğal afetler kriz anlarıdır. Biyolojik çöküntüler yara almalar, kayıplar oluyor ama önce duygusal ruhsal çöküntü oluyor” dedi.

"İNSANA ERİŞMENİN ÖNCELİKLİ FORMÜLÜ DOĞRU İLETİŞİM"

Kriz anlarında insanlara yaklaşırken duygusal bir ilişki kurmanın önemine de dikkat çeken Prof. Dr. Güngör, şöyle dedi:

“Duygusal olarak dokunamazsak biyolojik iyileştirme sürecine giremeyiz. Sizler aynı zamanda insanı anlamalısınız. İnsana erişmenin öncelikli formülü doğru iletişim. Erişemezsek zaten hiçbir iyileştirme sürecini başlatamayız.

Ne yazık ki bir deprem felaketi yaşandı ve ne yazık ki çoğunlukla sarılmamış yaraların ardından burada bundan sonraki krizler için ne yapabileceğimizi ilişkin yol haritası üzerinde duracağız. Hangi hataları yaptık, nerelerde hata yaptık, ülke olarak ne yaşadık ne yaşıyoruz, bundan sonra yaşanacaklar için eksik bıraktığımız yerleri nasıl doldurabiliriz bunları konuşacağız.”

"BİZE DÜŞEN AFETLER OLMADAN ÖNCE TEDBİR ALMAK"

Kongre Başkanı Prof. Dr. Hikmet Koçak, depremin yaşandığında farkına varıldığının, ama zaman geçince unutulduğunu ifade ederek, şöyle dedi:

“Bir farkındalık oluştursun diye bu kongreyi önemsedik. Sadece deprem değil, diğer afetler de söz konusu olabilir. Dünyada 571 adet doğal afet tanımlanmış. Türkiye’de 21 tanesinin olduğu biliniyor. Bize düşen afetler olmadan önce tedbir almak olmuşsa da az hasarla geçirmektir.”

Kongrenin organizasyon, cerrahi yaklaşım, dahili yaklaşım ve psikososyal yaklaşım olarak dört ana başlık altında toplandığını belirten Koçak, “Ders çıkaracağımızı düşünerek bu kongreyi planladık” dedi.

"6 ŞUBAT’TA YAŞANAN DEPREM"

Öğrenci Kongre Başkanı Ahmet Sait Dağaşan konuşmasına 6 Şubat’ta yaşanan depremi hatırlatarak başladı. Dağaşan, “Her şeye sahip olduğumuz gecenin sabahında çoğu şeyi kaybetmiş olarak uyandık. Sağlık çalışanlarının çabasına şahit olduk. Kongre ekibi olarak bu konuda ne yapabiliriz diye düşündük ve farkındalık kazandıracak doğal afetlerde tıbbı yaklaşım kongremizi düzenledik. Umuyorum ki beklenen büyük Marmara depremi karşısında umarım 6 Şubatta olduğu gibi geç kalmayız” dedi.

“DEPREMZEDELERDE ANİ ÖLÜM” NEDEN OLUR?

Prof. Dr. Hikmet Koçak başkanlığında kongrenin açılış oturumunda Prof. Dr. Bingür Sönmez “Depremzedelerde Ani Ölüm” başlıklı konuşma yaptı.

ÜÜTV’den de canlı gerçekleştirilen kongre kapsamında Afetlerde Organizasyon başlıklı ve başkanlığını Prof. Dr. Haydar Sur’un yaptığı diğer oturumda Gazeteci Kemal Öztürk “Afetlerde İletişim ve Organizasyon”, Nasuh Mahruki “Türkiye’nin Depremselliği ve Depremle Mücadelesi”, Ecz. Bilge Çalışkan “Depremde Eczacılık Hizmetleri/Bir Eczacının İzlemleri” ve Prof. Dr. Nesrin Erçelen “Kent Afet Koordinasyonu: Hatay Deprem Tecrübesi”, Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Sermin Kesebir’in yaptığı Afetlerde Psikososyal Yaklaşım başlıklı oturumda Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş “Çocuklarda Psikiyatrik Yaklaşım”, Doç. Dr. Serdar Nurmedov “Yetişkinlerde Psikiyatrik Yaklaşım”, Prof. Dr. İsmail Barış “Sosyal Yaklaşım” ve Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Ünsal Sapan “Tabii Afetlerde Genetik Kimliklendirme” başlıklı konuşmalar gerçekleştirdi. Ayrıca öğrenciler de sunum yaptı.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.