Suç ve ceza masum yüreklerde onarılmaz bir yara.

Ölüler evinden sinekler üşüşmüş koca narin canlara.

Bir kumarbaz edasıyla sinsice altı oyulan erdemler.

Yırtık paçalı gökdelenlerde düşsel beyaz geceler.

İnsancıklar öbek öbek satılırken kan kokan rönesans şatolarında.

Kimse bilemez ne yazıyor üçyüz spartalının yeraltındaki notlarında.

Karamazov kardeşler şimdi borsalarda atlarken daldan dala.

Sanırlar ki edebinden konuşmayan güzel canlar budala.

Gözlerinden çapak çapak akarken kara ruhlarının irinli kini.

Neden düşünsünler, ruhu kutsal, bedeni çıplak, iyi ötekini.

Ev sahibesi gibi açgözlü , tüm dünyada kira talep eden ahmaklar.

Mutluluğun paylaşmaktan geçtiğini düşünmeyecek kadar salaklar.

Ezilenler birgün konuşsa, oligarklar ışık görmüş tavşana döner.

Kim bilir? Belki imbat esmeye başlar, karayel söner.

Gelecek korkusu sarmış bütün insanlığı, sınırsız ecinniler.

Açın kulaklarınızı başka sözlere, sizi uyutur bu politik ninniler.

Dostoyevski'nin baykuşu dahi bir psikolog gibi insanları gözlemler.

Baykuşu uykuda sanmayın, siz uyurken o kalbinizi dinler.

Uzak bir derme çatma barakada insanlığa düştedir.

Korku bilmez baykuş; yüksek irtifalarda her an görüştedir.

Şimdilerde her yürek yanlızlıktan bir sibirya soğuğu.

Biri aşk dese, adalet dese, kaçar, köhne mağarasından alır soluğu.

Bilmeli insan bu yaşamda nice gönlü güzel baykuşlar var.

Dostoyevski bu hayatta yazmış ve yaşamışsa kötüler sicime kadar.
 
Av.Yusuf AKIN /14.12.2020 /İzmir