Bilmek demek her hangi bir bilginin okulda öğretilmesi ya da kadim bir kitabın satırlarının arasında yer alması demek değildir. Masal gibi kafamızın bir tarafında bulunması da değildir bilmek. Gerçekten bilmek yeni bir fikri benimsemek, uygulamak, ondan faydalanmak hayata geçirmektir bilgiyi.

Yoksa herkesin her şeyi bildiği bir dünyada yaşıyor gibi görünmesinin ama yetiştirdiği çocuktan ürettiği ürüne stratejik hatalarla dolu olmasının nedeni de “biliyor gibi görünmek” olmasın?

Kişi hakkı ile bildiği, öğrendiği bilgiyi hayatına adapte eder ve günlük yaşamının parçası haline getirir. Ancak altı çizilen satırlarda kalan ya da girilecek vize ve final sınavları için ezberlenen bilgi değildir bilmek, öğrenmek…

Peki sorun bakalım kendinize, ebeveynlik hakkında ne biliyorsunuz?

Kişisel deneyimleriniz dışında edindiğiniz doğru ve geçerli bilginin ne kadarını hayatınıza adapte edebiliyor, uyguluyorsunuz? Bir yandan kusursuz ebeveynlik yoktur derken diğer yandan kendinizi başkaları ile kıyaslamadığınıza emin misiniz? Peki kıyalamak kötüdür derken çocuğunuzun akranlarının gelişimleri ile çocuğunuzun gelişimini kıyaslamadığınızı söyleyebilir misiniz? E hani biliyordunuz ki kıyaslamamak gerekirdi çocuğu?

“Eğer istediğin şeyi hakikaten candan istiyorsan, onun hakkındaki bütün bilgileri bıkmadan, yılmadan ve yorulmadan öğrenebilmeyi başarabilirsen ve sonra bunları uygulamak için bütün kuvvet ve cesaretini sarf edebilirsen, senin dünyada yapamayacağın hiçbir şey yoktur.” diyor İnsan Mühendisliği kitabında yazar Nüvit Osmay. Konuyu ebeveynliğe uyarlayacak olursak, ebeveynin öğrenmek ve gelişmek konusunda yürekten istekli olması, gelişim odaklı yaklaşması, öğrendiği bilgileri uygulama noktasında istikrarlı olmasının gerektiğini anlıyoruz.

Örneğin, Çocuğa sınır koyma konusunu ele alalım. Eğer gerçekten sınır koyma konusunda istekli, sınır nasıl koyulur konusunda gerekli bilgiye sahip ve istikrarlı olursanız, çocuğunuza sınır koyma konusunda başarısız olmanız söz konusu bile olamaz ve siz sınır koymayı bilen bir ebeveyn olursunuz. Bu durum hayatın ve ebeveynliğin her aşaması için geçerlidir. Önemli olan bilgiyi okumak değil, bilgili ebeveyn olmaktır. Bunun için de bilginin istikrarla uygulanması şarttır. Aksi halde altı çizilip kütüphane raflarında tozlanan kadim bilgilerden farkı olmayacaktır.

Unutmayın, fark yaratmak olan uygulanan, işlenen ve istikrarla devam ettirilen bilgidir.