Üç günlüğüne Kıbrıs’taydım. Beni oraya götüren neden, Kıbrıslı bir siyasetçi dostumun ısrarıydı. “Gel, sahayı gör, insanlarla konuş, nabzı tut” dedi. Haklıymış. Çünkü Kıbrıs’ta önümüzdeki ay yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkenin sadece önümüzdeki beş yılını değil, belki de kaderini belirleyecek kadar kritik bir dönemeçte.

Girne’nin sokaklarında, Lefkoşa’nın kahvehanelerinde, Gazimağusa’nın çarşısında tam 100’e yakın kişiyle konuştum. Kimisi çiftçi, kimisi memur, kimisi esnaf, kimisi öğrenci… Yani her kesimden, her yaştan insan. Bu üç günün sonunda bir kez daha anladım ki, Kıbrıs’ta siyaset, sadece seçimden seçime hatırlanan bir mesele değil, hayatın tam ortasında.

SEÇİM YARIŞI VE NABIZ

Elbette Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin adayı Tufan Erhürman’ın adını çok duydum. “Bu kez olur mu?” diyen de vardı, “Tufan Bey daha vizyoner” diyen de. Ama sokaktaki nabızda ağır basan kanaat, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bir kez daha kazanacağı yönünde.

Bu tespit öylesine bir gözlem değil. Çünkü konuştuğum insanların çoğu, “istikrar” kelimesinin altını çiziyor. Türkiye ile uyumlu ilişkiler, Doğu Akdeniz’deki güç dengeleri ve iki devletli çözüm ısrarı, Tatar’ın en büyük kozu.

TATAR’IN AÇIKLAMASI VE MESAJI

Tam da bu süreçte, Ersin Tatar’ın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres ile New York’ta yaptığı görüşmeden sonra şu açıklaması seçim atmosferine damga vurmuş:

“Federasyon temelli müzakereler artık ömrünü doldurmuştur. Kıbrıs Türk halkı kendi devletine sahiptir ve bu devleti yaşatmakta kararlıdır. Artık yeni bir vizyonun, iki devletli çözümün konuşulma zamanıdır.”

Bu sözler sadece diplomatik bir mesaj değil, aynı zamanda seçmene verilen bir güven taahhüdü. “Biz bu yoldan dönmeyeceğiz” demenin en açık hali. Sokakta konuştuğum birçok kişi de tam bu noktada, Tatar’ın kararlılığını bir liderlik göstergesi olarak gördüğünü söyledi.

KIBRIS’IN ÖNÜNDEKİ YOL

19 Ekim’de sandığa gidilecek. 8 aday yarışıyor. Ama sokakta hissedilen şey şu: Kıbrıs halkı çok büyük bir sürpriz olmadığı sürece istikrarın devamından yana. Tatar’ın seçimi “rahat” kazanacağı yorumunu yapanların sayısı oldukça fazla.

Ama şu notu da düşmek gerekiyor: Genç seçmenin bir kısmı daha farklı bir gelecek hayal ediyor. Federasyon söylemini tamamen reddetmeyen, daha Avrupai bir bakış açısı arayan bir kesim var. Tufan Erhürman’ın alacağı oy oranı, işte bu seçmenin sandığa gidip gitmemesiyle şekillenecek.

Kıbrıs’ta geçirdiğim üç gün bana şunu gösterdi: Bu seçim, bir “kim cumhurbaşkanı olacak” seçimi değil sadece. Aynı zamanda “Kıbrıs nasıl bir gelecek istiyor?” sorusunun yanıtı. Şu anda cevap belli görünüyor: İstikrar, devletin devamlılığı ve iki devletli çözüm vizyonu.

Ersin Tatar, tam da bu noktada seçmenin güvenini tazelemeye hazırlanıyor. Sandık günü geldiğinde, bu güvenin bir kez daha teyit edilip edilmeyeceğini hep birlikte göreceğiz.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Kıbrıs’ta istikrar mı yoksa değişim mi kazanmalı? Görüşlerinizi paylaşın, bu tarihi seçimi birlikte tartışalım.