Nurten Ağaçbiçer

Nurten Ağaçbiçer

EV SAHİBİNİN GELİP YERLEŞECEĞİ YER, KALBİMİZ

Bugün buluşma yerimiz kalp olsun. Kalpte buluşalım. Açıp görelim bu en hayati Organımızın” gönül şehri” kapılarını… Maddenin ötesindeki manasına bakalım.  Nasıl olsa iyi kötü biliyoruz, bir orkestra şefi gibi vücudumuzu yönetenin o olduğunu. Onun, var olduğumuz andan itibaren bizim irademiz ve istediğimiz dışında tıkır tıkır çalıştığını.

Damarlar yoluyla bedenin her yerine yaşam sıvısı olan kanı hiç molasız taşıdığını da. Kendince tutturduğu bir ritmi olduğunu, bu ritmin; Yaradan, yaşam, evren ve içsel dinamiklerle uyumlu olduğunda, bizim için hayatın anlam bulduğunu da biliyoruz. O zaman, kalbin ana konusu olan sevgiye bakalım biraz. Ama öyle bilindik sığ anlayışlarla değil de; bir nebze sevginin sınırsızlığına yaraşan boyutundan.

Var olan her şeyin birbiriyle görünmez ağlarla bağlı olduğu söylenir ya… Ve bu bağları bir arada tutan gücün de sevgi olduğunu biliriz ya… Bu bilgi nerede anlam bulup, salt biliyor olmaktan çıkıp anlayışın derinliklerine taşır ki bizi? Tabi ki konunun sahibi olan kalp yoluyla.

Kalbin konuları arasında,  gerçekleri keşfetmenin aracı olan;  anlayış sayesinde. Tanrısal düzenin kuruluş sırrı olan sevgi; senin hakkında ne çok şey söylenir.  Nice aşklara konu olmuş , filmler yapılmış, romanlar  yazılmış. Anne sevgisi, çocuk sevgisi, hayvan sevgisi gibi adlara büründürülüp, insan aklının sınırlılığında tanımlanmış. Onun; varlığının her şeye yansıyan etkisinden nice güzel yaratımlar çıkmış. Yokluğunun acısını dile getirmek bile bir çok yaratıcılıklara sebep olmuş.

  Madde dünyasının çeşitli elemanlarını bir arada tutan tek gücün O olduğu söylendiği halde  gerçek kapsayışını kavramakta eksik kalınmış gibi. Ötesinden, daha ötesinden kısıtlı sığ bakışlardan değil de sezginin anlayış damlalarını akıtarak inceden  inceye baksak, sevginin merkezi olan kalbimize.

Sınırsız sevginin sahibinin; yani” ev sahibinin" gelip yerleşmesi için ayrılmış tek yer olan kalp.  Bütün organlardan üstün oluşu bu yüzden belki. Nasıl üstün olmasın ki… Yaratanla, yaratılanın buluştuğu bu kutsal mekan! Her şeyi bizim için yaratıp bir tek insan kalbini, gelip yerleşmesi için  ayırdığı yer.

“ Tanrının insanda, kendisi için ayırdığı yer, kalp( gönül şehirleri)dir.” O ancak oraya gelip yerleşebilir. Tanrı sözlerinin ekileceği yer kalbin toprağıdır ki İlahi hikmet tohumları burada yeşersin. Ekilen bu fidanların büyüyüp gelişmesi için kalbin, hazır ve temiz olması gerekir ki sahibini  ağırlayabilsin. Şu sözleri kalbin anlayışına teslim edelim.

“Her şeyden önemlisi, kalplerin aynasını parlatmaktır; böylelikle kalpler, ilahi ışığı alabilir ve onunla aydınlanabilirler. Bir kalp, parlatılmış bir aynanın özelliklerine sahip iken, bir diğeri bu dünyanın toz ve kirleriyle kaplanmış ve kararmış olabilir. İkisi de aynı güneşi yansıtmaktaysa da temiz, saf ve kutsanmış aynada Güneşi bütünüyle, şaşası ve gücüyle,  azamet ve ihtişamı açığa çıkarırken görebilirsiniz; oysa aynı Güneş ne eksik ne de mahrum, kirli ve kararmış aynanın üzerine ışığını gönderdiği halde, o aynada yansıtma dirayeti yoktur.

Bu sebeptendir ki, bize düşen görev, kalplerimizin aynalarını parlatmaya çalışmaktır. Böylece bu ışığı yansıtan ve kalpleri vasıtasıyla ilahi inayetleri tam anlamıyla beyan eden alıcılar haline gelebiliriz.” Bu sözle kalp; bildiğimizden daha başka bir anlam kazanmayı hak etmiyor mu sizce?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum