İki Düşman Kardeşin, Kurumsal Hayattaki Rekabet Savaşı; ‘Adidas İle Puma

Atletizmin tekrar Eski Yunan Olimpiyat Oyunları dönemindeki gibi revaçta görülmeye başlandığı XX. asır olimpiyatları, hem spor branşlarının ve hem de yine buna dayalı olarak, spor ekipmanlarının gelişme kaydettiği bir dönem manzarası ile karşımıza çıkmaktadır. Başlı başına bir araştırma sahası olarak değerlendirilmesi gereken bu dönem, birçok ilginç başlangıçları da ihtivâ etmektedir. İşte, adı geçen rekâbet mîlâtlarından, günümüzde de marka ününü devâm ettirmeyi başaran favori ikilinin, ‘kardeş rekâbet’ öyküsü…  

C:\Users\Sefa\Desktop\adidas 1.jpg

Adidas İle Puma Rekâbetinin, Ailevî Boyutunun Hikâyesi   

‘Adi ve Rudi Dassler’ kardeşler, Almanya’nın Herzogenaurach kentinde, II. Dünya Savaşı’nın hemen öncesindeki yıllarda, büyük bir rekâbete girmiştir. ‘Adolf (Adi) Dassler ve Rudolf (Rudi) Dassler’ ismindeki kardeşler, ayakkabı üretip satmak için kendilerine bir atölye açmışlar ve adını da; ‘Gebrüder Dassler Ohg’ olarak belirlemişlerdir. İki kardeşin, söz konusu ayakkabı şirketi, genel olarak atletizm sporcularına hitâp eden, oldukça kaliteli ürün modelleri üretmektedir. Daha sonraları, aralarındaki rekâbet, kurumsal rekâbetin çok daha ötesine geçmiştir. Bu ailevî kavga, yalnızca iki kardeşi karşı karşıya getirmekle kalmamış; aynı zamanda yaşadıkları şehirde, halkın da ikiye bölünmesine yol açmıştır.

Babaları öldükten sonra, baba mesleğini devâm ettirmeye karar veren iki kardeş, annelerinin mutfağını atölyeye dönüştürerek, çalışmaya başlar. 1924 yılında kurdukları ‘Dassler Kardeşler Gebrüder Dassler Schuhfabrik’ şirketinde, şartlar öylesine zordur ki; elektrik olmadığı için bisikletten elde ettikleri enerjiyle deri keserek, üretime devâm ederler.

C:\Users\Sefa\Desktop\adidas 2.jpg

Adolff, Dassler ayakkabıları tasarlayıp üretirken, daha dışa dönük bir karaktere sâhip olan Rudolph ise satışını gerçekleştirmektedir. Hitler, 1933 yılında başa geçtiğinde, her ne kadar iki kardeş ‘Nazi’ partisine üye olduysa da; bu durum, ‘1936 Yılı Olimpiyatları’nda dört altın madalya kazanan efsânevî ‘Afro-Amerikan Atlet Jesse Owens’a ayakkabı vermelerini engellemez. Owens’ın zaferi, ayakkabıların uluslararası çapta tanınmasını sağlarken, Dassler kardeşlerin ayakkabılarının satışında da büyük bir patlama yaşanır.

Bu başarıları, eşleri anlaşamamasına rağmen, aile evinde birlikte yaşayan kardeşler arasında, zâten vâr olan sürtüşmeyi daha da artırır. Asıl kavgaları ise ‘Müttefiklerin, II. Dünya Savaşı sırasında Herzogenaurach’ı bombalamaları’ üzerine patlak verir. Adi ve eşi, daha önceden Rudi ve karısının bulunduğu sığınağa geldiğinde, Adi, Müttefikleri kastederek; ‘kahrolasılar, yine geldiler’ der. Rudi ise bu sözün kendisini ve ailesini hedef aldığına inanır. Bunun üzerine de asıl kıyamet kopar...

Rudi, askere çağrıldığında, bunun Adi ve karısının tezgâhı olduğunu düşünür; kendisini cepheye göndererek, işe el koymayı plânlamış olduklarına inanır. Ardından Rudi, iki kez tutuklanır ve her defâsında da kendisini ihbâr edenlerin; kardeşi ve eşi olduğunu düşünür. İlkinde, askerlik hizmetinden firar ettiği için Almanlar, ikincisinde ise ‘Gestapo’ adına çalıştığı gerekçesiyle Müttefikler tarafından tutuklanır. Rudi’nin, kardeşi Adi’nin kendisini ihbar ettiği yönündeki şüpheleri, Amerikalı soruşturma yetkililerinin yayımladığı raporla da onaylanmış olur. Rudi, savaş kampına gönderilirken, Adi ise işi yeniden inşâ eder.

C:\Users\Sefa\Desktop\adidas 3.jpg

Kardeşler, 1948 yılında şirketi ikiye bölüp çalışanları ve varlıkları da paylaştıklarında, gerilim iyice artar. Adi, şirketini; adı ve soyadının kombinasyonu olan ‘Adidas’ olarak adlandırır. Rudi de kardeşini taklit ederek, ilk önce şirkete; ‘Ruda’ adını verirse de daha sonra, daha atletik bir çağrışımı olan; ‘Puma’ya çevirir. Her ikisi de ‘Aurach’ nehrinin iki yakasında, fabrikalar kurar.

Çok kısa bir sürede Herzogenaurach’ın ekonomisinin büyük bir bölümüne hâkim olurlar; böylece şehirdeki hemen herkes, bu iki şirketten birinde çalışmaya başlar. Bütün kent, Dassler ailesinin kavgasında, ister istemez taraf hâline gelirken; rekâbet de gülünç boyutlara ulaşır. İki şirket çalışanları arasında, flört ve evlilik de yasaklanır; zamanla Herzogenaurach ‘eğik boyunların şehri’ olarak tanımlanmaya başlar. Nedeni ise insanların, biri ile konuşmadan önce, ilk olarak hangi ayakkabıyı giydiğine bakmasıdır!

Rudi’nin satış ekibi ve ürün teslimâtı daha iyiyken, Adi de daha iyi bir teknik bilgiye ve ayakkabıları dünyaya tanıtabilecek atletlerle daha iyi ilişkilere sâhiptir. Bu da Puma’ya kıyasla Adidas markasına, bir üstünlük sağlar. Yine de iki şirket, birbiriyle çok fazla uğraştığından, spor ayakkabısı endüstrisine damgasını vuran ‘Nike’ın tehdidine karşı harekete geçmekte, geç kalırlar.

C:\Users\Sefa\Desktop\adidas 4.jpg

Adidas ila Puma markaları arasındaki altmış yıllık rekâbet, 2009 yılında, iki şirketin çalışanları arasında sembolik bir dostluk maçıyla sona erdi. O târihte, Dassler Kardeşler, dört yıl arayla çoktan ölmüşlerdi. Ancak öldükten sonra bile hasımlık devâm etti; iki kardeş, aynı mezarlıkta ama birbirinden olabildiğince uzak iki yere gömüldü.

Esen kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar