İnsanın duygusal tatminlerinden en önemli olanı beklide “fark edilmek”..

Fark edilmek ister biz yetişkinler için olsun, ister çocuklarımız için olsun bu önemli bir ihtiyaç ve istek.Çoğu zaman bizi üzen bir olgudur “fark edilmemek” yani “görünmez olmak”.İnsani bir ihtiyaç olarak bizler de çocuklarımız da görünür olmayı,görünebilmeyi,fark edilmeyi istiyoruz. Eğer görünür olmayı sağlayamazsak bu bizi mutsuz ediyor;tıpkı çocuklarımızda olduğu gibi. Görünmediğimiz zamanlarda varlığımızı kanıtlayamadığımızı hissediyoruz, yokmuşuz gibi hissediyoruz ve bu hisler bizi kaygıya düşürüyor.Bu kaygılar bizi görünür olmanın yollarını bulmaya itiyor.Fark edilmek için daha yüksek ya da ilgi çekici konuşuyor,farklı jestler deniyor,giyimimizi değiştiriyor…Yani çevremizdekilerin ilgisini çekmeye çalışıyoruz, fark edilmek için çabalıyoruz.İşte bazen çocuğumuz da bu kaygılar ile “ilgimizi çekmeye” yani “fark edilmeye” çalışıyor.

Fark edilmek bize iyi hissettiriyor.

İnsan olmanın en önemli ihtiyaçlarından biri şüphesiz sosyalleşmeye, diğer insanlarla bir araya gelme arzusudur.Başka bireylerle birlikte olmak, onlarla paylaşımda bulunmak, iletişim kurmak, onlara sevinçlerimizi,kederlerimizi anlatmak, kısacası kendimizi ifade etmek bize ve var olma ihtiyacımıza iyi geliyor.Bu kendimizi anlatma arzusu, aslında günlük hayatta yaptıklarımızın, yaşadıklarımızın, sevinçlerimizin,üzüntülerimizin çevremizdekiler tarafından bilinmesi bize kendimizi iyi hissettirdiği için .Bu bir bakıma mahremiyetimizin başkaları tarafından bilinmesini isteme arzumuz değil mi?Yeteneklerimizi,başarılarımızı, yaşanmışlıklarımızı çevremizdekilere  göstermeyi, anlatmayı seviyoruz.Onların buna ortak olması bize iyi hissettiriyor.Bizi merak etmeleri ve  yaşadıklarımızı takip etmeleri kendimizi görünür hissettiriyor,var olduğumuzu hissettiriyor.Çünkü  beğenilmek, takdir görmek duygusal bir ihtiyacımız. Bunlar oldukça  varlığımızın onaylandığını hissediyoruz. Bu nedenle çoğu zaman kabul etmesek de,sosyal  çevremizdeki diğer bireylerin beğenisini içten içe istiyoruz.

Sosyal medya duygusal ihtiyaçlarımız için bir araç olarak karşımıza çıkıyor.

Sosyal medya, yukarıda aydığımız duygusal ihtiyaçların tatmini ve görünür olama noktasında kolay erişilebilen yegane araç oluyor bizler için.Yaşadıklarımızı,hissettiklerimizi,gittiğimiz yerleri ve kimi zaman olmak istediklerimizi gerek yazılı olarak gerekse fotoğraflarımız yoluyla  paylaşarak bu görünür olma isteğimizi  gerçekleştiriyoruz. Yeteneklerimizi, başarılarımızı, kazandıklarımızı, sahip olduklarımızı teşhir ediyoruz. Sosyal medyada üzerinden edindiğimiz takipler, beğeniler,yorumlar,ifadeler, retweetler bize kendimizi önemli hissettiriyor, takdir ve beğenilme arzumuzu tatmin ediyor. Bir bakıma da sosyalleşme  ihtiyacımızı “sanal” ve kısmen sosyal medya ile karşılamış oluyoruz. 

Peki bu kadar toz pembe mi sosyal medya?

Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi sosyal medyanın gereğinden fazla hayatımızın içinde olması bize zarar verebiliyor.Tamamen insani olan  fark edilme isteğimiz ve görünür olma çabamız  sosyal medya ile görünür olmaya bağımlı olmaya itiyor bizi. Her yaptığımızı,her yaşadığımızı ve hatta bizim olmayan duyguları yaşıyor gibi yapmamıza dönüşüyor ne yazık ki. Görünür olma isteğimiz  bir süre sonra “paylaşımım kaç beğeni aldı?”, “kaç retweet aldım?” kontrollerine, takipçi arttırma çabalarına dönüşüyor.Sosyal medyada sosyalleşmeye çalışırken sosyal hayatımızın gerçek sosyalliğinden kopmuş buluyoruz kendimizi ya da koptuğumuzu fark etmiyoruz bile.

Çocuklarımızı sosyalleşmek için sosyal medyada bir araç olarak kullanabiliyoruz!!

Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda çocuk fotoğrafları ne kadar da çok yer tutuyor değil mi? Peki sizce neden? Çocuklar bu fotoğrafları kendileri paylaşmadığına göre demek ki bunu bizler yapıyoruz.Yani aslında, bizim “onların” mahremiyetini sergilediğimiz “onların fotoğrafları” bunlar.Bizler çocuklarımız üzerinden kendi duygusal ihtiyaçlarımızı,görünür olma isteklerimizi,fark edilme arzularımızı mı karşılamaya çalışıyoruz?Çocuklarımızı birer beğeni ya da görünür olabilme araç olarak mı kullanıyoruz?Daha doğru tanımı ile;hayatımızdaki anları sevdiklerimizle paylaşmanın güzelliği ipin ucu kaçınca çocuğumuzu sergileme bağımlılığına mı dönüyor?

İşte tam bu noktada kendimize sormamız gereken soru şu olmalı:

Çocuğumun  fotoğraflarını  çocuğum için bir anı ya da bu güzel anılara sevdiklerimi de ortak etmek için mi paylaşıyorum? Yoksa çocuğum üzerinden duygusal ihtiyaçlarımı karşılamak  için mi?

Bu soruya tamamen dürüstçe bir yanıt verdiğimizde eğer cevabımız, “çocuğum üzerinden duygusal ihtiyaçlarımı  gidermek” ise bu çocuğumuza yaptığımız büyük bir haksızlık değil mi?Kendi duygusal tatminimiz için çocuğumuzu kullanmak,hele ki internetin ne denli telikeli bir mecra olduğunu bile bile bunu yapmak,hiç de sağlıklı bir davranış olmasa gerek.Çocuğumuzun mahremiyetini korumak biz anne-babaların yegane görevi değil midir?Kaldı ki biz yetişkinler için evlerimizde bulunan,fotoğraf albümleri sadece yakın çevremizle paylaştığımız birer “özel” anı iken;neden çocuğumuzun albümünü “milyonlarla” çocuğumuzun rızası olmadan paylaşıyoruz?Çocuklarımız büyüdüğünde,kendi kararlarını verebilecekleri yaşa ya da olgunluğa geldiklerinde bizim paylaştığımız fotoğraflardan rahatsız olursa, “Neden fotoğraflarımı bana sormadan sosyal medyada paylaştınız?” , “Bunu hangi hakla yaptınız” diye bize sorarlarsa,onlara ne cevap vereceğiz?

Evet ,görünür olmak,fark edilmek, beğenilmek ve sosyalleşmek insani isteklerdir.Bizler var olduğumuzu kanıtlamak için bunlara ihtiyaç duyarız. Günümüzün geldiği teknolojik düzey ve yaşadığımız yıllar artık bu duygusal  ihtiyaçlarımızı karşılamak için sosyal medyayı bir araç haline getirmiş durumda. Bu aracı kullanırken dikkat etmemiz gereken en önemli şey;aracı bağımlılığa dönüştürmemek olmalı. Eğer biz bunu başarırsak ve sosyal medyayı gerektiği gibi,gerektiği kadar kullanırsak;çocuklarımızı kendi duygusal tatminimiz için bu zarara ortak etmeyiz. 

Çocuğumuz için kendimize küçücük bir zaman ayıralım.Bunu yaparken sosyal medyayı dozajında kullanalım 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.