Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

İNSANLIĞINIZ KADAR ANILIRSINIZ

Su bir ihtiyaç mıdır? Lüks müdür?

Susuz kalan bedende neler olduğunu biliyormusunuz? Açıp ansiklopedi okumadıysanız veya belgesel izlemediyseniz işin bilimsel boyutunu bilmezsiniz elbette. Sadece susuz yaşam olmayacağını bilirsiniz. Ancak bedene neler olur sırasıyla bilmezsiniz. 

Ben size kısaca anlatayım. Daha doğrusu Acıbadem hastanesi anlatsın;

  • Susuz kalan vücut, kendi suyunu tutmaya çalışır. Sonuç olarak idrara az çıkılır.
  • Kan hacmi azalır.
  • Tansiyon düşer.
  • Deri, dışkı ve akciğerler ile su kaybı devam ettiği için vücut kurur ve sağlığını yitirir.
  • Vücuttaki suyun azalması sindirim sistemi bozuklukları, bağırsak sıkışmaları, zihinsel performansta bozulmalar, beden hareketlerinde azalma ve baş ağrılarını beraberinde getirir. 
  •  Uzun süreli susuzluk sonrasında vücuttaki sıvı miktarının yüzde 15'inin kaybedilmesi, komaya ve hatta yaşamın kaybedilmesine bile neden olabilir.

Yani kısaca su hayattır. Susuzluk ölümdür. Bu kadar net.

Yukarıda bahsedilen su ihtiyacı tüm canlılar için geçerlidir. Nefes alan, kalbi atan, bedeninde böbrek, akciğer, bağırsak gibi organlar bulunan tüm canlılara su gereklidir. Çağıl çağıl akan derelerimiz, su pınarlarımız olmadığı, heryer bina beton dolduğu için de ağzı dili olmayan sokaktaki canlılara suyu biz insanlar sağlıyoruz.

Neler yapıyoruz? Kapımızın önüne su kapları koyuyoruz. Yapmamız gereken tek icraat bu.

Her sokakta, her köşede bir yerde su kabının olması görevimiz. Çünkü bizler doğalı yok ettiğimiz için, su servisini de bizim yapmamız gerekiyor.

Ister mahallede, ister lüks rezidansta, ister sitede oturalım hiç fark etmez. Su hayattır ve su her sokakta, her caddede olmalıdır. Su kabı göz zevkimizi bozmaz. Görünce içimizi ısıtır. Su kabı olan bir ye de hala umut var demektir. 

61 bin m2 lik bir sitede örneğin her 100 metrekarede bir su kabı olması gerekirken, su savaşları olması ilginçtir.

Normal vicdanlı insanlar 200 metrekarede bir su kabı olmasına bile razı iken izin verilen legal sayı toplamda 10 adedi geçemiyor.

Şöyle ki, bloklarda, bina bahçesine su kabı koymak da site yönetiminden bağımsız bina yönetiminde. Yani eğer ki iyi kalpli bir yönetici ise su kapları serbest. Yok eğer değilse bütün kaplar çöpe.

Sonra vicdanlı insanlar çıkıp kaplara su doldurup koyuyorlar. Ertesi gün kapıya yazı gidiyor. “kaplar çöpe atılacaktır, koymayınız”

Tipini mi beğenmedi acaba diyorlar, gidip para harcayıp kapları yeniliyorlar. Yok yine olmuyor. Bir gece koyduğunuz kaplar ertesi sabah meçhule gitmiş oluyor, geçmiş olsun.

Su ihtiyaçtır. Su yaşamdır. Yaşam hakkını hiçbir canlının elinden alamazsınız.

Lakin ben su vermezsem gider başka yerde yerleşir orada yaşar gibi bir mantık varsa yanlıştır. Komik bir cehalettir.

Soğukta, karda kışta da kıyamazsınız. Buz gibi betonda yatmasın diye yattığı yere bir parça minder,kumaş, karton koyarsınız. Üşümez sandığınız hayvanlar da üşür çünkü. Siz iyi kalbinizle karton koyarsınız, bölgenizin kumandanı gelip subaylarına toplayıp at bunları emrini verir. Subaylar emir eridir, alır atarlar. Siz bir daha koyarsınız. Çünkü kalbiniz iyidir ya, kıyamazsınız buz gibi betonda yatan canlıya.

Koskoca firmalar, mağazalarının kapılarını açarlar, sıcakta yatsınlar diye. Kimler mesela bu mağazalar derseniz, Koton, Penti, Gratis,Collezione,Colins,DeFacto bildiklerimiz. Ve şükran duyduklarımız. Sevgiyle saygıyla andıklarımız. 

Siz kalkıp yerdeki kartonu bile fazla görürsünüz, tahammül edemez çöpe atarsınız. Insanlığınız kadar anılırsınız…

Su kabını çok görüp kaldırmanız sizin kalpsizliğinizi gösterir. Kalbinizin olduğu yerde boşluk var demektir. 

Yerdeki el kadar kartonu atmanız duygularınızda bir bozukluk olduğunu gösterir. 

Belki biraz belgesel izlemelisiniz. Belki biraz national geographic izlemenin yardımı olur. Belki hayvanları tanımak, sevip saygı duymanıza neden olur. Earth one amazing day isimli belgeseli izleyin, hatta herkese izlettirin. Bastığınız çimenden utanırsınız. 

Bir de herşeyin bir zamanı vardır. Hayatın da adaleti benim en sevdiğim adalet mekanizmasıdır.

Zamanı gelir, suyunu attığın kedinin ahı, altından kartonunu çektiğin köpeğin gözyaşı çıkar biryerinden. 

İlla ki...

Önceki ve Sonraki Yazılar