İyilik obezite yapıyor!

İyilik obezite yapıyor!

Ali Eyce yazdı...

Sokakları dolaşırken küçük dostlarımızın durumları gözüme batı. Koşan, zıplayan, hoplayan, havlayan, miyavlayan küçük dostlarımızın, koşamadığını, zıplayamadığını, hoplayamadığını, havlayamadığını, miyavlayamadığını fark ettim.

Vücut yapıları şişmanlıktan bozulmuş, ayakları gövdesini taşıyamayan, oturdukları yerden zor kalkan ve bırakın koşmayı yürüyemeyen küçük dostlarımızın o halleri beni çok üzdü.

Hani hikâyelerde vardır ya, küçük dostlarımızın ne kadar dost olduklarını gösteren, ‘Bobi koştukça Ali’nin heyecanı arttıkça artı’ cümlesini eminim hepiniz hatırlarsınız.

Onların koşması, zıplaması, toplaması, havlaması, miyavlaması bize hayatın anlamını veren şeylerdi. Hem hikâyelerde hem de gerçek hayatta.

Oysa benim gördüğüm durumlarında, onların hikâyelerde hep var olacak hareketli hallerinin artık gerçeklerde kalmadığını gösterdi.

Peki, ne oldu bu hayvanlara!

Biraz akıl yürütünce, biraz mukayese yapınca cevabını buldum.

Küçük dostlarımıza verilen hazır yiyecekler.

Onları hepiniz çok seviyoruz ya,  gidiyoruz Türkçe adıyla Hayvan Dükkânları, İngilizce adıyla Pet Shop’lara gidiyoruz, koca çuvalla alıyoruz hazır yemekleri.

Aklımıza geldikçe kaldırama, aklımıza geldikçe parklara, aklımıza geldikçe yollara atıyoruz o hazır yemleri. Yesinler, aç kalmasınlar, büyüsünler, üşümesinler diyerek.

Çok iyi niyetliyiz küçük dostlarımıza karşı ama bir o kadar da kötüyüz.

Onlar doğanın içinde bulduklarıyla idare ederken, doyduklarını anlıyorlardı ve duruyorlardı. 

Ama hazır yemeklerdeki o iştah açan maddeler yüzünden onlar artık doysalar da yemeye devam ediyorlar. Sabahtan akşama kadar yiyorlar, buldukları kadar yiyorlar.

Tıpkı küçük bir çocuğun yemek yemeyi abartması ve doyma hissini kaybederek, hazır gıdalarla kendini obezite olarak bulması gibi.

Maalesef, iyilik yapalım derken,  her hayvan sever bir avuç hazır mama derken, yüzlerce avuç hazır mama, durmayan iştah, bitmeyen yemek alışkanlığı onların vücutlarını bozmaya yetti de arttı.

İyi haşlanmış bir kemik atsanız koşacak halleri kalmamış çoğunun.

Hepsi sıcak bir yer bulup orada miskin miskin oturmayı tercih ediyorlar, vücutlarındaki o şişkin rahatsızlıktan dolayı.

Yürüyemiyorlar, zıplayamıyorlar, hoplayamıyorlar, havlayamıyorlar, miyavlayamıyorlar.

Verdiklerimizle obezite yapmışız, hasta etmişiz.

Ölmüyorlar ama sürünüyorlar.

Bizler iyilik yaptığımızı düşünerek kendimizi kandırmaya devam edelim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.