Kadının Siyasetteki Yeri: Seçme ve Seçilme Hakkı

Kadının Siyasetteki Yeri: Seçme ve Seçilme Hakkı

Bu dönemde Halide Edip gibi kadınlar kadınları bilinçlendirmek için çalıştılar. Yalnız bu dönemde kadınlar Avrupalı kadınlar gibi seçme seçilme hakkı için değil sokağa çıkma hakları için mücadele veriyordu.

Ege Üniversitesinde düzenlenen bir etkinlikte konuşan
Dr. Şule Sevinç Kişi, “Dünyada hiçbir milletin Anadolu kadınından çok çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez” dedi.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 82. yıldönümünde Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ve Ege Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (EKAM) tarafından “Kadının Siyasetteki Yeri: Seçme ve Seçilme Hakkı” başlıklı panel düzenlendi.
         Moderatörlüğünü Prof. Dr. Konca Yumlu’nun yaptığı panele, konuşmacı olarak  Doç. Dr. Hilal Ortaç, Yrd. Doç. Dr. Defne Erzene Burgin ve  Dr. Şule Sevinç Kişi katıldı.
         Panelin açılışında konuşan  Prof. Dr. Konca Yumlu, “Burada birlikte olmaktan çok mutluyuz. 5 Aralık Türk kadınının kamusal yaşamda varolmasını ifade ediyor. Bu anlamda bizim için çok önemli. Kadın hakları açısından  5 Aralık 1934 tarihini, kadına verilen hakların nasıl kullanıldığını, bu hakların nasıl elde edildiğini tartışmaya açmak istiyoruz” dedi.
         Doç. Dr. Hilal Ortaç, “ Ben Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesiyim. Dolayısıyla bu konuya tarihçi bir bakış açısıyla bakacağım” dedi.  Kadınların siyasi alanda temsilinin sağlanmasından önce demokrasi kavramının gelişimi üzerinde durmak istediğini belirten  Doç. Dr. Ortaç, “Demokrasi henüz ortada yokken bırakın kadınları erkeklerin bile temsili mümkün değildi. Özellikle Feodal dönem ve tanrısal hakları elinde bulunduran kralların yönetimi altında bir temsiliyet söz konusu değildi. Bu giderek aydınlanma ile birlikte insanların çoğunluğunun demokrasi rejimi yoluyla yönetilmesi ve bunun temsili demokrasiye dönüşmesiyle birlikte, seçme ve seçilme hakkına kavuşmaya başladılar.  Tabii ki bu dönüm noktalarından bir tanesi Fransız İhtilalidir. Bu devrin çıkış noktası temsiliyet hakkıyla başlamıştır. Genel meclisin toplanması, geniş kitlelerin temsil edilmesi sorunuyla Fransız Devrimi ilk adımını atmıştır. Bu genel meclis üç kanattan oluşmaktaydı. Bunların birincisini soylular, ikincisini rahipler ve üçüncüsünü ise halk temsil ediliyordu. Bunların sayısında yaklaşık 600 civarındaydı. Ayrıca bu seçilenlerin seçilme tarzlarına bakılırsa  geniş kitleleri temsil etmiyordu. Genellikle burjuva kökenli, kent soylu, küçük kasabalarda okumuş belli bir birikimi olan kişilerdi. Halk sınıfını oluşturan kişilerin toplamının oyu tek bir oya eşitti. Asıl mücadele bu sınıfın oylarının bireysel olarak oy hakkına sahip olmasıydı. Bütün bir 19. yüz yıl  boyunca oy hakkına ve temsiliyetin genişletilmesine ilişkin çalışmalarla geçti” diye konuştu.
         Kadınların genel oy hakkını almak için yaptıkları çalışmalar genellikle 19.yüzyılın ikinci yarısının başından itibaren başladığını ve 20. yüzyılın başlarında gerçekleştirdiğini söyleyen Doç. Dr. Ortaç, “Çünkü bunun nedeni Birinci Dünya Savaşı gibi genel bir çarpışmanın araya girmiş olmasıdır. Savaş bu konuda büyük bir belirleyici rol oynamıştır. Erkeklerin büyük kısmının cephelere gittiği bu dönemde kadınlar erkeklerin boş bıraktıkları alanda çalışmaya başlıyorlar. Dolayısıyla sosyal ve toplumsal hayata katılımlar yavaş yavaş sağlanmaya başlamıştır. Kadınlar hayatın her alanında varken siyasal yaşamda var olmamaları düşünülemez. Bu bakımdan Birinci Dünya Savaşı sonrası kadınların genel oy haklarını kabul ettirdiklerini görmekteyiz” dedi.
         Atatürk’ün   Türk kadınına  neden seçme seçilme hakkını verdiğinden  bahseden Dr. Şule Sevinç Kişi, “Dünyada hiçbir milletin Anadolu kadınından çok çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez” dedi.
         “İSLAM DİNİ KADINI GERİ BIRAKAN BİR DİN DEĞİLDİR”
Dr.  Sevinç Kişi, “Milli mücadelemizin kahraman kadınları var. Onlardan bir tanesi üsteğmen rütbesine yükselecek olan Fatma Seher hanım.  Anadolu’da yerel savunma biçiminde  devam eden Kuva-i Milliye içerisinde faaliyet  gösteren birçok kadın örneği var. Pembe hatun, fatma çavuş, bodrumlu ruşen ,kocası şehit ayşe, hatice okumuş, egeli binbaşı ayşe, gördesli makbule. Nezahat onbaşı. Atatürk 1923’te Adanaya gider ve Adana’ya gittiğinde kalabalık coşkuyla karşılar. Bir kadın Atatürk’ün ayaklarına kapanır. Kadın ‘Paşam bastığın toprağa kurban olayım’ der Atatürk ne yapacağını şaşırır. Kaldırmaya çalışır. Bu Adile Çavuş derler. Milli mücadeleye katılan isimlerden birisidir. Atatürk ona ‘Kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üstünde yükselmeye layıksın’ diyor. Ayrıca yine Atatürk,  ‘İslam dini kadını geri bırakan bir din değildir. Bir toplum cinsinden yalnız birini yeni gerekleri edinmesini yetinmiş ise o toplumunun yarısı güçsüzlük içinde kalır’ diyor. Bizim toplumumuzun başarı gösterememe sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurlara boğmaktır. Atatürk’ün bütün çalışmalarında amacı kadını ön plana çıkartmaktır” dedi.
         Atatürk için özel kadınların olduğunu ifade eden Dr. Kişi, “Türk kadınına rol model olan 6-7 dil bilen son derece zeki, Avrupa’da eğitim görmüş Latife hanımla evleniyor. Gittiği her yere eşiyle gidiyor. Dünyada birçok ülkeden önce Türk kadınları seçme seçilme hakkını elde etmiştir” diye konuştu.
Yrd. Dr. Defne Erzene Bürgin, “Haklar verildiği kadar aslında bu hakları kadınlar dişleriyle tırnaklarıyla kazandı. Bu Fransız devrimiyle başladı. Biz kadınlar bütün dönemlerde erkekler ile çalıştık ancak erkekler açtıkları meclisi kendileri için kullandılar. Buna itiraz eden kadınlar giyotin ile tanıştı. Osmanlı da  hakları tazminat döneminde başladı. Bu dönemde Halide Edip gibi kadınlar kadınları bilinçlendirmek için çalıştılar. Yalnız bu dönemde kadınlar Avrupalı kadınlar gibi seçme seçilme hakkı için değil sokağa çıkma hakları için mücadele veriyordu. İzmirli Latife hanım bütün kadın haklarının verilmesinde Atatürk’e destek olmuştur. İtalya, Belçika, Yunanistan gibi ülkeler Türk kadınından sonra bu haklara ulaşmıştır. Günümüzde ise birçok Avrupa kadınından önce bu hakları elde etmiş olmamıza rağmen kadınlar temsil haklarına bakıldığında ise son sıralarda yer alıyor. Yerel yönetimlerde ise durum çok daha vahim” dedi

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.