KIRK

Söylediğim her şeyin söylemediğim hiçbir şeyden, 

Daha anlamlı olduğunu öğrendiğimde 

Olgunlaşmıştım. 

Yaşım kırk olmuştu.

Kırk defa aynı şeyi anlatıp durdum. 

Bir kahve içtik kırk yıl hatrı kaldı. 

Anlamı vardı kırkın. 

Kırkı çıkardı bazı şeylerin. 

Ölülerin, sağların, ayrılıkların. 

Ayrılıkların kırkı çıktığında kavuşmak zordu. 

Kırkı çıkmadan kahve için.

Ey sevgili aşıklar!

PaçalarımıZdan anlaşılmazlık akıyor. 

An-la-şın-ız!

 

Bir kitaptan alıntı gibiydi yaşanılan hayat.

Biri diğerinden kopya çekmiş aynı şeyleri yaşıyordu. 

Kime baksam kendimi görüyordum. 

Kendimden bir şeyler görüyordum. 

Görüyorum görüyorum diye üzülüyordum.

Üzüldüğümü gördüğüm şeyleri anladığımda,

Yaşım kırk olmuştu. 

Kırk defa aynı şeyleri anlayıp durdum. 

Aynı şeyleri yazdım, okudum, dinledim durdum. 

Durdurun beni a dostlar!

Semtimizde aşk var!

 

Tanrı her zaman iyisini isterdi. 

En sonunda iyisini buldum. 

İyisimi kendimi buldum. 

Kendimiz ettik kendimiz bulduk. 

Kırk olduk. 

Hangi şiire konuysak aykırı olduk. 

Semtimize aşık olduk a dostlar! 

“Aşk var dediler bekleyip durduk.”

 

Bakın!

Yaklaşıyor yaklaşmakta olan. 

Bir bir yaklaşıyor. 

Bir bir gidiyor gelenler. 

Gölgeler, müptezeller...

Önceki ve Sonraki Yazılar