Aysel Ateş Abdullazade

Aysel Ateş Abdullazade

Mon Roi - Çılgınlık arayışı

Merhaba değerli Medya Ege okuyucularım! 

Bugün sizinle senaryosu erkek ve kadın ilişkisi üzerine kurulmuş bir filmden ve dolayısı ile eleştirilerimden bahsetmek istedim. 

Mon Roi, erkek ile kadın ilişkisini bütün detaylarıyla anlatan bir film. Filmdeki çift "örnek" bir çift olmasa da, "aşık" bir çift. Film kendi amacında kesinlikle başarıya ulaşmış. Başroldeki Vincent Cassel ve Emmanuelle Bercot, müthiş bir iş çıkartmış.

Aşkın tüm aşamalarını görüyorsunuz, tamamen güçlü ve tüm haklarını bilen bir kadının bile aşıkken neler yapabildiğine, nelere katlandığına şahit oluyorsunuz.

prensim-filmi-1.jpg

Tony'nin dizi ile kalbinin eş zamanlı iyileşmesi filmin mesajı...

Adam kadınlarla birlikte olmayı, çılgınlaşmayı, maddi ve manevi anlamda beklenmeyen atraksiyonlarda bulunmayı çok seviyor. Sahibi olduğu restoranın mutfağındaki çalışanları dışarıya çıkarıp kadınla hızlı seks de yapabiliyor; ilişkileri kötüleştiğinde 'nefes almak' için kaçabileceği ikinci evi de tutabiliyor. Adamı, eğlenmeyi seven kadın tavlıyor; ancak kadının hırslı hukukçu kimliği, daha disiplinli, çerçevesi daha belirgin bir hayatı kurmasını ve yönetmesini emrediyor.

Bir erkek çocuk sahibi olan çiftin, psikolojik şiddet içeren çatışma alanlarında sıkça karşı karşıya gelmeleri, gerilimi yükseltiyor. Fakat, yıpranma-yıpratma, tükeniş, bitiş ve kopuş (!) anları, tuhaf biçimde aşkın kimyasına hizmet ediyor.

Yani bu film, bana göre, aşk denilince çok daha sağlam duran kadınların bakış açısından, birine ait olmanın nasıl hayatın en çapraşık sınavı olduğuna, 2., 3., 4. kez şans isteyen birine asla bu hakkı tanımamak gerektiğine, ne istediğini bilmeyen, aşk adı altında psikolojik çarpıtmalar yapan, ruhsal şiddet uygulayan ve kendini değersiz hissettiren birinden vazgeçmenin kendine değer vermek olduğunu düşündürdü. 

Ve kadınlar mesleği, gücü, basamakları, cesareti farketmeksizin aşk'a aşık varlıklardır. Üzüntüleri, ağlayışları, terkedilişleri ve yalnızlıkları hep bu yüzdendir.

Mon Roi, benim için bir başyapıt veya sürekli hatırlayacağım bir film olmasa da, şu ana kadar gördüğüm en güçlü romantik filmlerden birisi oldu.

Bu filmden, gözyaşlarımı silerek çıkmadım. Duygularımı ve aşka dair umudumu güçlendirerek çıktım.

Bu hikaye, genç kız ve oğlan romantizmine benzemiyor. Karşımızda, zıt kutuplarda iki olgun insan var.

Filmi izledikten sonra bu yazımı tekrar okumanızı ve fikirlerinizi toplayarak düşünmenizi istiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar