Olanı Sevmek

Rüzgar olsam esip gökyüzüne çıksam. Yağmur olsam yeryüzünü yıkasam. Kuş olsam özgürlüğün kalbine girsem.

Özgür olsam, özgür olsam. Şu sıralar hepimizin kalbinde, aklında hep bu düşünce var. Nereye baksak ne yapsak, evin hangi köşesine gitsek kıstırılmış gibi hissediyoruz.

Arkadaşımızla evde veya bir kafede nerede olursa olsun kahve içebilmek, çocukla arka sokaktaki parka gidebilmek, annemize sürpriz ziyaretler ne güzelmiş. İstediğinde markete bile gidebilmek ne büyük nimetmiş.

Ama olsun evde balkona çıkabilmek de bir nimet. Çünkü dünya dinlenmek istiyor, değişmek istiyor, yenilenmek istiyor, tekrar iyi hissetmek istiyor. Tıpkı bizim gibi.

Kısıtlanan özgürlüğümüz ile biz de dünyayı anlamaya başladık. Bizimle herşeyini sorgusuz sualsiz paylaşan dünya, hepimiz gibi şimdi diyor ki:Ben de senden ilgiyi, sevgiyi, saygıyı haketmedim mi?

Hepimize bu soruları sorduran dünya, sen nelere kadirsin bize bir kez daha gösterdin.

Çevremizde gerçekleşen, bizi üzen insanlar ve olaylar ne kadar önemsiz değil mi? Onu yedin bunu giydin ne kadar önemsiz değil mi? Oraya gittin şunu aldın ne kadar önemsiz değil mi? Beni anladı ya da anlamadı ne kadar önemsiz değil mi? Şu beni şu kadar sevdi yada sevmedi ne kadar önemsiz değil mi? 

Tüm bunları ne kadar takmalıyız, dünya b bize bunu gösterdi. Onlarca kitap okusak alacağımız aklı, bir avazda gerçekleştirdi. Daha ne yapsın.

Dünyanın nimetlerini farkedip onu üzmeden yok etmeden nimetlerinde faydalanmak varken üzmeyelim birbirimizi. Olanı sevelim yeter.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum