İnsanoğlu bir yandan yaşadığı an için mücadele ederken, bir yandan da yaşayabileceği anlar için mücadele içinde.

Yaşarken dünyaya ve dünyada ona bahşedilenlere verdiği zararları farkında olan insanoğlu, bu zararın uzun vadeli devam etmesi durumunda, zarar vereceği bir dünya bulamayacağının da farkında.

Bu nedenledir ki son yıllarda Sıfır Atık adıyla, kirleterek dünyayı yok etmemek adına, kirletmeden dünyayı kullanmak için ne gerekiyorsa yapılıyor ve yapılmalı da.

Sıfır atık katılan insanlar belki yaşayacakları ömür boyunca o sıfır atığın faydasını göremeyecekler ama biliyorlar ki, kendilerinden sonra yaşayacak olan insanlığın geleceği için dünyayı mümkün olduğu kadar temiz tutup, onu yok etmeye neden olan şeyleri azaltmak.

Diğer taraftan insanlık israfla mücadele ediyor.

Gelişmiş olan ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve hiçbir zaman gelişmesi mümkün olmayan ülkeler.

Hepsinde insanoğlu yaşıyor ve hepsinde de insanoğlu temel ihtiyacı olan yiyeceği tüketiyor.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde maalesef ki, yiyecek bol olmakla birlikte bunun tüketiminde ciddi şekilde israf var.

Kısa mantıkla, yiyenlerin yiyemeyip attıklarını, yiyecek bulamadıkları için günlerini sıkıntılı geçiren insanların tamamını yetecek kadar.

Herkes yaşadığı ülkenin coğrafik özellikleri ve doğal afetlerini yaşıyor olsa da, bilinen bir gerçek var ki hepimiz aynı dünyada yaşıyor ve aynı havayı soluyoruz.

Neyi, ne kadar yediğimize dikkat etmeli, yiyebildiğimiz kadar tüketilmeli, bulamayan, az bulan insanlar için israftan kaçınmalıyız.

Dünyanın bir tarafında aileler çocuklarını çok yedirmek, düzensiz yedirmekten dolayı obezite (şişmanlık) ile mücadele ederken, diğer bir tarafta aileler çocuklarına yiyecek bir parça ekmek dahi bulamaması dünyanın adaletsizliğinin göstergesidir.

İşin garibi, her iki tarafta da aileler çocuklarını sağlıklı büyütmenin endişesi içindeler.

Tek farkla, birisi varlıkla, diğeri yoklukla mücadele ederek.

Dünyayı kurtaracak üçüncü şey ise hareketlilik.

Özellikle çağımızın bağımlılığı dijital ortam insanları iskelet olarak hareketsiz, beyin olarak çok hareketli bir hayat tarzına itti.

Dijital ortamda yaşadığını gösteren, başka yaşantıları takip eden, ilişkilerini, çatışmalarını, sevgilerini, alış verişlerini, duygularını, düşüncelerini, hayallerini dijital ortama taşıyan insanoğlu, kapısı veya penceresini açtığı evden dışarı baktığında aslında dünyaya ne kadar yabancılaştığının farkına varıyor.

Hareketlilik insanoğlunun gelecek nesilleri, dünyanın geleceği için artık çok ama çok önemli hale geldi, hareketsiz halde yaşamaktan dolayı.

Gezen tavuk ve yumurtasını tercih ederken, dağlarda, ovalarda beslenmiş hayvanları eti için tercih ederken, doğanın içinde doğal yetişmiş sebzeleri tercih ederken, insan olarak sağlıklı, kaliteli ve mutlu yaşamanın ipuçlarını arıyoruz.

Sanki ipin ucu yokmuş gibi!