PLANLANMIŞ ESKİTME

Merhaba Sevgili Dostlar!

Bugün ekonomide sıkça kullanılan bir terimden bahsetmek istiyorum size. Hani gidersiniz kendinize güzel bir yazıcı alırsınız, çok da para verirsiniz. Kalitelisi olsun dersiniz. Zamanla mürekkebi biter. Biri mavi biri kırmızı. Almaya gidersiniz. O da ne? Mürekkep parası neredeyse yazıcı parasına yakın. O kadar para veremeyeceğinizi düşünüp doldurtursunuz kartuşları. Bir zaman sonra da akıtmaya başlar. Bu kadar para verip aldığınız yazıcınız arka odada yerini almaya hazırdır.

Ekonomide çok kullanılan planlanmış eskitme, ürünlerin üretici tarafından daha üretim aşamasında önceden planlanan bir son kullanma ömrü ile tasarlanması, piyasaya sürülmesi anlamına geliyor. Yani üretici, daha başından ürünün ne zaman bozulacağını veya yavaşlayacağını planlıyor. Eskiden evladiyelik diye alıp ömür boyu kullandığınız eşyalarınızı düşünün, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Günümüzün teknoloji dünyası, tüketicinin hep daha yeniyi daha güzeli istemesi üzerine kurgulanıyor. Böylece elimizdeki eskimeden başka arayışlara girmeye başlıyoruz. Bunu da hızla akan hayata ayak uydurmak olarak kodluyoruz kafamızda.

İşte ben tam bu noktada yaşadığımız ilişkilerde de fark etmeden bir planlı eskitme içine girdiğimizi söylemek istiyorum. Daha adını koyarken kafamızda bir bitiş tarihi de belirliyoruz sanki. Ne kadar sürmeli, neler paylaşılmalı? Ve asıl soru neden bitmeli? Teknolojik tüketim çılgınlığımız yaşadığımız ilişkilerde de mi geçerli olmalı. Çağla birlikte değişen bakış açılarımız, maalesef ki bunu da beraberinde getirdi. Karşımızdakini tam tanımadan sadece almaya ve tüketmeye yönelerek pek çok ilişkimize yazık ediyoruz.

İşin bir de şu boyutu var: Yeni aldığımız bir eşya karşısında heveslerimiz eskisi gibi değil. Aldığımızın kıymetini bilir, ona göre davranırdık. Bugün ailemizdeki yaşlılarımızı gözlemlersek ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Bugün hevesimiz çabuk geçtiği için yeniyi elde edemediğimiz her an mutsuzuz. O zaman bu da bize yardımcı olmuyor. Al ve tüket mantığı, ilk başlarda çekici gelse de sonraları psikolojimizde ciddi etkiler yaratıyor. Aidiyet duygumuz daha da yok oluyor. Bununla birlikte gerçekten sevildiğimizi hissetme ve sevme duygularımız da ciddi anlamda zarar görüyor.

İnsanların en temel ihtiyaçları sevmek, sevilmek, ait hissetmek ve değer görmektir. bu duygular kişinin kendisini daha güvende hissetmesini, daha huzurlu olmasını ve hayata daha sağlıklı tutunmasını sağlar. Karakterimizin yanında bizi biz yapan, bu duygularımızdır.

Şunu kabul edelim ki hiçbirimizin son kullanma tarihi yok. Bizler yaşamın bize sunduklarını kullanırken kendi öz varlığımızı ortaya koyacak duygularımızın sahibiyiz. Bizler bu hayatı duygularımızla yaşıyoruz. Daha doyumlu bir yaşam, daha nitelikli ilişkilerle mümkün. Belki de önce ilk yapmamız gereken, bu çağa da uygun yeni bakış açıları geliştirmek ve bizi biz yapan duygularımızı yok saymamak.

Herkese mutlu ve huzurlu bir yıl diliyorum. Gönlünüzden geçenin gerçekleşeceği bir yıl olsun dostlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.