Rüyalara inanır mısınız?

Rüyalara inanır mısınız?

Ergün Yücesoy yazdı; Rüyalara inanır mısınız?

Rüyaların, gerçek hayatla el ele tutuştu mu?

Ne kadar inanır, ne kadar inanmazsınız bilmiyorum rüyalara. Bildiğim tek şey, herkesin az veya çok rüya görebileceğidir.

Rüyaların sebebini kime sorsak “Bilinç altındaki duygu, düşünce ve yaşantılarımızdır” der. Bu konuda farklı yorum ve düşünceler de vardır. Rüyalar ne kadar gerçektir ve ne kadar yansıtır gerçeği bilinmez. Buradaki amacım, rüyalar hakkında bilgi vermek ya da rüyaları bilimsel açıdan ele almak değil. Rüya yorumcusu da değilim. Kaldı ki bu durum, uzmanlık gerektiren ve bilimsel bir konu olmakla birlikte, benim de ilmimin ve tecrübemin yeterli olmadığı bir konudur.

Bazen tam olarak hatırlayamaz, bazen yarım yamalak hatırlarız. Bazen de tamı tamına, birebir yaşamış gibi hatırlarız rüyalarımızı. Bazılarını unutmaya, bazılarını da hatırlamaya gayret ettiğimiz zamanlar olur. Bazılarını hiç umursamaz, hiç düşünmez, geldiği yere göndeririz. Bunun yanı sıra çok azımız, gördüğümüz rüyaları saatlerce, hatta günlerce yorumlamaya, anlamlandırmaya ve günlük yaşantımızla ilişkilendirmeye çalışırız. Rüya tabirlerine başvurup anlamaya çalışırız kimi zaman. Bazen de bizden büyük ve rüya tabirleri konusunda tecrübeli ve de yorumlayabileceğine inandığımız birine başvururuz gayr-ı ihtiyari. Çokça inanmasak da ondan dinleriz rüyalarımızın yorumunu. Nadiren de olsa istediğimiz bir şeyi, istediğimiz bir durumu görmeyi arzu ettiğimiz de olur rüyalarımızda.

Siz hiç rüyalarınızı gerçeklerle aynı kefeye koydunuz mu? Rüyalarınızı, gerçekte yaşamış olduğunuz bir an, bir bölüm, dün ve ya bugün olarak görüp, hayatınızın geri kalanını gördüğünüz bir rüyanın üzerine inşa ettiğiniz oldu mu? Ya da gerçekten görmeyi çok arzu ettiğiniz bir rüyayı gördüğünüz?

Bence asıl güzel ve önemli olan gerçek rüyalarımızdır. Onları asla unutmayız. Geldikleri yerlere geri göndermeyiz. Rüya tabirlerine bakmayız. Rüyanın senaryosu kendi elimizdedir. Rüyanın gerçekleşip gerçekleşmemesi, bizim gerçekleşmesini çok istediğimiz rüyayı görmeyi ne kadar çok istediğimize ve bunun için ne kadar çok gayret ettiğimize bağlıdır.

Hem herkesin büyük veya küçük rüyaları yok mudur ki? Elbette vardır. Mesela büyük sanatçılar, sporcular, yazarlar vb. daha aklımıza gelmeyen bir sürü başarılı insanlar… Bunlara, bu yaşananların bir rüya olup olmadığını sorsaydık bize ne derlerdi acaba? Bize verecekleri cevaplar değişik ifadelerle de olsa muhteva olarak kuşkusuz aynı şeyler olacaktır. “Rüyalarım gerçek oldu” cevabını vereceklerdir. Çünkü bu insanlar bu rüyayı görmeyi ve yaşamayı çok istemişlerdir. Ayrıca çok gayret vermişlerdir. Ya da daha basit düşünelim. Bir öğrenciye “Gerçekleşmesini istediğin en büyük rüyan nedir?” sorusunu sorsak elbet büyük ya da küçük bir rüyasını söyleyecektir bize. Peki biz bu öğrenciye nasıl bir tavsiyede bulunalım? Rüyasının gerçekleşmesi için ona uyuması gerektiğini mi söyleyeceğiz? Hem böyle bir ifade kullansak bu öğrenci bizimle alay edip bize gülmez mi? O halde rüyalar uykularda gerçek olmuyor. İnsanın rüyayı görmesi için ille de uyuması mı gerekir ki?! Hayır, ille de rüya görmek için uyumak, uykuda olmak gerekmiyor.

Tarihte de ilim irfan sahibi büyük insanların, tarihe adını yazdırmış büyük kahramanların, görmüş oldukları rüyalardan ilham alarak çok büyük işler yaptığını ve büyük başarılar elde ettiğini okuduğumuz ya da dinlediğimiz olmuştur. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiği süreçte geceler boyu rüyalar görmüş, uykularından kan ter içinde titreyerek uyanmıştır. Rüyalarına inanıp, rüyasının peşinden gidip İstanbul’u alarak, çağ kapatıp çağ açmıştır.

Şunu fark ettim ki insan nadiren de olsa istediği ya da görmeyi çok arzu ettiği rüyayı görebiliyor. Hatta gördüğü bir rüyayı devam ettirmek istiyor. Nasıl mı? İçinizde yıllar yılı “Acaba olur mu?” diyerek sakladığınız, yaşattığınız ve yaşamayı arzuladığınız bir rüyanız gerçekleşiveriyor. Hem de ummadığınız bir anda. Bunun için uygun şartlar oluşuveriyor birden. Rüyanızın paydaşları ve şartları beliyor bir anda. Bir şeyler sebep oluyor. Birileri yardım ediyor o çok istediğiniz rüyayı görmenize. Bir melek geliyor, sizin görmeyi çok istediğiniz ve rüyanızın gerçekleşmesi için çokça gayret ettiğiniz rüyadaki dekoru ve sahneyi hazırlıyor. Rehber ve ilham kaynağınız oluveriyor. Güç veriyor size. O halde istediğimiz rüyayı görmek için ne beklemeye, ne de uyumaya gerek var. İstediğimiz takdirde vakti geldiğinde neden olmasın ki? Uyurken gördüğümüz rüyalara biz yön veremesek de, uyanıkken göreceğimiz rüyalara yön vermek bizim elimizde. Yeter ki görmeyi istediğimiz rüyalarımızın peşinden gidelim. Bunun için yeterince gayret gösterelim. Belki bugün ve ya yarın değil ama er ya da geç görebiliriz o çok istediğimiz rüyayı. Bu aşamadan sonra rüyayı en güzel şekilde, büyüsünü bozmadan, inşasını devam ettirmek bize kalmış. Rüyalarımızı süslemek ve daha da ileriye götürmek artık bizim elimizde. Başrolde biz varız artık.

Mutsuz, umutsuz ve yalnız hissettiğinde kendini, usulca gözlerini kapa. Gerçekten görmeyi en çok arzu ettiğin rüyana odaklan huşu içinde. Yüzünü tatlı bir tebessüm alacaktır. İşte bu, ziyadesiyle yetecektir sana.

İstediğim rüyayı görmemi sağlayan, rüyamda benim yanımda olan, benim gibilere ilham ve destek olan meleğe sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum