İşte o röportaj;

Merhaba değerli Medya Ege okuyucularım! Bugün Sanatçı Pelin  Elitez ile birlikte müzik ve müziğe dair birçok şeyi konuştuk. Bol köpüklü keyif kahveniz ile köşenizde yerinizi aldıysanız, sizleri bu röportajın detaylarına davet ediyorum. 

Merhaba Pelin Hanım. Öncelikle kendinizden bize biraz bahseder misiniz? 

Merhaba Aysel Hanım. Ben Pelin Elitez. 1980 İstanbul doğumluyum. Bir kız çocuğu annesiyim, Amin’imin annesiyim. 17 yıldır İzmir’deyim. 

Müzik yolculuğunuz nasıl başladı? 

Küçükken aklımda olan, büyüyünce sanatçı olacağım diye hayallerini kurduğum bir şey değildi açıkçası. Uzun yıllar Uluslararası firmalarda çalıştım ve işimi çok seviyordum. Kariyer plânlamam tamamen işimle ilgiliydi ta ki 2010 yılına kadar...

Peki 2010 yılında ne oldu da, müziğe ilk adımı attınız?  

2010 yılında Mücahit Yalçın Öztüfekçı ile “Kadere Bak” şarkısını seslendirdik.  Çok özel bir düet oldu.  O gün benim hayatımın müziğe ilk adımı atıldı diyebilirim. 

Peki ya daha sonra? 

2010-2012 ye kadar kendi işimden arta kalan zamanlarda talepler doğrultusunda sadece ekstralara gidiyordum. 2012 yılında Müzisyen ve Solistler için bir çok konseptli geceler düzenledim. 90’lar konsepti olan geceme Ufuk Yıldırımın da içlerinde olduğu bir kaç kişiyi davet ettim. Kendisi ile 2012 martta tanıştık, 2012 eylül de evlendik. 2013 de “ARMİN” doğdu.   2016 da ilk albüm “Mesele Aşk” çıktı.  Avrupa Müzikten çıkan bu albümün prodüktörlüğünü Ufuk Yıldırım yaptı.

Single çalışması nasıl gelişti? 

2019 da Kekeva Plak’dan çıkan, söz-bestesi Mert Kayıkçıoğlu’na ait Mu Kıtası single şarkım çıktı. 

Sesinizin güzelliğini nasıl ve ne zaman keşfettiniz? 

Benim ailemin her birinin sesi çok güzeldir. Ben çok küçükken annem kendi sesini kayıt yapardı kasetlere. Ben o yıllar cıyak cıyak  ses çıkarır ve annemin kendi sesini kayıt etmesini istemezdim. Çocukluk işte...   3.sınıftayken değerli öğretmenimin “Evlerinin Önü Boyalı Direk” şarkısını bana söyletmesiyle sesimi duydum.  Bu tabi ki Allah’ın  vermiş olduğu bir yetenek. Yeteneği doğru kullanmak ve o değeri koruyabilmek ise bizlerin elinde. 

Sahnenizden bahseder misiniz bize lütfen...

Ben, her yerde olan bir sanatçı olmadım. Öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Benim sahne aldığım yere kimler gelecek, kimler için ben şarkı söyleyeceğim, ben bunu bilmek isterim. Sahne aldığım mekanların nezih olması ve aile ortamı olması hep önceliğim olmuştur. İzmir’in en seçkin mekanlarında sanatımı icra ettiğimi söylemek isterim...

Güzellikleri ve zorlukları nelerdir? 

Güzellikleri elbette var. Düşünsenize kendinizi  müziğe teslim ediyorsunuz ve çok özel eserlere ses veriyorsunuz. Karşınızda olan onca insanın mutluluğuna ya da hüznüne tercümanlık ediyorsunuz. Fantazi ve Türk Sanat Müziği ağırlıklı olmak üzere eserleri seslendiriyorum. Beni dinlemeye gelen dostların istek şarkılarına da yer veriyorum.  Zorlukları ile söylemek istediğim şu; o gün çok berbat bir gün geçirmiş olsan da akşam sahneye çıktığımda tüm güler yüzümle , enerjimle sahneye çıkıyorum. O an tüm sıkıntılarımı kuliste bırakıyorum ve en iyi şekilde işimi yapıyorum. 

Sahne hazırlığınız nasıl geçiyor? En çok neye dikkat ediyorsunuz?  

Sahne hazırlığına çok önem veriyorum.  Sahnede programın olduğu gün iki ya da üç ayrı kıyafet giyiyorum. İşime ve beni dinlemeye gelen dostlarıma olan saygım çok büyük. Sahnede oldukça hareketiyim, bu hareketlilik haliyle beni terletiyor. Renkli ışıklar altında güzel sadece güzel görünmek değil derdim. Çünkü sahne bir bütündür ve ben bir assolist olarak o bütünü kendime yakışır şekilde tamamlamalıyım. 

Kliplerinizde dikkatimi çeken bir şey vardı. İşaret dili kullanmışsınız, bu değerli çalışmanız için şahsım adına teşekkür ediyorum. Kliplerinizde neden işaret dili kullanmak istediniz? 

Okan Bayülgen’in programlarından esinlenmiştim ilk olarak. Sonra bir düşündüm neden benim şarkılarımı işitme engeli olan biri dinlemesin ki dedim... Zaman ayırdım ve çok kıymetli Neslihan Kurt hocamın da desteğiyle bu işin üstesinden geldim. İyi ki diyorum iyi ki, bu projeye hayat verdim. 

Korona Virüsü maalesef her sektörü vurdu. Sizler de çok fazlasıyla etkilediniz? Bu süreci nasıl atlattınız? 

Hiç kolay olmadı. Çok önemli iki projem ertelenmek zorunda kaldı. Dizi ve sinema projemiz vardı, maalesef bir süre askıya alındı. İzmir depremi ve korona virüs bu yıl biz İzmirlileri çok üzdü. 

Dizi ve sinema sektöründe ilerlemeler ne durumda? 

Nisan ayında RDP prodüksüyon’dan çıkacak olan “Kırmızı Yol” isimli Polisiye dizide Rus bir Ajanı canlandıracağım. Haziran-Temmuz gibi de aynı prodüksiyon firmasına ait bir sinema filminde sevgili Murat Boz’ un ablasını canlandıracağım.

Bugüne kadar hayatınızda hiç geç kaldığınızı düşündüğünüz bir şey oldu mu? 

Evet, kızım Armin. O benim bu hayattaki en büyük değerim. Keşke daha erken yaşta anne olsaydım dediğim zamanlarım oldu. Kızım benim herşeyim, onu çok seviyorum. Belki kızımın varlığı sebebiyle müzik hayatımda çok büyük hırslarım olmadı. Öncelik daima Armin’in oldu. Bundan da pişman değilim. 

Bu güzel sohbet için size ve Medya Ege ailesine teşekkür ediyorum. 
Sevgilerle...