Başbakan: Sistemin Adı Cumhurbaşkanlığıdır

Başbakan Binali Yıldırım İl Başkanları toplantısında konuştu. 

Başbakan'ın konuşmasından satır başları:
 
AK Parti kadroları olarak siyaseti hizmet aracı olarak gördük. Bir anayasa meselesi var. Bu anayasa konusu son 50 yıldır Türkiye siyasetini meşgul eden bir konudur. 1980 darbesinden kalma bir vesayet anayasısından kalma, Türkiye'nin bugünkü ihtiyaçlarını karşılamak mümkün olmuyor. Bu anayasanın değişmesi konusunda görüş ayrılığı yok. Bütün partiler 2002'den bu yana yeni bir anayasa vaadi hep oldu.
 
Öncelikli olarak iktidara geldiklerinde darbe anayasasını değiştirecek ve Türkiye'nin ihtiyacı olan bir anayasa yapacaklarının sözünü verdiler. Bugüne kadar derli toplu anlamlı bir değişikliği gerçekleştirilemedi. 2007'de 367 icadı ve bunun üzerine Cumhurbaşkanı'nı Meclis'in seçememesi ve partimizin çözüm millette diye anayasada değişiklik yaparak Cumhurbaşkanı'nın millet tarafından seçilmesini sağlayan değişikliği yaptı. Daha sonra yargı darbesi oluşturmaya çalışanların bu hamlesine karşı önemli düzenlemeler öngören değişikliği de AK Parti iktidarında gerçekleştirdik.
 
Son yılların en fazla tartışılan konusu, Türkiye'de hükümet yönetim sisteminin kalıcı istikrarı sağlamadığı, bu nedenle yönetimde, yönetim sistemini de içeren değişikliğin gerçekleşmesi tüm yönlerince tartışılıyor. Halkın tamamı artık bu konunun gündemden kalmasını bekliyor. Siyaset sorun üretme değil, siyaset sorun çözme yeridir. AK Parti sorunları torunlara bırakmadan çöze çöze bugünlere gelen partinin adıdır. Bu sorunu da çözmek bu kadrolara nasip olacak.
 
Siyaset sorun üretme değil, çözme yeridir. AK parti sorunları torunları bırakmadan çöze çöze bugünlere gelen partinin adıdır. Bu sorunu da çözmek inşallah bu kadrolara nasip olacak. 15 Temmuz sonrası parti liderleri olarak bir araya geldik ve bu anayasa mevzusunu konuştuk. 3 parti olarak anayasa değişikliği konusunda bir çalışma yaptık ve 7 maddede mutabakat sağlandı ama bu 7 madde bizim istediğimiz değişiklikleri içermiyor. Bu görüşmeler sonuna varmışken Ekim ayı sonunda sayın Bahçeli bir çıkış yaptı ve dedi ki bu mevcut sistem artık böyle devam etmez. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ortaya çıkan durum anayasa ile uyumlu hale getirilmeli.
 
Biz he ne kadar parlamenter sitemi tercih etsek de bu sorunu çözmek için AK Parti ile müzakereye hazırız. Bunun üzerine 3'lü devam eden görüşmeleri 2 parti olarak sürdürdük. İlk görüşmemiz 10 Kasım'da bu işin çerçevelerini çizdik ve şimdi Meclis'e verdik. şimdi artık görev Meclis'te. AK parti'de falan imzalayacak, filan imzalamayacak dediler ama biz 316 imza ile teklifimizi verdik. AK parti üzerinden plan yapanlar yine mosmor oldu.

Hükümet sistemi değişiyor. Cumhurbaşkanı var, Cumhurbaşkanı'nın bakanlar kurulu, kabinesi var, bir de Meclis var. Aynı günde yapılan bir seçim var, belediye başkanlığı seçimi gibi. Bu getirilen sistemde bunun aynısı. Cumhurbaşkanı'nın seçiyorsunuz ve Meclis üyelerini de aynı anda seçiyorsunuz. Dolayısıyla bir günde seçimi tamamlıyorsunuz. Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin altında kalırsa iki hafta sonra yeniden seçim yapmak ihtiyacı olabilir. Herkes anladı ama Sayın Kılıçdaroğlu bir türlü anlamıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Kemal bey, Türkiye'nin rejimi belli. Cumhuriyet. 1923'te bedel ödedik, İstiklal Harbi'ni kazandık, rejimi değiştirdik, adını Cumhuriyet koyduk. Bu tarihte kaldı, o mesele 1923'te bitti. Şimdi artık yönetim ihtiyaçlarımızı karşılayacak, istikararı esas alan hükümet sisteminden bahsediyoruz.
 
"BİZİMKİ CUMHURBAŞKANILIĞI SİSTEMİ"

Bizimki Cumhurbaşkanlığı sistemi, sistemin adı Cumhurbaşkanlığı sistemidir. İki irade birbirine karşı bir nüfuzu yok, üstünlüğü yok. Vatandaş diyor ki, sen memleketin işini yapacaksın. Meclis'e de diyor ki, sen de Cumhurbaşkanı'nın ihtiyacı olan kanunları çıkar, memleketin huzuru, güvenliği için, demokrasimizin gelişmesi için gerekli kanunları çıkar. Yetmez Cumhurbaşkanı ve ekibini de takip et, verilen yetkileri doğru kullanıyor mu, bütçeyi yerli yerinde harcıyor mu... Olay bu.
 
Birisi Meclis, birisi Cumhurbaşkanı. Hiç kafa karıştırmaya gerek yok, diktatörlük geldik, gitti. Diyelim ki anlaşamadılar, bir kriz olursa, o krizi yaşamak mecburiyetinde değil Türkiye. Cumhurbaşkanı'na seçime gitme yetkisi veriyor. Otomatik olarak Meclis de gidiyor. Meclis'e seçim kararı alma yetkisi veriyor. Dolayısıyla ikisi birbiriyle anlaşacak. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri