Öncelikle 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun. 1 Mayıs’lar emekçinin günüdür ancak emekçi haricinde herkesin tatil yapması da bana oldukça manidar gelmiştir. Neyse, bu durumu ayrı bir yazımda kaleme almak isterim.
Son zamanlarda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemiş olduğu “Turpun büyüğü heybede” sözü adeta bir slogan haline geldi. Peki, bu sözün geçmiş tarihi ve anlamını biliyor muyuz?
Anadolu’da yaygın bir deyim olarak kullanılan bu söz, aslında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile gündem olmuştu. Sayın Demirel, NTV’de katıldığı bir canlı yayın sırasında uzun uzun konuşunca zaman daralıyor. Programı bitirmek durumunda kalıyorlar. Program sonrası gazeteciler ile sohbet eden Sayın Demirel bir fıkra anlatıyor.
Adam, Aydın pazarına turp getirmiş, bir köşede satıyor. Fakat turpları yamuk ve küçük...
Müşteri gelip bakmış bakmış, pek tutmamış. Eliyle şöyle bir tartıp bırakmış. Tam giderken köylü arkasından seslenmiş:
“Turpun büyüğü heybede, turpun büyüğü heybede!”
Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra şöyle eklemişti:
“Heybemde daha çok turp var. Bu heybeye bir program yetmez!”
İşte bu fıkradan sonra bu söz ününe ün katmış ve günümüze kadar gelmiştir. Cumhurbaşkanlarının söylemlerinde kullandığı bu manidar söz, derin anlamlar içermektedir.
Nitekim Sayın Erdoğan da bu sözü söylerken aslında "Daha gördükleriniz bir şey değil, görecekleriniz çok daha önemli" demek istedi. Akabinde zaten İstanbul Büyükşehir Belediyesi operasyonu yapıldı. Bir takım çevreler İmamoğlu’nun masum olduğunu ısrarla savunurken, bir anda ikinci dalga operasyon geldi. Zaten ikinci dalga operasyonda yer alan otel görüntüleri, İmamoğlu’na azalmış olan güven duygusunu neredeyse sıfıra indirdi. Farkındaysanız ikinci dalga operasyondan sonra Özgür Özel bile İmamoğlu için çok daha az konuşmaya başladı.
“Jammer kullandık” diye yapılan saçma sapan açıklamadan sonra zaten kimsenin bir inancı kalmadı. İnsanların aklını hafife almamak gerekiyor. “Jammer kullandık” diye açıklama yapılan fotoğrafta adam, bavulun yanında cep telefonu ile konuşuyor. Sanırım o telefon özel imalat, jammer’dan etkilenmiyor. Kaldı ki siz bir otelde jammer cihazı çalıştırırsanız o otelin tüm sistemleri çöker. Oda kapıları bile açılmaz. Manyetik ve frekans ile çalışan hiçbir cihaz devreye girmez. Üstelik arkadaşlar bir cihaz değil, 3 cihaz getirmişler. Pardon cihaz değil: “Bavul”…
Yazımın başlığına dikkat ederseniz, “Turpun büyüğü heybede” diyerek bir başlık attım. Evet arkadaşlar, turpun büyüğü heybede, sağlam yerde duruyor. Bunları önümüzdeki süreçlerde, günlerde hep beraber yaşayacağız, göreceğiz. Bakalım bu heybeden neler çıkacak. Nelere şaşıracağız, nelere “Yok artık!” diyeceğiz.
Yazımın sonuna gelirken, rahmetli Ferdi Tayfur’a ait “Bugünler Yaşanacak” şarkısının sözleriyle veda etmek içimden geldi…
Ne kadar yaşasan da doymazsın dünyaya
Düşün taşın bir kere, hayat benzer rüyaya
Umdukların olmuyor, dalma derin hülyaya
Üzgün olsan, ağlasan da bu günler yaşanacak
Bazen hayatın yükü ağırdır, çekeceksin
Bu benim son nasibim, kaderim diyeceksin
Yarın nasıl geçecek, nereden bileceksin
Üzgün olsan, ağlasan da bu günler yaşanacak
Ben ne günler yaşadım, çok iyi biliyorum
Hakikatler gizlenmez, gerçeği söylüyorum
Son günlerde yine hayatı seviyorum
Üzgün olsan, ağlasan da bu günler yaşanacak…
Kalın sağlıcakla…