SINAV YORGUNLARI

Merhaba sevgili Medya Ege okuyucuları. Bu hafta sonunda çocuklarımız çok önemli bir sınava girecek. Önemli diyorum çünkü ülkemizde bu sınav, kader sınavı olarak geçiyor. Üç milyondan fazla öğrencimiz, bir sonraki hayat adımlarını bununla belirleyecekler.

Peki çocuklarımız bu sınava hazır mı? Üzülerek söylüyorum ki hayır. Ya da şöyle söyleyeyim yüzde beşlik bir kısmın hazır olduğunu söyleyelim. Evet biz bu yüzdelik dilimden fazlasını üniversiteye yerleştireceğiz ancak bu yerleşenler gerçekten üniversite mezunu sayılmalı mı işte orada duralım.

Burada sistemsel sıkıntılardan da uzun uzun bahsedebiliriz, bunlar hep konuştuğumuz şeyler. Eğitim sistemimizle sınav sorularının tam örtüşmemesini ele alırsak işin içinden zaten çıkamayız. Öğren ve unut mantığını çocuklarımıza çok güzel öğrettiğimiz için yorumlaması gereken sorularda ne yapacağını bilemiyor çocuklarımız ne yazık ki. Çok önemli bir şeyi kaybettik bence: o da merak. Çocuklarımız kendisine anlatılan konuları merak etmiyor. Sadece sınavda çıkacaksa ezberlemesi gerektiğini düşünüyor. Ama uzun vadede bu bilgiyi sınava taşıması gerektiği için de sürekli ezberliyor sürekli unutuyor. Z kuşağı dediğimiz ve çokça eleştirdiğimiz bu çocuklar merak ettikleri alanlarla ilgili çok güzel ilerleme kaydediyorlar hatta sizi şaşırtacak derecede fikir sahibi olabiliyorlar. Demek ki bizim ciddi anlamda sistem değişikliğine gitmemiz ve merak duygularını tekrar canlandırabileceğimiz bir durumu yaratmamız gerekiyor.

Bu duygu durumu çocukta kaygı yaratmakta. Bakıyorsunuz ki sınav döneminde çocuk, ilaca başlamış bu kaygısının üstesinden gelemediği için. Öğrenemeyeceğine ve yapamayacağına dair korkuları yönetiyor çocuğu. Yapacağına dair inançlarını geliştirmediğimiz sürece bu çocukların sınav başarısı elde etme şansları yok ne yazık ki.

Sınav başarısı dedim. Bunun da üstünde durmak gerekiyor. Çoğumuzun algısında sınav başarısıyla yaşam başarısını bir tutma gibi bir eğilim var. Çocuklarımız sınavda çok başarılı olurlarsa yaşamlarında da çok başarılı olacaklarını varsayıyoruz. Tabi ki aralarındaki bağdan bahsedebiliriz ancak bir neden sonuç bağı kuramayız diye düşünüyorum. Tabi ki iyi bir üniversite iyi bir işi getirebilir, iyi bir iş iyi bir kariyeri doğurabilir ama her zaman değil. Az önce de dediğim gibi öğren unut neslinden akılcı bir nesle geçmediğimiz sürece bu dediğimiz, ancak belli bir yüzdenin elinde kalacaktır. Tabi bir de yaşam başarısının sadece üniversiteye bağlanmaması gerektiğini vurgulamalıyız.

Yaşam başarısı, mutlu olmayı bilmek ve huzurla yaşamaksa bunu sadece kariyerle elde edemeyiz. Kendi içsel gelişimimizi tamamlamamız gerekir bunun için. Kendimizi gerçekten tanımalı, bizi nelerin mutlu edeceğini belirlemeliyiz.

Sınavla ilgili pek çok şey konuşabiliriz daha. Ancak ben her şeyden önce çocuklarımızın sağlığının önemli olduğunu düşünüyorum. Girecekleri bu sınavın onları psikolojik olarak yıpratmasına izin vermeyelim. Hayatlarında öyle ya da böyle birçok sınav olacak. Hayatın içinde daha sağlam durmalarını istiyorsak sınavın sonucu ne olursa olsun yanlarında olduğumuzu bilmelerini sağlamalıyız. Biliyorum hayat şartlarından hepimiz çok kaygılıyız, çocuklarımız iyi bir yer tuttursun hayatlarını kurtarsın istiyoruz. Doğrudur da ancak tek yol değildir. Çocuklarımız bizim değerlerimizdir. Ne olursa olsun onlar değerlidir. Hep de öyle kalacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.