Sualtı kazıları geçmişe ışık tutuyor
Yalova’nın Altınova ilçesinde yapılan kara ve sualtı kazılarıyla bölgedeki tarihe ışık tutuluyor.
Kazının 2021 yılında başlanan Limnae Kibatos Sualtı Kazıları’nın genişletilmiş bir versiyonu olduğunu ifade eden Uludağ Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı ve Kazı Başkanı Dr. Serkan Gündüz, “Kazılarımızı Karamürselbey Eğitim Merkezi Komutanlığı kıyı şeridindeki Limnae Kibatos Sualtı Kalıntılarında ve Helenopolis Limanındaki Antik Deniz Feneri’nin çevresinde geçekleştiriyoruz” dedi.
Gündüz, Helenopolis Limanı deniz fenerindeki kara kazılarında özellikle yoğun bir iskelet grubuyla karşılaştıklarını anlatan Gündüz, “Deniz feneri yapısının ön bölümünde iskelet grubuyla karşılaştık. Tabi bunların analizleri yapılacak, DNA çalışmaları gerçekleştirilecek ama daha çok toplu bir gömü olduğunu söylememiz mümkün” ifadesini kullandı.
DENİZ ALTINDA MARTYRİUM BULUNDU
Azizlerin hayatlarını geçirdikleri ya da dinleri uğruna öldükleri yerde anılarını yaşatmak adına inşa edilen martyriuma benzer bir yapıya ulaştıklarını kaydeden Gündüz, “Su altı çalışmalarımız geçen sene kaldığımız yuvarlak planlı yapıdan devam ediyor. Martyrium olduğunu düşündüğümüz yapının daha erken dönemlerine ait yeni duvar kalıntılarıyla karşılaştık. Sonuç olarak daha kazıların başındayız. Gün geçtikçe elde edeceğimiz bulgular artacaktır. 12 ay botunca kazılarımız devam edecek” diye konuştu.
Gündüz, “Helenopolis Antik Kenti Anadolu ile İstanbul’un bir bağlantı noktası olması açısından da, geçiş noktası olması açısından da çok önemli bir konumda bulunmakta. Osmangazi Köprüsü’nün burada yapılması aslında bir tesadüf gibi gözükse de yıllar boyu kullanılmış olan bir hattın kara yolu ile bize geçişini sağlamış durumda. Büyük bir limana sahip. 2020 yılında yaptığımız yüzey araştırmalarında yeni askeri alan sınırları içinde 24 metreye 4,5 metre boyutlarında ortalama oldukça büyük bir iskele yapısını, deniz feneri yapısını tespit ettik ve belgeledik. Şimdi daha çok deniz fenerinin mimarisini ve kullanım evrelerini anlamak üzere bu seneki çalışmalarımızı deniz fenerinde yoğunlaştırdık. Tek bir oda olarak gözüken deniz fenerinin aslında hemen yanındaki 1863 Osmanlı Deniz Feneri gibi bir yapı kompleksi olduğunu ortaya çıkardık. Birçok odayı yeni tespit ettik” diye konuştu.
İSKELETLER İNCELENİYOR
Bölgede iskeletleri incelemeyen antropolog İbrahim Semih Onur, yüksek lisansını su antropolojisi üzerine yaptığını dile getrdi. Osmanlı ve Bizans’ın çok fazla savaştığı bölge olduğu için alanın önemine dikkati çeken Onur, net bir şeyler söyleyebilmek için daha çok iskelet incelemesinin gerektiğini kaydetti.
Kızı ekibinde yer alan Yıldız Teknik Üniversitesi Araştırma Görevlisi Cem Akgün ise denizden çıkarılan eserleri tuzdan arındırmak için yoğun bir çaba harcadıklarını söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.