Suriye hapishanelerinde yaşanan sistematik işkenceler, kötü muameleler ve yargısız infazlar, insan haklarının ne denli ayaklar altına alındığını gözler önüne seriyor. 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı, yalnızca çatışma alanlarında değil, hapishane duvarlarının ardında da insanlık trajedileriyle dolu bir tarih yazmıştır. Esad rejiminin kontrolündeki hapishaneler, dünya kamuoyunun dikkatini çeken, ancak yeterli tepkinin verilmediği zulüm merkezlerine dönüşmüştür.

İŞKENCE DOLU HAPİSHANELER

Suriye hapishanelerinde yaşanan zulmü, sistematik işkenceleri, kötü muamele ve infazlarla yaşanan insan hakları ihlalini gelin birlikte konuşalım. 2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş, Esed rejiminde olan hapishaneler dünya kamuoyuna yansıyan tepki toplayan mekanlar haline geldi. Hapishanelerinde binlerce kişi işkenceye, keyfi tutuklamaya maruz kaldı. Bunların içinde siviller, çocuklar, gazeteciler, aktivistler yargılama olmadan tutuklanmıştır. Gerekçe olarak ise muhalefetle bağlantılı olduklarını öne sürerek karanlık zindanlarda zulüm ettiler.

SAYDNAYA HAPİSHANESİ

Son günlerde adını en çok duyduğunuz Saydnaya Hapishanesi Şam’ın kuzeyinde bulunan Askeri Hapishanesi’dir. Amnesty International bu hapishaneyi "ölüm fabrikası" olarak adlandırmıştır. Burada işkence, açlık, cinsel şiddet ve infazlarla tutuklananlar öldürülmüştür. Amnesty International’ın 2017 tarihli raporuna göre, Saydnaya Hapishanesi’nde 2011-2015 yılları arasında 5000 ile 13000 kişinin yargısız infazlarla öldürüldüğü belirtilmiştir. Keyfi tutuklanan mahkumlar zor koşullarda işkenceye maruz bırakılmıştır. Raporda açlık, aşırı kalabalık hücreler ve psikolojik baskılar da sıkça vurgulanmıştır. Kadınlar ve çocuklar fiziksel işkence, cinsel saldırı ve aşağılayıcı muameleye maruz bırakılarak insan hakları ihlallerinin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi insan hakları örgütleri yaşananları kınayıp, bu ihlallerin son bulması konusunda yetersiz kalmışlardır.

SONUÇ

Suriye Hapishaneleri, yalnızca Suriye’nin değil tüm dünyanın insan hakları ihlalini hiçe sayan kara leke olarak anılacaktır. Adaletin sağlanması, sorumluların hesap vermesi yalnızca Suriye için değil insanlık için elzemdir.