Torbalı’ya yolunuz düştü mü bilmiyorum. 

Düşmediyse, düşürün. 

Torbalı’nın gelişen yüzünü görün. 

O kadar çok gelişiyor, o kadar çok gelişiyor ki, Torbalı, Torbalı olmaktan çıkıyor.

Yolum düştü, geçerken şöyle bir dolaştım Torbalı’nın içini ve dışını. 

İçindeki gelişmeleri bıraktım, dışındaki çevre katliamlarını görünce ‘Vah Torbalı, Ah Torbalı’ dedim.
Birileri desin dursun, ‘Torbalı gelişiyor’, ‘Torbalı büyüyor’, ‘Torbalı zenginleşiyor’.

Ben gördüklerimden sonra diyorum ki, ‘Torbalı yok oluyor’, ‘Torbalı da çevre katliamı oluyor’, ‘Torbalı da insan tacirliği’ yapılıyor.

Torbalı yok oluyor diyorum çünkü, gördüğüm doğasıyla, yeşiliyle, beyazıyla, uzun uzun ağaçlarıyla hep görmeye alıştığım Torbalı, bir beton yığınına doğru hızla ilerliyor.

Yakında, İzmir’in en yoğun insan ve iş nüfusuna sahip Konak’tan bir farkı kalmayacak.

Bir tutam yeşillik için, bir tane ağaç dikecek yer bulmak için planlar, projeler üretilmeye başlanacak.

Torbalı da çevre katliamı yapılıyor diyorum çünkü derelerin içine akan fabrikaların atıklarını gördüm. 

Ben tesadüfen gezerken gördüm de, işleri bunları incelemek, denetlemek olanlar nasıl göremiyor o ayrı bir konu.

Gördük ve ceza yazdık diyorlarsa boşuna demesinler, cezaların bedelinin çevreye verdiğinizde, o da size aynı çevreyi geri vermiyor.

Torbalı da insan tacirliği yapılıyor diyorum çünkü tarlalarda, fabrikalarda çalışanlarla yine tesadüfen görüşmeler yaptım.

Mevsimlik olan da sigortasız, mevsimsiz olanda.

Fabrikalar Torbalı’da sadece çevreye çökmekle kalmamış, aynı zamanda insanlara da çökmüşler.

Sonra birileri çıkıp diyor ki, Torbalı’da rekor üretim, rekor ihracat, rekor gelişme, rekor ekonomi.

Ben onu bunu bilmem.

Çevreyi koruyamıyorsan, insanı koruyamıyorsan, istediğin kadar istatistiklerle övün, gurur yap, haber yaptır.

Eninden sonunda kaybeden sen olursun.

Sen olmasan da çocuğun olur.

Çocuğun olmasa da torunun olur.

Çevre istatistiklerin de bunu diyor.