Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

Türkiye’de hayvan olmak…

Karşısına çıkan insanın ruh haline bağlıdır neler yaşayacağı. Sağından kalkmış mutlu bireyse şanslı günündedir bir sokak hayvanı.

Yanından yürüyüp geçer insan denen varlık. Belki de başı okşanır iki lokma yem atılır.

Yok eğer ruh hastasının tekiyse, solundan kalktıysa yürüyüp geçemez. Zavallı uyuyan köpek tekmesini yer. Yakınlarda dere  varsa köprüden aşağı atılır.

Tenhadaysa ve eğer ileri derecede sapıksa tecavüze uğrar.

Kolu bacağı kesilir, sırf işkence olsun diye canı da alınmaz, tenhada terk edilir.

Bir kanun uzun yıllardır nasıl çıkamaz…

Belki önemsenmediğinden. “hayvan” denip geçildiğinden.

2014 senesinden beri yasanın beklemesinin bir sebebi olmalı. Geçerli çok sağlam sebebi olmalı.

Yoksa neden her isteyenin sadistliğine göz yumulsun? Neden tek duyduğumuz ah yazık, vah yazık olsun?

Her olayda ayağa zıplıyoruz, yükseliyoruz. Yazıyoruz, sosyal medyayı ayağa kaldırıyoruz. Vahşet  manşetlerde.

O gün, o gece kanun çıkar artık diyoruz, bu kadar da olmaz diyoruz. Çıkmıyor. Üç gün sonra gündem değişiyor.

Çıkmıyorsa çok önemli bir sebebi olmalı diyorum.

 Hayvan deyip geçtiğinize biz “can” diyoruz. Kalp diyoruz.

Kalbi atan her canlının yaşama hakkı vardır ve bu hakkın da arkasında sapasağlam duracak bir kanunu olmalı diyoruz.

Derdini anlatacak dili yok diye üç maymunu oynamayalım, harekete geçelim, adım atalım, noktayı koyalım istiyoruz.

Canına kastedenin canına okuyalım,el uzatanın eline kelepçeyi takalım artık.

Neyi bekliyoruz?

Önceki ve Sonraki Yazılar