Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu Kurucu Temsilcisi İlknur Birsel açıklamasında şunları söyledi:

"Süresiz nafaka gibi dünyada hiç bir mantık, hukuk, inanç kuralına uymayan, neden konduğu bir türlü anlaşılmayan, 30 yıldır insanlara göz göre göre zulmedilmesine neden olan ömür boyu çocuklu-çocuksuz, işli-işsiz demeden insanların hayatlarını ipotek altında yaşamaya mecbur eden, tekrarlanan hapis cezalarıyla insanları cinnet noktasına getiren süresiz nafaka gibi bir saçmalık 30 yıldır bu ülkede uygulanıyor. Bu konu nihayet komisyonlar kuruluyor. Kurulan Komisyonun raporunda süreli olmalıdır kararı çıkıyor. Yargıtay  2. Hukuk Başkanı defalarca "Ömür boyu borç insan fıtratına aykırıdır, bunu süreli yapın" diye haykırıyor.  Kimse nafaka kaldırılsın demiyor. Sadece süre sınırlı nafaka olsun isteniyor. Bir çok ülkede olduğu gibi... Ama hala bekleniyor, düşünülüyor, rapor tekrar gözden geçirilsin deniyor. 17 aydır gözden geçirilmedi mi bu rapor? Aile yapısı çöküp, şiddet gün geçtikçe artıyor. Hala neyi gözden geçiriyorlar? Daha kaç kişi mağdur edilmesi, kaç kişinin cinnet geçirmesini bekliyorlar?"

Birsel yaptığı açıklamada TBMM üyelerine de böyle seslendi:

Sayın TBMM üyeleri ,

Gün geçmiyor artık, boşanma yüzünden işlenen cinayet, şiddet, intihar  haberi duymadığımız.

Hani çocukları çok düşündüğünüzü dile getiriyorsunuz ya sıkça...

Çocuklar annesi babasız kalıyor... Biri toprağa, diğeri hapse gidiyor. Genç çocuksuz boşananlar bir daha evlenmiyor çünkü yeniden evlenenlerin eş ve çocuklarının mağduriyetlerini görüp evlenmeye korkuyorlar. Aile yapımız çöküyor, farkında mısınız? Ayrıca, eşit kusurlu boşanan, çocuğu olmayanlar bile süresiz nafaka yasası yüzünden ömür boyu borç batağına sürükleniyor. İşli işsiz, çocuklu çocuksuz demeden hapse atılıyor. Hapis cezaları sürekli tekrarlanıyor. Borçlar yığılıyor. Sonu yok çünkü... Yeni kurulan aileler eski eşe hak görülen ağır tazminat, süresiz nafaka borçları yüzünden dağılma riski altında... Çocuğu varsa ebeveyne çocuğu gösterilmiyor, çocuklar mal gibi haczediliyor. Velayeti eline alan bunu sopa olarak kullanıyor. 6284 gibi sadece sözlü beyana dayalı kanıt istemeyen bir yasa var. Ve ne yazık ki medya cinayetleri  basit kıskançlık cinayetleri gibi aktarıyor. Sorunun temelinde  yatan TMK ile ilgili kısmın, ekonomik, ruhsal şiddetin kimse farkında değil midir? 

Siz hala sorunları kolluk kuvvetleriyle çözmeyi konuşuyorsunuz. Sorunlar nedenlerine inilmeden, bu nedenler ortadan kaldırılmadan çözülmez. Kolluk kuvvetleriyle  sorun çözülmez. Ki zaten daha da derinleşiyor sorunlar.
TMK'da kadını koruyacağız diye ayarları iyice kaçmış yasaları neden görmezden geliyorsunuz hala? Cinsiyetçiliği bırakıp, "ŞİDDETE DUR DEMENİN ZAMANI GELDİ DE GEÇMEDİ Mİ?"