İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray, gündeme dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Çıray şu sözlere yer verdi:

AK Parti hükümetlerinin yanlış ekonomi politikaları artık vatandaşlarımıza zam ve pahalılık olarak yansımaktadır. 2008 dünya ekonomik krizini başarıyla yönetip vatandaşa teğet geçirenler, şimdi vatandaşı unutup krizin kendilerini teğet geçmesini sağlamaya çalışıyorlar. Üretemeyen Türkiye’nin mimarı Sayın Erdoğan’nın maliyesi bugün vergi toplayamaz hale gelmiştir. Bu nedenle Sayın Erdoğan elini Türk milletinin cebine daldırmış, özellikle çoğu fakir ve orta sınıftan oluşan insanlarımızın cebinden toplam vergilerin % 67’sini almıştır. Bu Anayasa’ya aykırıdır.

Zam ve zulme “dış kaynaklı komplo” demek bahanedir

Hiç kimse AK Parti’nin yanlış iç ve dış politikaları sonucu ortaya çıkan zam ve zulme “dış kaynaklı komplo” demek başarısızlığa bahanedir. Bugün içine girdiğimiz ekonomik sıkıntıların başlangıcı 2009’dur. Bundan sonraki süreçte Türkiye tam bir sıcak para cennetine dönüşmüştür.

 Feneriniz FED olmuşsa “yerli ve millî” olamazsınız

Bunun sonucunda reel sektörün döviz pozisyonu açığı da 212 milyar doları aşmıştır. Şimdi her kuruşluk kur artışı şirket bilançolarında zararı büyütüyor. Maliyetleri artırıyor. Enflasyonu körüklüyor. Enflâsyon çift rakamlı hale gelmiştir. Enflâsyonun artması demek kul hakkı yenmesi demektir. Ekonomi aşırı dolarize olmuş durumdadır. Piyasalardaki karar alıcılar TL’yi unutmuşlar, Dolara, Euro’ya bakmaya başlamışlardır. “Yerli ve milli” olmayı ağzından düşürmeyenler için piyasaların feneri TCMB değil, FED olmuştur.

Dahası Sayın M. Şimşek’in de belirttiği üzere 2018 yılında 170 milyar doları dış borç geri ödemeleri, 40 milyar doları da cari açığın finansmanı için olmak üzere Türkiye’nin 210 milyar dolar dış finansmana ihtiyacı vardır.

Reza Zarrab ekonomik sorunların üstüne tuz birer oldu!

Reza Zarrab davası üzerinden yapılan tartışmalar ise yatırımcıların haklı endişelerinin ve ekonomik sorunların üstüne tuz birer ekiyor. Yatırımcılar bu davanın siyasi etkisi olup olmayacağını ve olursa sonuçlarını merak ediyorlar. Yani yatırımcılar, uluslararası bir kaçakçı olduğu İran’da yargılanan ortağının mahkûm olması ile ortaya çıkan Reza Sarraf ‘ın davasının Türkiye’de nasıl ve neden bir “millî meseleye” dönüştürülmek istendiğini anlayamıyorlar. Reza Zarrab davasının ekonomi ve dış politika açısından önemli bir belirleyici haline getirilmesi siyasi fiyaskodur.

“Reza Sarraf davası”nın  Türkiye’nin ekonomisini ve sosyal dengelerini etkiyebilecek bir mahiyete bürünmesinin sorumlusu AK Parti hükümetinin hukuk anlayışıdır. Reza Zarrab’ın AK Parti iktidarları tarafından geçmişte Türk yargısının önüne getirilmemesi tarihi bir hatadır. İYİ Parti olarak biz, Reza Zarrab davasının negatif etkilerinin özellikle Bankacılık sistemimiz üzerinden tüm finans dünyamızı derinlemesine etkileyebileceği konusunda AK Parti ekonomi yönetimini uyarmayı yapıcı muhalefet anlayışımızın bir gereği olarak görüyoruz.

İYİ Parti Türkiye’nin ve Türk Milletinin yüksek çıkarlarını gözetmeye kararlıdır

Başkanlık Divanı tarafından ele alınan bir diğer gündem maddesi de YPG  bağlamında ABD’yle yapılan temaslara ilişkin açıklamaların ciddiyetsizliğidir. Sayın Erdoğan’ın  ABD Başkanı ile Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde “ABD’nin YPG’yi silahlandırmayı bırakacağı”  taahhüdünde bulunduğu bizzat Dışişleri Bakanı  tarafından ilan edilmiştir. Ancak Pentagon bu açıklamayı yalanlamış ve YPG ile işbirliğinin devam edeceğini belirtmiştir. Kaldı ki bu konularda çalışan dış politika, istihbarat ve savunma uzmanlarının dikkat çektikleri gibi YPG ne yazık ki adeta bir ordu gibi silahlandırılmıştır.

            İYİ Parti hem Reza Zarrab, hem de YPG sorununda Türkiye’nin ve Türk Milletinin yüksek çıkarlarını gözetmeye kararlıdır. Bu konuda üzerimize ne düşüyorsa, içeride ve dışarıda Batılı Müttefiklerimiz nezdinde yapmaya ve Türkiye’nin ve Türk Milletinin İYİ olması için elimizden gelen azami gayreti göstermeye kararlıyız. Bizim AK Parti dış politikalarını eleştirmemiz dış dünyanın yanında yer aldığımız anlamına gelmez, gelemez.

Mutlak kuvvetler ayrılığını ve anayasal hukuk devletini yeniden inşa edeceğiz

İYİ Parti Başkanlık Divanı, bu çok hayati iki sorunun aşılmasında Türkiye Cumhuriyetinin 16 Nisan referandumu ile bir tek adam sistemi haline getirilmiş olmasının en büyük engel haline geldiğini vurgular. İYİ Parti bütün sorunlarımızı çok ağırlaştıran bu durumu acilen değişmesi ve mutlak kuvvetler ayrılığının sağlanmasının şart olduğunu bir kere daha açıklar.        

Bütün bu nedenlerle; 2019 yılında Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte mutlak kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğünün hakim olduğu parlâmenter sistemi çağın şartlarına göre yeniden inşa etme kararlılığında olduğumuzu vurgulamak isteriz. Mutlak kuvvetler ayrılığının olduğu, anayasal hukuk devletini yeniden inşa etmek bizim en büyük projemizdir.