Akşener'in gündeminde McKinsey vardı

Akşener'in gündeminde McKinsey vardı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin yeni yasama yılındaki ilk grup toplantısında konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 27 Dönem 2. Yasama Yılı döneminin ilk grup toplantısında konuştu. Akşener'in gündeminde hükümetin ekonomi politikaları ve McKinsey tartışmaları vardı.

Katar Emiri El Sani'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hediye ettiği uçağa ilişkin de açıklamalarda bulunan Akşener, "Atatürk zamanında 1934 yılında binlerce yıllık devlet geleneğine sahip İran’a uçak hediye eden bir Türkiye vardı. Şimdi Osmanlı toraklarından olan Katar’dan uçak hediye alır hale geldik" ifadelerini kullanarak, uçağın iade edilmesi çağrısında bulundu.

Doğu Türkistan'da yaşanan Çin zulmüne de değinen Akşener, "Doğu Türkistan’da milyonlarca Türk kamplarda toplanıyor. Saray’dan da, küçük ortağından da ses yok" dedi.

Akşener'in açıklamalarının tam metni şöyle:

Aziz Türk Milleti, İYİ Parti’nin kıymetli milletvekilleri, değerli misafirler, ve basın mensupları,

İYİ Parti Grubu olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaptığımız, bu dönemin ilk grup toplantısının, uğruna mücadele verdiğimiz vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Gazi Meclisimizde, başarılarla dolu bir yasama yılı geçireceğimize inanıyorum.

Bize bugünleri gösteren rabbime şükürler olsun.

Kayı’dan İyi’ye kutlu yürüyüşümüzde artık milletin meclisindeyiz.

Burada salonlarımız kilitlenemeyecek, elektrikler kesilemeyecek.

Buraya çöp kamyonu sokamayacaklar.

Burada cesurların sesini asla ama asla kısamayacaklar..

Yetkileri gasp edilmiş olsa da BU MECLİS HALA GAZİ MECLİSTİR.

Bu meclis, Türkün ateşle imtihanından alnının akıyla çıktı..

O yüzden, bizim için irade de itibar da daima bu kutlu çatının altındadır..

İYİ Parti’nin milletin meclisine bakışı budur.

Milletimizin emin olmasını isterim ki;

İYİ Parti, meclisin müsamere sahnesine dönüştürülmesine izin vermeyecek..

İYİ Parti, meclisin sıradan bir kurum gibi gösterilmesine izin vermeyecek..

Ve İYİ Parti, meclisin, SADECE EKİM AYLARINDA, KARŞILAMA MANGASI GİBİ ÇALIŞTIRILMASINA, ASLA RIZA GÖSTERMEYECEK..

Meclis çalışmalarımızı bu bakışla, bu ciddiyetle, bu vakarla yürüteceğiz..

Grubumuz, meclisin en çalışkan grubu olacak.

Şu noktanın altını özellikle çizmek isterim;

İYİ Parti grubu, aynı zamanda bir turnusol kağıdı olacak.

Biliyorsunuz, seçimden hemen sonra, fetönün siyasi ayağının araştırılması için bir önerge verdik. Bu önergemiz AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.

AKP’yi anlıyoruz, ucu gelip kendilerine dokunacak diye araştırılmasını istemiyorlar. Ama küçük ortak niye rahatsız oldu, anlamadık.

Bunların ilişkisi bir ittifak ilişkisi olmanın ötesine geçmiştir. Bu ikili artık birbirine mecburdur. Bu bir, köle-sahip ilişkisidir. Küçük ortak büyük ortağın mütemmim cüzü haline gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım;

Türkiye’yi uçuruma sürükleyen bu ikili şimdi de ‘af’ tasarısıyla gündemi meşgul ediyor. Taktik hep aynı; başrol oyuncusunun aklına bir şey geliyor. Yancısı kendi bulmuş gibi dillendiriyor.

Terörün en büyük finansörleri olan uyuşturucu kaçakçılarını affedelim diyorlar.

Hırsızları, ihale fesatçılarını affedelim diyorlar.

Mafya bozuntularını affedelim diyorlar.

Daha ilgincini söyleyeyim size;

Milliyetçi geçinen, milliyetçilikten geçinen parti, Türklüğe hakareti de af kapsamına almış..

Onu da affedelim diyor. ‘Ortağım milliyetçiliği ayaklar altına alır da ben geri durur muyum’ demiş, 301. Maddeyi de araya sıkıştırmış.

‘Tekeden süt çıkmaz’ diye uzun uzun anlatıyordu ya hani. Evet, tekeden süt çıkmaz.. Ama bilinsin ki,, SARAY YANCISINDAN DA MİLLLİYETÇİ OLMAZ.

Evet tekeden süt çıkmaz.. Milliyetçiden de saray paspası olmaz, olamaz!

Milliyetçiler ipeğe sarılı çeliktir. Ne yana çeksen o yana uzayan lastik adamlardan milliyetçi olmaz, olamaz..

Bakın vesileyle şunu da peşinen söyleyeyim;

Bu af hikayesini getirir de fetönün kodamanlarının salıverilmesine bağlarsanız, dünyayı size dar ederim bilesiniz..

Bu konuda muhalefet partilerine de bir çift sözümüz var..

İktidar ve küçük ortağı, memleketin başına bela olmuşları affetmeye kalkıyor, muhalefet de kalkıp, “Yetmez, genişletin” diyor.. Muhalefete sormak isterim, daha ne kadar genişletsinler? Pkk’yı, fetö’yü, terör örgütlerini de mi dahil etsinler..

İktidarıyla muhalefetiyle suçlulara çıkış yolu aranan Türkiye’de, milletinden ve milletin hakkından yana duruş sergileyen sizleri kutluyorum..

Türkiye, yıllardır bu birbirine benzemezlerin ikiz siyasetinden yorgun..

Milletimiz emin olsun ki, biz bu oyunu bozmaya geldik..

Değerli milletvekilleri,

‘Beka, beka’ diye oy toplayan bu ikili, ülkemizin bekası için artık en büyük tehlikedir..

Bıkmadan usanmadan milletimize bu gerçeği anlatacağız..

Bir dediği bir dediğini tutmayan bir psikolojiyle karşı karşıyayız..

“Aylardır bu kafayla, bu savurganlıkla, bu hayalperestlikle giderseniz, ülkemizin ekonomisi duvara toslayacak” dedik..

Acil olarak alınması gereken önlemleri sıraladık..

Burun kıvırdılar..

Ve gün geldi, çattı..

Bugün içine sürüklendiğimiz girdabın ülkemize ve milletimize ağır bir faturası olacak..

Ve bu faturanın sorumlusunu da biz gayet iyi biliyoruz..

Sorumsuzlukları, savurganlıkları ve iş bilmezlikleriyle Türk ekonomisini getirdikleri hal ortada..

Bu krizin gelişini en iyi onlar görüyordu ki, baskın seçime gittiler.. “İktidarı tazeleyelim, sonrasına bakarız” dediler..

Ne hırsmış arkadaş.. Ülke darda, millet darda, bunlar hala iktidar hesabında..

MCKINSEY TARTIŞMALARI

"Ne dediler haftalardır?

“Türkiye’ye ekonomik savaş açtılar..”

Kim açtı? Amerika.. Başka? “Üst akıl”

Neden?

İşte rahibi vermedik ya, ondan..

Hatırlayın, en baştakinden en alttakine, hatta küçük ortağa kadar hepsinin dilinde aynı söz vardı;

-Kriz yok, ABD saldırıyor..

Bu millet tarihinde kimseye bu kadar kredi açmadı.. Oturun da kıymetini bilin, yalanlara artık bir son verin..

“Amerika ile mücadele ediyor” havası satan bu beyler, meğer ‘düşman’ dedikleriyle saman altından su yürütüyormuş..

Tayyip Erdoğan çıktı dedi ki; Ekonomimizdeki tablonun Amerikayla bir ilgisi yok..

Ne zaman söyledi bunu?

Milletin varını yoğunu teslim ettiği damat Berat, “Amerikan şirketiyle çalışmaya karar verdik” dedikten sonra.. Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor..

Fetö okullarından yetişmiş damat Berat, açıkladığı Yeni Ekonomik Programın yönetim ve denetimini Makkenzi adlı Amerikan şirketine vermiş..

Hani daha düne kadar “Türkiye’ye ekonomik savaş açtı” dedikleri Amerika’nın şirketine..

Değerli arkadaşlar;

Çok açık ve net söylüyorum, bu ikinci kozmik oda vakasıdır! Bu, kapitülasyonların hortlatılmasıdır! Bu Duyun-u Umumiye’nin tekrar kurulmasıdır.

Buradan Türk milletine söz veriyorum: Bu anlaşmayı imzalayanları, uygulayanları, devletin genetik kodlarını Amerikan şirketine aktaranları affetmeyeceğiz.. Günü geldiğinde kesinlikle yargılayacağız.

Üç ay boyunca ‘Amerika bize ekonomik saldırı yapıyor’ diyeceksin, sonra dönüp ‘Bu ekonomik krizin papazla ilgisi yok’ deyip, Türk Devleti’nin ekonomi yönetimini bir Amerikan şirketine ihale edeceksin. Yok öyle yağma..

Sayıştay denetleyemeyecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetleyemeyecek, ama Amerikalı Makkenzi denetleyecek?

Sayın Erdoğan, Amerika’dan kimlerle ne konuştun da, devlet yönetimini Amerikan şirketine teslim ediyorsun?

Kime neyin diyetini ödüyorsun?

Böyle bir anlaşmaya neden ihtiyaç duydun?

‘Ben yüzüme gözüme bulaştırdım, gelin şu işe bir el atın’ diye,, neden taaa Amerikalardan adam çağırıyorsun?

Üç Türk bir araya gelince devlet kuruyor be mübarek, BİR OFİSİ YÖNETECEK BİR TANE TÜRK EVLADI DA MI YOK ARANIZDA?"

YENİ EKONOMİK PROGRAM

"Değerli Milletvekilleri,

Damat Berat’ın açıkladığı Yeni Ekonomik Program, açıkça; IMF’siz bir IMF programıdır..

Düne kadar, “Borcunu ödedik, üste de borç vereceğiz” diye caka sattığı IMF’nin adını telaffuz etmiyor ama işi özel bir Amerikan şirketine havale ederek, aslında tam da bunu yapıyor..

Hazırladıkları Yeni Ekonomik Programa bakıyorsunuz,

Vatandaş yok! işsizlikle mücadele yok! Daha fazla vergi, daha fazla bürokrasi var..

Yeni Ekonomik Programda özel sektör yok!

Yatırımların nasıl artacağı, özel sektörün borçlarını nasıl çevirebileceği sorusuna cevap yok!

Yeni Ekonomik Programda yapısal dönüşüm yok..

Yeni Ekonomik Programda, şeffaflık, hesap verme yok.. Üstelik millet adına denetimden kaçırılıyor.. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisini ve kurumlarını, ABD’li bir şirketin didik didik incelemesine izin veriyor..

Yeni Ekonomik Program;

Yılda 60 milyar lira tasarrufla Türkiye’yi krizden çıkaracağını zanneden,

Büyüme ve istihdam artışını hedeflemeyen,

Borçları nasıl ödeyeceğini söyleyemeyen,

Tarımı – hayvancılığı, imalat sanayini, topyekün milleti, krizin yıkıcı etkilerinden nasıl kurtaracağını ortaya koyamayan,

Dış borca dayalı beton ekonomisine devam edeceğini ilan eden bir politika metni olarak bugünden KADÜK kalmış; Saray ve damadının, ekonomiyi yönetme işini beceremediğini ilan eden bir programdır!

Türk Devleti’nin ekonomisini ‘Türk Milleti’ adına denetlemekle görevli Sayıştay’ı devre dışı bırakıp, dilediği gibi at koşturan da bunlar,

Türk Milleti yerine Amerikalı’ya denetleme yetkisi veren de bunlar..

Yüzleri kızarmadan ‘Yerli ve Milli’ olan da bunlar.."

EKONOMİ POLİTİKALARI

"Aziz milletim, cesur dava arkadaşlarım;

Karşı karşıya olduğumuz gerçek, başlamış olan ve ağırlaşacağı açık seçik görülen ekonomik çöküştür. Hükümet, kısa vadeli kaynaklarla, uzun vadeli kredileri yüklenen bankaları büyük risk altına sokuyor.. Yanlış kararlarla, yandaşlar ayakta kalsın diye, bankacılık sektörü çökertiliyor..

Ülkenin önde gelen firmalarının varlıklarını yurtdışına taşıması da son dönemde ekonomide gözlenen olağan bir durum haline geldi..

Reel kesim güven endeksi, tüketici güven endeksi, ekonomi güven endeksi geçen seneye göre çökmüş durumda… İşte bakın, son verilere göre, ekonomi güven endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre 30 puandan fazla geriledi.. 2018 yılının ikinci yarısında ekonominin küçüldüğünü göreceğiz.

Son günlerde çok sayıda iflas, işten çıkarma, iflas erteleme, üretime ara verme haberleri geliyor… Kriz gittikçe derinleşiyor… Firmalar zor durumda, esnaf, reel kesim zor durumda…

Saray ve Damatsa, yaklaşan büyük krizin faturasını milletimize kesmeye hazırlanıyor..

Sorumlu muhalefet anlayışımız gereği görevimiz, ekonomiyle ilgili gerçekleri halkımıza sürekli anlatmak ve bir yandan da krizin en az hasarla atlatılması için hükümete önerilerde bulunmaktır.

Bu konuda yaptığımız uyarıların ve çağrıların saray ve damat tarafından duymazdan gelindiğini görüyoruz..

Buradan çağrımı tekrarlıyorum;

Hepimiz aynı gemideyiz ve gemi hızla su alıyor.. Gelin, Meclisteki tüm partiler bir araya gelip, teşhis ve tedaviyi birlikte konuşalım.. Sorumlusu değiliz ama sorunumuz ortak.. Ne gerekiyorsa elbirliğiyle yapalım..

Şunu bilin ki;

İYİ Parti tüm gücüyle, bu krizin faturasının Türk milletine değil, krizin sorumlularına kesilmesi için çabalayacaktır..

Sayın Erdoğan sürekli “Win-win”, yani ‘Kazan-kazan’ diyor ya, sözün anlamını da şahsileştiriyor.. Sonuçta bakıyoruz sadece Erdoğan ve yandaşları kazanıyor.. Kaybeden hep Millet..

Çok önemli bir diğer görevimiz, iktidarın bu darboğazdan çıkabilmek için, dış politikada milli menfaatlerimize aykırı ve telafisi mümkün olmayan kararlar almasını engellemektir.

Türk milletinin üretebilmesi, emeğinin karşılığını alması ve insanca bir yaşam hakkı, İYİ Partinin birinci önceliğidir. Vatandaşımızın ocağında pişen aş, evladının üzerindeki kıyafet, ayağındaki pabuç bizim derdimizdir. Bu nedenle, ekonomi daima en önemli gündem maddelerimizden olacaktır.

Değerli İyi Partililer,

Biliyoruz ki, doğru tedavinin ilk adımı, doğru teşhistir..

Ak Parti iktidarının tüm kadroları, daha teşhiste yanılıyor, tedavi ne mümkün..

Her gün onlarca şirket iflas erteleme talep ediyor ama kriz mıriz yok.

Her gün onlarca iş yeri kapanıyor ama kriz mıriz yok.

Hastanelerde ameliyatlar erteleniyor ama kriz mıriz yok.

Yandaşlar dışında kimseye alacakları ödenmiyor ama kriz mıriz yok.

Kriz hanedana yok, hanedanın bol keseden ihale dağıtıp, semirttiği tosuncuklara yok… AMA MİLLETE VAR SAYIN ERDOĞAN. Çık sarayından, in şatafatlı arabandan, in 500 milyon dolarlık uçağından, halkın arasına karış da, Bak bakalım kriz var mı? Bak bakalım kaç kepenk kalkmamak üzere iniyor? Kaç evde çocuklar aç yatıyor? Ekonomi buz kesti, yaptığın doğalgaz zammıyla ocaklar da buz kesiyor. KARIŞ HALKIN ARASINA DA GÖSTERSİNLER SANA KRİZİ."

ERDOĞAN'A ÇAĞRI

"Sayın Erdoğan’a çağrımdır;

Yaptığın işin sorumluluğunu üstlen. Ahlak bunu gerektirir. Kendine Tatar Ramazan süsü veriyorsun ama her yaptığını başkasının üstüne atıyorsun. ‘Cambaza bak’ diye diye buralara kadar getirdin. Ama artık aklımızla alay etmeyi bırak.. Enflasyon almış başını gidiyor. Hiçbir şeyi iki gün üst üste aynı fiyata alamıyoruz. Lokmalarımız küçülüyor. Öğünlerimiz eksiliyor. Çiftçi perişan, esnaf perişan, sanayici perişan, çalışan perişan. Çalışamayan, iş bulamayan milyonlar perişan. Zengini iyice zenginleştirdin, fakiri iyice fakirleştirdin. Rahmetli Özal’ın orta direğini de yerle bir ettin.

Bakın sıra yeniden çalışanın, emekçinin, emeklinin hakkına geldi.

Temmuz 2018 itibarıyla İşsizlik Fonu’nda yaklaşık 124 milyar lira görünüyor. Ancak, bu paranın %88’i devlet tahvilinde, geri kalan %12’si, yani sadece 15,3 milyar lirası mevduat hesaplarında. Daha önce bu fondan GAP Projesine 11,5 milyar TL borç verildi, o para yandaşa müteahhide dağıtıldı ama bugüne kadar tek kuruş tahsil edilmedi.

Son dönemde İş Bankası olayıyla gündeme gelen, sinsi bir çalışma daha var.. İktidarın, bünyesinde özel sandıkları ve vakıfları olan kurumları iki hafta önce bir toplantıya çağırdığı söyleniyor..

Buradan soruyorum;

O vakıf ve sandıklarda biriken kaynakların hazineye aktarılmasını istediniz mi?

Altı banka ve on kurumun, on binlerce çalışanı ve emeklisinin haklarına göz mü diktiniz?

Bu duruma itiraz edenlere, “Mahkemeye gidin.. Ama biz bunu uygulayacağız” dediniz mi?

Anayasa ve yasaların güvencesindeki haklar, iki dudağın arasından çıkan sözlerle gasp edilemez..

Bu hem yasadışı bir iştir, hem de ‘Mülkiyet ve Anayasal haklar’ açısından hayatidir..

Uluslararası yatırımcı gözünde güven kazanmak için, Amerikalı şirkete milyonlar ödeyeceğinize, ‘Mülkiyet hakkının’ dokunulmazlığına riayet edin.. Hem masrafsız hem de daha itibarlı olan bu..

ABD’li şirketin işe hızlı başladığını görüyoruz. Türk İslam geleneği bir vakıflar medeniyetidir. Ecdat ecdat diyenler şimdi vakıflara el koyma hazırlığında.

Kamu bankalarını, yani milletin parasını kullanarak kendine bir borazan medya kurdun..

Onlar üzerinden korku yayınca herkes ‘dilsiz şeytan’ olacak sanıyorsun.

Yanılıyorsun sayın Erdoğan.

Ne diyor Yunus emre:

“Derviş Yunus, bu sözü eğri büğrü söyleme

Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir”

İşte cesurlar burada. İyiler burada… İYİ Parti burada. Makkenzi’ye havale ettiğin devlet idaresini devralacak kadrolar burada.

Biz, zalim idarecinin yüzüne karşı hakikati söylemeyi en büyük cihad bilen peygamber sevdalılarıyız..

Ve işte yüzüne karşı haykırıyoruz:

Adaletsiz ve kifayetsizsin, Türkiye’nin sırtında yüksün."

KATAR'DAN HEDİYE UÇAK

"Değerli Milletvekilleri,

Gazetelere televizyonlara çökmekten, kupon arazi kovalamaktan, süper lüks uçaklarla ilgilenmekten başka meselesi yok ki muktedirin..

Ne diyor o meşhur uçakla ilgili;

-Efendim biz uçakla ilgilenince Katar hediye etti..

Özrü kabahatinden büyük mü diyeyim, ‘şeccat arz ederken sirkatin söyler’ mi diyeyim.. Ne diyeyim?

Ya hu, hiç mi devlet şuuru yok? Pembe İncili Kaftan’ı da mı okumadın? Türk devleti böyle bir hediyeyi nasıl kabul eder?

Tabi eğer hediyeyse.. Satın aldıysan zaten iki elimiz yakanda..

Uçağın deposu kaça doluyor biliyor musunuz?

1.milyon 750 bin liraya.. Eski parayla 1 trilyon 750 milyar liraya..

Şoför arkadaşların dediği gibi; Benzini içiyor..

Bu benzinle Amerika’ya gidip gelemiyor..

Diyelim ki uçak hediye olsun.

Atatürk zamanında, 1934 yılında, binlerce yıllık devlet geleneğine sahip İran’a, uçak hediye eden bir Türkiye vardı.

2018 yılındaysa, 100 yıl önce Osmanlı hakimiyetindeki Katar Emirliğinden hediye uçak kabul eden, bir Türkiye’ye geldik.

Bu, her Türk vatandaşı için, bir utanç kaynağıdır.

Eeey Tayyip Erdoğan;

Bu nasıl bir lüks ve şatafat düşkünlüğüdür? Sen nasıl imam hatiplisin? Hz Ömer’in mumunu ne çabuk unuttun? Hesabı verilemeyen ipi ne çabuk unuttun? Peygamber efendimizin, vücudunda izi kalan kuru bir hasırda uyuduğunu ne çabuk unuttun sayın Erdoğan?

Lüks uçaklarla değil milletin derdiyle ilgilen!

Dicle kenarındaki kuzuyu geçtim, çocuğuna pantolon alamayınca canına kıyan İsmaillerle ilgilen! Kaçırılıp istismar edilen çocuklarla ilgilen.

Kaza deyip geçtiğin tren katliamıyla ilgilen!

Işığını söndürüp, aş yerine taş kaynatmaya başlayan milletle ilgilen!

Yurt bulamadığı için perişan olan öğrencilerle ilgilen! İş bulamadığın gençlerle ilgilen!

Hediye ya da satın aldın, o uçağı da vakit kaybetmeden iade et..

Devletin ekonomisini ve kurumlarını, götürüp ‘Üst Akıl’a teslim eden iktidarın, bu saatten sonra atacağı yanlış adamlarla ilgili olarak, buradan bürokratları da uyarıyorum;

Bu Amerikan şirketiyle devletin ve kurumlarımızın kritik bilgilerini paylaşmayın..

Paylaştığınız bilgiler protokol kapsamında ve kamuoyuna açık şekilde olsun. Aksi takdirde sizlerde casusluk suçu işlemiş olursunuz!

Talimatı Bakan da verse, mutlaka mevzuata uyun!

Yabancı şirketlerle kurulmak istenen paralel devlete asla izin vermeyin…"

"TÜRK MİLLET GELENEĞİ İNKAR EDİLDİ"

"Değerli dava arkadaşlarım, büyük Türk Milleti;

İYİ Parti, Cumhuriyet tarihimizin en ağır ve çok boyutlu krizi yaşanırken Meclis’te çalışmalarına başlamıştır. Ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik krizin yayında, uzun süredir devam eden bir başka sorunumuz da,,, yaşanan devlet krizidir..

Beş bin yıllık devlet geleneğine sahip olan Türk milleti, bugün bu geleneğin inkar edildiği günleri yaşıyor..

Orhun Kitabelerinde yazıldığı üzere, “Türk’üm!” demeye, 17 adam bulabildiğimiz bir dönem vardı tarihte. Bugün, eşit derecede hazin ve karanlık bir dönemden geçiyoruz.

Kutlu devletimizin tarihten süzülerek gelen bütün kurum ve gelenekleri,,, tek adam rejimi kurmak adına yıkılıyor..

Kuvvetler ayrılığı yok edildi.. Hukuk devleti tasfiye edildi.. Liyakat ilkesinin yerini kayıtsız şartsız biat aldı..

Ama aziz Milletimiz bilsin ki;

İYİ Parti olarak, tek bir kişi ve onun sözde hanedan ailesiyle, etrafındaki bir avuç fırsatçı tarafından hâkimiyet altına alınmaya çalışılan Türk Devletini, onun gerçek sahibi olan Türk Milletine iade edeceğiz..

Bunu başaracağız..

Tekraren ve yüksek sesle söylüyorum, bunu, başaracağız, başaracağız, başaracağız.."

HZ. ÖMER ÖRNEĞİ

"Sayın Erdoğan;

Belli ki unutmuşsun, bak sana Hz. Ömer’i hatırlatayım.. Adalet timsali Hz Ömer… Adalet mülkün temelidir buyuran Hz. Ömer… İlk olarak şehirlere, valilerden bağımsız kadı atayan Hz. Ömer. İşte o Hz. Ömer, ücretini beytülmalden değil, kendi kesesinden ödeyerek bir kişi görevlendirmiş ve ‘bana her gün ölümü hatırlat’ demişti.

Biz para mara da istemiyoruz ve hayrımıza sana hatırlatıyoruz: Ölüm var sayın Erdoğan. Hesap var sayın Erdoğan. Hepimiz için ölüm var, hepimizi bekleyen bir mizan var.

Dürüst ol, adaletli ol, merhametli ol. İşi ehline ver. Şaşırma ve unutma, senden büyük Allah var.

16 yıldır yönettiğin ülkede kağıt bile üretilmiyor. Devletin resmi gazetesini basamıyorsun artık.

Bir futbol turnuvasını düzenleyecek kadar bile itibar bırakmadın ülkede.

Şekeri peşkeş çekiyorsun, buğdayı ithal ediyorsun, millete besmelesiz et yediriyorsun.

Muharrem ayındayız. Memleketin her yanı mübarek aşure kokuyor..

Ama aşurenin her malzemesi ithal.. Buğday ithal, şeker ithal, pirinç ithal, badem ithal, kuru fasulyesi, nohutu, cevizi, narı, tarçını ithal..

Aşure ‘ithalatın olmadığı’ zamanlarda ortaya çıktı.. Sayende yalnız adı bizden, içindekiler dışarıdan..

Milli ve yerli diye diye memleketi getirdiğiniz nokta bu.. Milli aşuremizin her tanesi ithal..

Aşureyi bile milli ve yerli olmaktan çıkardı bunlar.

Siz yerli ve milli değilsiniz.. Siz GDO’sunuz.. Siz şarbonsunuz.. Siz ithal samansınız.. Milletin ağzının tadını kaçıran yapay tatlandırıcısınız..

Kerbela zulmünü andığımız Muharrem ayında, Cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’e selam olsun.

Eğer bu bir yenilgiyse; Allah bize, yezid gibi kazanmaktansa Hüseyin gibi yenilmeyi nasip etsin.

Ne mutlu Türk Milletine ki, yüzbinlerce evladına ‘Hüseyin’ dedi de, bir kişi bile yavrusuna yezit adını vermedi.

Yezi adaletsizliğin, ihanetin sembolüdür.. Koca bir milletten çıka çıka bir tane yezitçi çıktı. O da Tayyip Erdoğan’ın sarayda ağırladığı ve ‘keşke yunan kazansaydı’ diyen üstadı.

Bunlar kendilerini hiçbir zaman mukaddes tarihimizin bir parçası olarak görmediler."

"TÜRK VATANINI GANİMET GÖREN ALÇAKLAR"

"Değerli Milletvekilleri,

Bu muktedirlerin çok sevdikleri bir iş var, isim değiştirmek. Bakanlıkların ismini değiştiriyorlar, programların ismini değiştiriyorlar. Bir ara hızlarını alamayıp devletin de ismini değiştirmeye kalktılar. Sanıyorlar ki sınavların adı değişince rezil edip bıraktıkları eğitim sistemi değişecek.

Sanıyorlar ki bakanlığın adı değişince katlettikleri şehirlerimiz kendiliğinden güzelleşecek. Ne kadar kolay değil mi?

Gemiye gemicik diyorsunuz takaya dönüyor. Saraya külliye diyorsunuz, israf bitiyor. Zamma güncelleme diyorsunuz, fiyatlar normale dönüyor..

OVP’ye YEP diyorsunuz, bakıyorsunuz ki kriz teğet bile geçmemiş. Sayın Erdoğan ve damadı haftalardır o ülke senin bu ülke benim küresel baronların peşinden koşup para dileniyorlar. Ama adını ‘Bakan bey sunum yaptı’ koyunca her şey normalleşiyor.

Diyor ya şair; ‘Türkiye ağır yüktür, bilmeyen ne bilesi..’

Gafil ne bilir? Bunlar ne bilir? Bunların millet diye bir dertleri yok. Memleket diye bir meseleleri yok. Tek dertleri ne yapıp edip kendilerini yerel seçimlere atabilmek. Narh uygulayarak enflasyonu durdurabileceklerini sanıyorlar. Habire yönetmelik değiştirerek krizi geçiştireceklerini sanıyorlar. Durmadan bir şeyler açıklıyorlar. Sayın Erdoğan kendi atadığı bürokratlara çatıyor. Kendi kendini varlık fonunun başına atıyor. Hiç durmadan konuşursa her şey düzelecek sanıyor. Akşama da bir bardak bilmem ejder meyveli içecek içince, oh ne ala memleket.

‘Herşey psikolojik’ diyor. ‘Bu da geçer’ diyor. Geçer geçer de.. Elazığ’lıların güzel bir sözü var, ‘balık demiş ki: ben öldükten sonra nedem derin gölleri’

Çok konuşan boş konuşur Sayın Erdoğan. Direksiyonda sen varsın ve yokuş aşağı giden freni patlamış kamyon gibiyiz.. Çek sağa ve bu dar günde birazda milleti düşünüp, aç kulağını dinle:

Sermaye için onca önlem düşünüyorsun, vatandaşın da elinden tut.

3600 ek gösterge işini hemen hallet.

Asgari ücretliden vergi almayı bırak.

Esnaftan stopaj kesmeye ara ver.

Engelli maaşından kesinti yapmayı aklının ucundan bile geçirme.

Çiftçinin aldığı mazottan, gübreden vergiyi kaldır.

Yandaşlarınla olan dövizli sözleşmeleri hemen TL’ye çevir.

Emeklilikte yaşa takılanları da gündeme al.

Emekliye, sabit gelirliye acilen kriz zammı yap.

Eş dost yandaşlarınla kurduğun sonradan görmeler iktidarı canımıza yetti artık. Türkiye Cumhuriyetini dar-ul harp sayıp hazineyi yağmalamayı meşru gören, Türk vatanını ganimet gören alçakları yanından uzaklaştır.

Değerli Milletvekilleri,

Bu topraklar, Kanuni diye nam almış muhteşem hakanlar gördü. Şimdi yönetmelik bile yazmayı beceremeyenlere kaldık. Bu topraklar ‘Murat oğlu Mehmet’ diye mahkemeye çağırılınca yüksünmeden giden Fatihler gördü. Şimdi ‘ben anayasayı tanımam’ diyenlere kaldık.

Bu ucube düzende Cumhurbaşkanına soru sorulamıyor biliyorsunuz. Kendini la yüs’el sanıyor..

Tarih kendini erişilmez, ulaşılmaz, hikmetinden sual olunmaz sanan nicelerini gördü. Allah hayırlı ömür versin de, hepsi bir sineğe bakar..

Sayın Erdoğan;

Bu hoyratlıkla, bu hukuksuzlukla ülke yönetilmez. Hukuk sistemimiz, küçük sineklerin takılıp kaldığı ama büyük sineklerin delip geçtiği bir örümcek ağına döndü. Türk yargısını içinde yatıp yuvarlandığın parti bahçesine çevirdin.

Tweet attı, paylaşımı beğendi diyerek insanların tepesine çöküyorsun. Seni eleştirmenin bedeli yıllarca hapis, devlete kast etmek bedava. Bu adalet mi?"

"DOĞU TÜRKİSTAN'DA MİLYONLARCA TÜRK..."

"Değerli Milletvekilleri,

Türkiye’nin bir dış politikasının olup olmadığı belli değil artık. ‘Monşer’ diyerek bütün hariciyeyi tasfiye edip Fetö’ye teslim ettiler. Şimdi hangi meselede Türkiye’nin ne düşündüğünü bilen yok. Doğu Türkistan’da milyonlarca Türk kamplara alınıyor, saraydan da yancısından da tık yok. Borazan medya Doğu Türkistan’dan Çin ağzıyla ‘Sincan’ diye bahsediyor tık yok. Bu konuda Çin’e verilmiş bir sözünüz, taahhütünüz mü var sayın Erdoğan?

Senin beceriksizliklerin yüzünden bir de Suriyeliler meselemiz var. ‘Şam’da Cuma namazı kılacağız. O zamana kadar buyrun misafirimiz olun’ diyerek 4 milyon kişiyi getirdin. Kontrolsüzce ülkeye aldın. Türkiye’nin demografik yapısına müdahale ettin. Bu iş öyle ensar muhacir muhabbetiyle geçiştirilemez. Muhacirler Medine’de keyif çatıp ensarı gazaya göndermiyorlardı. Bu işin 10 yıl içinde ne tür sosyal patlamalara yol açacağını aklı başında herkes öngörebiliyor. Öyle ya da böyle bu kardeşlerimizi aldık, misafir ettik, ağırladık. Helal hoş olsun. Ama artık evlerine uğurlama vakti gelmiştir.

Bugün Türkiye’de 4 milyon Suriyeli olduğu kabul edilirse, ülkemizde yaşayan her 20 kişiden birisi Suriyelidir. Ekonomiyi düze çıkaracağım diye hazırladığın tasarruf planını, bu maceraya harcadın zaten..

2040 yılında Suriyelilerin sayısı 7.5 milyon olacak. Ülkemizde yaşayan her 13 kişiden biri Suriyeli olacak. Bugün Suriyeliler sadece Kilis’te çoğunluğu oluşturuyor.. 2040’da Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay’da çoğunluk olacaklar.. Adana ve Mersin’de nüfusun yarısını oluşturacaklar..

Böyle bir etnik yapı ile Türkiye’de milli devleti nasıl muhafaza edeceksiniz? Herhangi bir jeopolitik sarsıntıda sınır şehirlerimizin milli bütünlükten kopma tehdidini nasıl engelleyeceksiniz?

Türkiye’de yaşayıp bayramda Suriye’ye gideceklerine, Suriye’de evlerinde yaşasınlar. Bayramlarda buyursunlar gelsinler. Doğrusu budur, olması gereken budur. Biz İYİ Parti olarak Suriyelilere Türkiye’de vatandaşlık değil, Suriye’de geri dönebilecekleri bir vatan vermek istiyoruz.

Biz bunları söyleyince kızıyor, küsüyor, cezimli şeddeli atarlanıyor sayın Erdoğan. Ama artık borazan medyada da mırıldanma başladı. Birilerinde vicdan kırıntısı kalmış demek ki. Birileri de işin bittiğini anlayıp ufak ufak çıkış kapısına yanaşıyor."

"EL AÇILMADIK ÜLKE BIRAKMADIN"

"Aziz milletim, değerli Milletvekilleri;

Ekonomisi çökmüş bir ülkenin dış politikada başarılı olması mümkün değildir.

Doğalgaz konusunda yaptırımlara muhatap Rusya ve İran’a bağımlı olmaya devam eden,

Kredi sağlamak için Doğu’da ve Batı’da el açılmadık ülke bırakmayan,

Harikalar aleminde rüya görmekle meşgul iktidar, kendi şaşaa içinde yaşarken halkını kabuslara boğuyor..

Bir yıldan kısa süre içinde, kişi başına milli geliri 11.000 dolardan 6.000 doların altına inmiş bir ülkede bizlere hala Dünya’nın 17. büyük ekonomisi masalı anlatılıyor..

Hanedan’ın İdlib’de macerası da çıkmaza girmek üzeredir. Artık terörist kategorisine alınmış Heyet Tahrir El-Şam ve onların tabiriyle söylüyorum, “öfkeli çocukların” 15 Ekim’e kadar silahsızlandırılması mümkün mü yakında göreceğiz.. Ancak asıl sorun, “Teröristle müzakere olmaz, mücadele olur” diyen Erdoğan’ın Oslo’da PKK’yla, İmralı’da Öcalan’la, Musul’da DAEŞ’le müzakere masasına oturduktan sonra şimdi de İdlib’de Heyet Tahrir El-Şam ve başka “öfkeli çocuklarla” masaya oturmuş olmasıdır."

ERDOĞAN'IN ABD ALMANYA ZİYARETLERİ

"Menbiç konusuna gelince;

“Ortak devriye” denilen şey, Türkiye ve ABD tarafından, münferiden yürütülen devriyelerden başka bir şey değildir..

Bizim bölgede en önemli gördüğümüz nokta, Süleyman Şah Türbesi ve Karakolu’dur.. O vatan toprağına ne zaman yeniden bayrak dikileceğidir..

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile Suriyelileri PYD/YPG’den kurtarma derdine düşmüş, İdlib’de 12 gözlem noktası kurmuş olan iktidarın, bu vatan toprağına sahip çıkamayacak duruma düşmüş olması aczin ve dalaletin en somut göstergesidir.

Bunun yanında, Erdoğan’ın ABD ve Almanya seyahatleri de hüsranla sonuçlanmıştır. Görünen o ki, borç batağından kurtulmak için, alacaklı ülkelere yöneltilen “ben batarsam sen de batarsın” şeklindeki rehin alma teşebbüsleri de para etmemiştir. Avrupa Birliği’nden yükselen sesleri de Türkçeye, “Kendin ettin kendin buldun” şeklinden tercüme etmek mümkündür. Kısacası Türkiye’ye verilen mesaj, yaşadığımız sorunların sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi olduğudur."

YEREL SEÇİMLER

"Tüm bu fakr-u zaruret içinde milletimiz bilsin ki;

Geldikleri gibi gidecekler. Yola çıkışları belediyelerle olmuştu, gidişleri de belediyelerle olacak.

İmar rantı uğruna katlettikleri şehirlerimizi kurtaracağız. Kirli politikalarını finanse ettikleri o hortumları kesip atacağız. Türkiye’yi iyi kent modeli ile tanıştıracağız. Devamında da muktedirin emeklilik işlemlerini başlatacağız.

Yeşermesi ektiğimiz tohumun haktır / İşte o gün ruhlarımız şad olacaktır.

Sayın Erdoğan tükenmişlik sendromu yaşıyor artık. Yönetemiyor, gündem belirleyemiyor, dün ak dediğine bugün kara diyor. Her geçen gün Türkiye’ye maliyeti artıyor. Allah korusun, kalırsa yandık. Kalırsa ülkeyi kökten batıracak!

Neyse ki geri sayım başladı artık. İYİ Parti güçlü programıyla ve yenilenmiş teşkilatlarıyla, kadrolarıyla işin başına geliyor. İyilik kervanı yola koyuldu biliyorsunuz. Türkiye’yi karış karış geziyoruz. Genel Başkan yardımcılarımızın başkanlığında Genel İdare Kurulu üyelerimiz, milletvekillerimiz, Kurucular Kurulu üyelerimiz haftanın 3 günü Türkiye’nin tüm il ve ilçelerine ziyaretler gerçekleştiriyor. Her şehrin meseleleri yerinde tespit ediliyor. Çözüm önerileri üst veya dış akılla değil, ortak akılla oluşturuluyor..

İYİ Parti çalışıyor, İYİ Parti koşturuyor, İYİ Parti milleti dinliyor.

İYİ Parti kula minnet eylemeyenlerin partisidir.

İYİ Parti ona buna eyvallah etmeyenlerin partisidir.

İYİ Parti Türk’ün varoluş iradesidir.

İYİ Parti icazetini ancak ve sadece milletten alanların partisidir.

İYİ Parti sıvasız evlerde vatana kurban yetiştirenlerin partisidir.

İYİ Parti Çegen tepesidir, İYİ Parti Kocatepe’dir, İYİ Parti Pusat’tır, İYİ Parti köse kadıdır, İYİ Parti Aruz Koca oğlu Basat’tır."

"ERDOĞAN MEDYASININ TİYATROSU..."

"Değerli Milletvekilleri, Aziz Türk Milletinin Temsilcileri

İYİ Parti henüz ilk yılını doldurmadan Meclis’te bir temsil elde etti. Sizler, geçirdiğimiz seçim sürecinin en yakın şahitlerisiniz. İmkansızlıklarla, engellemelerle, hukuksuzluklarla boğuştuk. Fakat bugün amansız tecridin ilk duvarlarını yıkıp, Meclis’e girmiş bulunuyoruz. Arkamızda yalnızca bize oy veren 5 milyon yok… O 5 milyon, baskıya, tedhişe, tehdide karşı baş kaldıran, öncülerdir. Daha kucaklaşacağımız milyonlar var. Haklılığımızı gösterdikçe, sansürü kırıp derdimizi, kaygımızı, ülke için hayal ettiğimiz vizyonu anlattıkça akın akın bize gelecek milyonlar var. Bu milletin evlatları aldatılabilir, yanlış yönlendirilebilir, ancak irfanını teslim etmez. Milleti seveceğiz, millete güveneceğiz, onun irfanına hitap edeceğiz. O zaman aldatılanlar sorgulamaya başlayacak, o zaman Erdoğan medyasının tiyatrosunu izleyerek bir illüzyona hapsedilmiş milyonlar soru sormaya başlayacak. O sorulara biz cevap vereceğiz. O “titreyip kendine dönüş”ün öncüleri biz olacağız.

Bundan daha kutsal bir vazife, bu öncülükten daha büyük bahtiyarlık var mıdır? İlteriş’in yanına toplanan o ilk 17 kişi... Atatürk’ün çağrısına icabet eden, o bir avuç insan… Trablusgarp’a gönüllü gitmeye namzet o birkaç zabit… Bunlar bizim ilham kaynaklarımızdır. Nasıl onlar bir çığ gibi büyüyüp, milletin gözünü açtılar, nihayet muvaffak oldularsa, biz de muvaffak olacağız.

Bunu gerçekleştirmek için artık daha fazla imkanımız, daha fazla aracımız, daha fazla yöntemimiz ve daha güçlü bir teşkilatımız var. Meşru zeminde edindiğimiz bu ilk alan, yarının güzel, güçlü, müreffeh ve mutlu Türkiye’si için bir sıçrama taşıdır!

Yarın zafere ulaşıp, memleketi bu çöküşten kurtardığımızda, milletle kol kola, omuz omuza kutlama yaparken, öncülerden olma şerefiyle, O MÜTEVAZI ANALARIMIZIN YÜZÜNÜZDEN, KALENDER BABALARIMIZIN ALINLARINIZDAN, SAYENİZDE YÜZÜ GÜLMÜŞ ÇOCUKLARIMIZIN ELLERİNİZDEN ÖPECEĞİ GÜNLERİ HAYAL EDİN. BEN SİZE BU KUTLU SAHNEYİ VAAT EDİYORUM, MİLLETİN TARİHİNE ALTIN HARFLERLE GEÇMEYİ, BİR AHLAK VE İMAN RESTORASYONUNUN MİMARI OLMAYI VAAT EDİYORUM. YOLUMUZ BUDUR. BU BİR AŞKTIR, MAŞUĞUMUZ MİLLETTİR!

Dönülmez ben reh-i aşka yöneldim

Dua-yı hayr kılsın bana yaran!

Sözlerimi bitirirken, yeni yasama yılımızın milletimize hayırlı olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Meclise attığımız ilk adım hayırlı uğurlu olsun. HEPİNİZ ALLAH’A EMANET OLUN, VARLIĞIMIZ, BİRLİĞİMİZ DAİM OLSUN."

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.