BENİ DE HAZİRANA GÖMÜN

"Gece leylâk  ve tomurcuk kokuyor
Üstüm başım, elim yüzüm gazete
Vurmuşum sokaklara
Vurmuşum karanlığa
Uy anam anam
Haziranda ölmek zor!" 

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Yaprak dökümü için hazanı beklemeye ne hacet. Dökülmüş birer birer yaprakları haziranda sözün. Ustalar sözleşmişte göç mevsimi olarak sanki haziranı seçmişler gibi. Haziran ay olmaktan çıkıp ben hazanım diye ağıt yakmış adeta. Mevsimler her dem iklimsel özelliklerini gösterse de bazen duygu ikliminde tersten estirirler rüzgarı. İlkbaharda yeşeren yapraklarla umutlanır, sonbaharda dökülen yapraklarla hüzünleniriz. Yazın bedenimiz gibi ruhumuzun da ısınacağını zanneder, kışın ise üşüyeceğine düşünürüz. Oysa mevsimlerin, ayların bizlere sürprizleri hiç bitmez gün gelir ilkbahar üzebilir bizi, sonbahar da neşelendirebilir. Haziran avaz avaz bağırır gibi, bakmayın siz bana yüreğim çığ altında der gibi... 

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in haziranda yitirdiğimiz Orhan Kemal'in anısına yazdığı 

" ne anlar acılardan güzel haziran. 
Ne anlar güzel bahar." 

şiiri gibi. Acılardan habersiz midir bilinmez ama bir çok acıya ev sahibidir Haziran. 

Ne güzel insanlar yitirdik biz bu ayda. 2 haziranda başladı;

screenshot_20200603_102027.jpg

"Eşe Dosta Selam. İnandığım doğruların adamı oldum. Böyle yaşadım, karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım." diyen Orhan Kemal ile yitirdiklerimiz.

screenshot_20200603_102304.jpg

Sene farklı olsa da yine 2 haziran edebiyatımızın aykırı şairi, şiirin gür sesi, kelimeleri buram buram Anadolu kokan Ahmet Arif' i aldı bizden. O ritmi sese değil kelimelere dayandıran şiirin isyan ve direniş haliydi. 

" Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin " 

screenshot_20200603_102715.jpg
O aşkın adamıydı. Kalbine giren her kadından ilham alıp, yaşadığı her aşkı  destanlaştıran Nazım Hikmet 3 haziranda gitti aramızdan. 

" ... 
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. "

screenshot_20200603_102930.jpg
Şiirlerinde aşk, hüzün, yalnızlık gibi bireysel konulara ağırlık veren Ahmet Haşim 4 haziranda gitti ebedi yolculuğuna. 

" Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer
Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta"

screenshot_20200603_103304.jpg
Edebiyatımıza bir çok türde eser veren, ama kendini sadece şair diye adlandıran, edebiyatımızın zarif adamı Cahit Zarifoğlu 7 haziranda ayrıldı aramızdan.
 
" Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa yanmaya razıyım
Kolaysa affı esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum"

screenshot_20200603_103503.jpg

Şiirlerinde insanı merkeze alan, sevgi şiirleriyle de ön plana çıkan, ilk yazdığı şiirlerini beğenmeyip yakacak kadar seçici olan, saz çalmayan bir ozan Mihriban şiiriyle gönüllerin ve türkülerin şairi Abdurrahim Karakoç'u da 7 haziran aldı bizden. 

" Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden.
Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden .
Birleşmek üzeredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden... "

Cemil Meriç 13 Haziran, Peyami Safa 15 Haziran, Hasan İzzettin Dinamo ve Cahit Külebi 20 Haziran, Ahmet Muhip Dıranas 21 Haziran. 

Türk edebiyatında olduğu gibi Dünya edebiyatında da hazandır Haziran Charles Dickens, Maksim Görki, Ray Bradbury, Henry Miller, Cengiz Aytmatov, William Golding... 

Görüyoruz ki ağaçlara uymamış şairler. Onlar eylülde dökmüş yapraklarını, şairler ise veda için haziranı seçmiş. Belki de bu yüzdendir her haziranda üşür şiir sevenlerin yüreği. Vedalarını seveyim Haziran ne var sende ki her sevgili kalem hoşcakal için seni seçmiş. Kalemimin içinden geleni söyleyeyim mi;

Fark etmez hangi ayda öldüğüm

Gömecekseniz beni de

Hazirana gömün !!!

Tuğba TOPAL

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum