Eylül Ayça Karakuş

Eylül Ayça Karakuş

BİR, İKİ ,ÜÇ ÇOCUKLUĞUM SOBEEE…

Eylül Ayça Karakuş'un Medya Ege'deki köşesinde bu haftaki yazar konuğu Birsen Yılmaz

img_20190316_153153.jpg

‘‘Ne olur, ne olur al ve götür beni doğduğum toprakların ıssızlığındaki kalabalık cıvıltılara. Bir sabaha karşı gel ve üç kapılı, yeşil renkli, 51 model bir arazi aracı ile al beni bu kalabalık içerisindeki yalnızlıktan. Vur dağlara o arabayı ve son sürat tırmanalım köyümün yollarını. Dört bir yanda yabani menekşelerin kokusu selamlasın bizi. Elimde horoz şekeri olsun çocukluğumdan kalma, ayağımda kırmızı rugan ayakkabılarımla ponponlu beyaz çoraplarım. Bir bayram sevinciyle karşılasın bizi yabani ahlat ağaçları.

Orada yeniden başlayalım hayata. En başından mesela. Sabahları anneannemin pişirdiği bazlamanın kokusuyla uyanalım. Bakır ibrikleri kaptığımız gibi, soluğu suyun yanında alalım. Derenin kenarında bir taştan diğerine atlayalım. En güzel taşları bulup biraz da beştaş oynayalım. Sonra elma ağacının altına kadar yarışalım. Hala duruyor mudur çilim çamur ocağımız? Eğer duruyorsa oradan bir parça çamur alıp, minicik mobilyalar yapalım. Toplayıp en güzel kelebek çiçeklerini, tahta dolmalarda evcilik kuralım. Evciliklerimiz yine mutlu sonlarla bitsin n’olur?

Öğleden sonra Yusuf Amca’nın patpatı tepeden geçer mutlaka. Bütün çocuklar toplanıp yine yoluna taş duvarlar kuralım, azıcık yaramazlık yapalım. Yusuf Amca, arabadan inip taşları tek tek yoldan aşağıya atarken biz Kara Hocaların kirazından merakla ona bakalım. Anneanneme şikayet ededursun bizi, biz çoktan onu unutup kiraz savaşına başlayalım. Akşam üzeri atıyla su almaya gelen Çakırın Nuray’ı karşılayıp, köydeki havadislerden haberdar olalım. Sonra ona harman yerindeki dut ağacına bir salıncak kurduralım. Aman ha…! Sallanırken hak yemeyelim, sırayla sallanalım. 

Akşamları anneannemin anlattığı perili masalları dinleyelim. Ocağın başında asılı olan gaz lambasının ışığında ve tahta peykenin üzerine serili yün yatağının içinde yaylanın serinine karşı en tatlı rüyalara dalalım. Masalların sonunu hep kaçıralım ama her sabah yeniden ve yeniden başlayalım n’olur? ’’ diye yalvardığımda ‘‘Tamam…!’’ dedi yaşıtım, sırdaşım, dayım… Ama aslında tek çocukluk arkadaşım. ‘‘ Tamam…! Hele sen bir iyileş… Söz götüreceğim seni…’’ diye de ekledi.

Bir SEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum