Avukat Yusuf Akın
BİR YAZGININ ANATOMİSİ
Issız çöl gibi soğuk duvarlar, gün bir aralık.
Acı bir tat çalar dudaklarına mis gibi kuraklık.
Zemin ıslak, taşlar kuzeye doğru yosunlanmış.
Zemheri bir yürek, gelen geçen hırpalamış.
Çatı katında avazı çıktığı kadar yazgıya söven.
Bağrı bir harman yeri, umutlar sivri dişli döven.
Kar altında kalmış, eski bir nar şarabı tadında.
Alfabede harfler hevesli yer almak için adında.
Pi sayısı kadar azimli aşka, amaç sonsuza.
Serseri elementler çatırdıyor su koyulmuş buza.
Gecenin kucağında bürünmüş müzik ve kitaba.
Kapılar siren sesi, kulaklar açık, gelecek hitaba.
Böğürtlen tadında bir yazgı, haymalı hevesler.
Elleri ceviz karası, pelit ile kızıl sincabı besler.
Kırmızı yeleğiyle yürür durur, sokaklar sevgi seli.
Kumrular gibi, yüreğinin üstünde gezer bir eli.
Egede şairler, bir nergise, gülücüğe mısra satar.
Bir tutam acı olur küçük bir hüzün, yüreğe batar.
Ellerinden görünür insan, parmaklar sıralı on ok.
Kanamamış daha öfkesi, içinde bir kötülük yok.
Kelebek sevinçleri, uçup konsa neşelenir hayat.
Dokunsan ellerine kırık kalplerde kalmaz zayiat.
Yusuf AKIN/24.12.2020/ İzmir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.