Bir yol biterken yenisi başlar

MÖ 604 ve 531 yılları arasında yaşayan Çinli filozof Lao Tzu’ya göre hayat, devamlı değişen doğal olguların zinciridir ve öğrenmemiz gereken 3 şey vardır; yalınlık, sabır ve şefkat. 

Köyün birinde, çok fakir ama kralın bile kıskandığı yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çünkü bu yaşlı adamın dillere destan güzellikte bir atı varmış. Kral, yaşlı adama bu at için bir servet teklif etmiş ama yaşlı adam, “Bu at benim için sadece bir at değil, o benim dostum.” diyerek teklifi geri çevirmiş. 

Bu destansı at, bir sabah ortadan aniden kaybolunca, köylüler gelip, atı Kral’a satsaydı çok zengin olmuş olacağını, şimdi hem fakir, hem de atsız kaldığını söyleyip, onu ihtiyar bir bunak olmakla suçlamışlar. O da, karar vermek için çok erken olduğunu, bunun talihsizlik mi yoksa bir şans mı olacağını henüz kimsenin bilmediğini söylemiş. Köylülerse, ona kahkahalarla gülüp, dalga geçmişler.

Aradan 15 gün geçince, atımız, yanında vadiden 15 vahşi atla beraber, çıkagelmiş. Bunun üzerine, iyice şaşıran köylüler, yaşlı adama gelip özür dilemişler ve O’nun haklı olduğunu ve bu olayın gerçekten şanssızlık değil, büyük bir şans olduğunu söylemişler.  Yaşlı adamsa yine, “Karar vermek için acele ediyorsunuz. At geri döndü ama ötesinin ne olacağını bilmiyoruz.” demiş. Köylüler bu defa, “Bu ihtiyar saf galiba.” diye geçirmişler içlerinden.

Bir hafta geçmeden, atları terbiye etmeye çalışan ihtiyar adamın tek oğlu, attan düşüp bacağını kırmış ve uzun süre çalışmadan yatakta kalması gerekecekmiş. Ve maalesef evde işleri yapacak başka kimse de yokmuş. Köylüler, ihtiyara yine haklı çıktığını ama bu defa oğlu iş göremeyeceği için eskisinden daha fakir olacağını söylemişler. İhtiyarsa yine, “Acele etmeyin. Evet bacağı kırıldı ama sizin verdiğiniz kararlar ne kadar doğru? Hayat küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra ne olacağını hiç bilemezsiniz.” demiş. 

Bu olaydan birkaç hafta sonra , düşmanlar hanedanlığa büyük bir ordu ile saldırmışlar. Kral, eli silah tutan tüm gençlere savaşa katılma emri vermiş. Köye gelen görevliler, bacağı kırık genç dışında, tüm gençleri askere almış ve köyde büyük bir matem yaşanmış. Çünkü savaşa giden gençlerin ya öleceği ya da esir düşeceği belliymiş. Kalan köylüler, yine ihtiyar’a gelip, “Haklı olduğunu yine kanıtladın. Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Bacağının kırılması şanssızlık değil, şansmış aslında.” demişler. Bunun üzerine ihtiyar, “Siz erken karar vermeye devam edin. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen tek gerçek, benim oğlum yanımda, sizinkiler ise savaşta. Hangisinin talih, hangisinin talihsizlik olduğunu kimse bilemez.” demiş.

Bu hikayeye baktığımızda gerçekten hayatta başımıza gelen olaylarla ilgili acele kararlar vermememiz ve olumlu ya da olumsuz sonuçlar çıkarmamamız gerektiğini anlayabiliyoruz. Ve Lao Tzu’nun dediği gibi, “Hayatın küçük bir parçasına bakıp, tamamı hakkında karar vermekten kaçınılmalı. Bir yol biterken, yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”

Hepimizin hayatında inişler ve çıkışlar var. Hayal kırıklıkları, üzüntüler, başarısızlıklar, maddi, manevi kayıplar, hastalıklar...Bunları her an hepimiz yaşayabiliyoruz. Ama hayat, asla o anda kalmıyor. Mutlaka değişiyor. Önüne yeni fırsatlar, ya da daha güzel insanlar çıkarabiliyor. Hayatı genellemek ve hep öyle gideceğini düşünmek, sadece daha çok stres ve üzüntüye yol açıyor. 

Babam, ben bir şeye üzüldüğümde hep “Üzülme kızım, hayat gebedir, yarın sabahın neler doğuracağını bilemezsin.” der bana ben her defasında unutsam da. Benim de yaşadıklarımdan çıkardığım ve gerçekten inandığım şu var ki; hayatta hiçbir şey  tesadüf değil ve mutlaka bir oluş sebebi var. Hangi yaşadığımız olayın hangi olayı doğuracağını bilemiyoruz. Hiçbir olay için de hayırlı ve hayırsız diyemeyiz. Çünkü yaşanan her olay birbirine bağlı, şöyle bir düşününce ve yaşanması gerektiği için yaşanıyor. Yeter ki beklemeyi bilin ve içinizdeki inanç ve sevgiyi öldürmeyin. Üzüntülerinizi de sevinçlerinizi de abartmayın.

Nasıl hayatımıza giren her insan, bizim olmamız gereken insan olmamıza yardım ediyorsa, her olayda da, bizim biz olmamızı sağlayan bir sebep var, bize sabrı öğreten ve bizi geliştiren.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.