“Darbecilerin siyasi ayağı olmaz, darbeciler her yerde olur”

“Darbecilerin siyasi ayağı olmaz, darbeciler her yerde olur”

FETÖ SİYASİ YAPILARI KONTROL EDEREK DEVLETİ ELE GEÇİRMEK İSTEDİ

 

FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, HDP’nin FETÖ ile ilgili Meclise sunduğu grup önerisinin aleyhinde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda AK Parti gurubu adına konuşmada bulundu. FETÖ’nün yaklaşık 50 yıllık bir yapı olduğunu ve AK Parti’den önceki dönemlerde çeşitli siyasi liderlerle teşrikimesaisi bulunduğunu kaydeden Özdağ, “CHP ve HDP özellikle 17-25 Aralık sonrası, “AK Parti’nin düşmanı benim dostumdur” felsefesiyle hareket etmiş ve bu yapı ile bağlantısı olan yayın organlarına, şirketlere kayyum atanırken tepkilerini ortaya koymuşlardır. 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi de önce AK Partiye, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ardından da Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve demokrasiye yapılmıştır. Bu nedenle HDP önergesinde bu yapıyla ilgili siyasi bir ayak arayacaksa bunu darbeye maruz kalanlarda ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan'da aramayacaklar onu başka yerlerde arayacaklar. Darbecilerin siyasi ayağı olmaz, darbeciler her yerde olurlar. Fetullah Gülen bir darbecidir; darbeciler darbeyi siyaset yapısını, siyasi yapıyı ortadan kaldırmak için yapmışlardır” diye konuştu.

HDP’nin “15 Temmuz’un siyasi ayağı ortaya çıkarılsın” önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda reddedildi. HDP’nin sunduğu grup önerisinin aleyhinde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda AK Parti gurubu adına konuşmada bulunan FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili, AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Fethullahçı Terör Örgütünü 17-25 Aralık öncesi 17-25 Aralık sonrası olarak ikiye ayırmak gerektiğini kaydetti.

FETÖ SİYASİ YAPILARI KONTROL EDEREK DEVLETİ ELE GEÇİRMEK İSTEDİ

FETÖ’nün her darbeci yapı gibi siyasetçileri dikta etmek ve siyasete yön vermeye çalıştığını kaydeden Özdağ konuşmasında, “Bu yapı, 17-25 Aralık öncesinde, 1969'lu yıllarda neşet etmiş, neşvünema bulmuş bir yapı. 1971'li yıllarda ise MİT Müsteşarıyla, Vehbi Koç'la aynı evde sohbet yapabilecek kadar önemli bir kişi, Graham Fuller tarafından, Abramoviç tarafından övülen bir şahsiyet ve onlar tarafından desteklenen birisi. Bu yapı, 1971 yılındaki darbeden önce haberdar olan bir yapı; ardından 1980 darbesinin olacağını önceden tahmin ederek "Sızıntı" adlı dergilerinde askerlere övgüler düzen bir yapı, aynı zamanda 12 Eylül olduktan sonra da "son kale" diyerek yine aynı şekilde darbecilere ve cuntacılara övgüler yapan bir yapı. Ardından da bu yapı, 28 Şubat 1997'deki postmodern darbede de aynı şekilde bu iktidara karşı cephe alan, Erbakan'a “Yapamadınız, çekip gidin." diyen bir şahsiyet ve böyle bir cemaat, böyle bir yapı, böyle bir örgüt. Ve bu örgüt, 17-25 Aralığa kadar görünen kısmıyla, okullarıyla, yurtlarıyla veyahut da yapmış olduğu dershanelerle, gazeteleriyle, zaman zaman da sözde demokrasiye destek olmasıyla tanınan bir yapı. 17-25 Aralık öncesi bu yapıya hemen hemen her siyasi yapı destek olmuş. Bunlar zaten duran arabaya binmemişler, hep yürüyen arabaya binmişler, otobüs duraklarında durmayı değil yürüyen arabalara -iktidara- binmeyi tercih etmişler. Önce Ecevit'le de diyalog sağlamışlar, Sayın Ecevit'le de görüşmeler yapmışlar, hatta Papa'yla görüşme yapmadan bir hafta önce Başbakan Yardımcısı olan Bülent Ecevit'le de görüşmüş. Aynı şekilde Kasım Gülek'le çok ciddi ilişkileri var. Kasım Gülek, Cumhuriyet Halk Partisinin "çarıklı siyasetçi" diyerek nitelendirilen, on yıl kadar orada genel sekreterlik yapan bir şahsiyetti. Kendisi Fethullah Gülen'i o kadar çok seviyor ki bir gün Anadolu yakasında kendisini göremeyince, nerede olduğunu sorunca "Sabahleyin görürsünüz, Trakya yakasında." "Hayır." hemen gece oraya geçerek Fethullah Gülen'le görüşen bir şahsiyet. Bu arada özellikle belirtmek istiyorum ki Bu kişiler hayatta değiller, ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum ama aynı zamanda eğer FETÖ'yle ilişkisi varsa... Ben aynı zamanda bir tarihçiyim, sosyal bilimciyim. Tarihçilerin ve sosyal bilimcilerin görevi onların ilişkilerini tam ve net manasıyla gelecek kuşaklara taşımaktır, ben onu yapıyorum. Bu yapı her dönem siyasetçilere yakın olmaya özellikle de o dönem hangi parti ve siyasi lider öndeyse, iktidarsa onun yanında olmaya çalışmış. Yani sürekli çalışana arabaya binip, duran arabaya ise binmemeye özen göstermişler. Bu yapının Özal'la da teşrikimesaisi var, ardından Demirel'le teşrikimesaisi var. Bütün siyasi yapıları kontrol ederek aynı şekilde teşrikimesaide bulunmuşlar. Siyasi yapıları kontrol ederek bu yapılarla beraber devleti ele geçirme çalışması yapan bir yapı” diye konuştu.

SUÇLU ARANIYORSA CHP VE HDP ÖNCE KENDİNE BAKSIN

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden önce 17-25 Aralık 2013’te ekonomik ve siyasi bir darbe yapmak istediğini belirten Özdağ, “O güne kadar bu yapıya "F tipi" diyenler, özellikle Cumhuriyet Halk Partililer ve HDP'liler, nedense çok güzel bir şekilde güzellemeler yapmaya devam ediyorlar. Bir yandan CHP milletvekilleri bir yandan CHP'nin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Samanyolu gazetesi kapatılırken, Bank Asya kapatılırken, bir diğer yandan yine bu yapıya bağlı Bugün gazeteleri kapatılırken, bunlara ait ticari mekanizmalar kapatılırken desteğe gittiler. Ardından bu kuruluşlara kayyum atandığında ise yine desteklerini sürdürüp oradan ayrılmayarak o kurumların önünde tepkilerini sürdürdüler. Bugün gazetesi kapatılırken Sayın Kılıçdaroğlu oraya gittiği gibi Sayın Demirtaş da oraya gidiyor ve diyorlar ki: "Biz bu yapının arkasındayız." Niye? Çünkü “Düşmanımın düşmanı dostumdur" diyorlar. Öyle dememeliler. Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devleti AK Parti'ye karşı olabilirsiniz, ama bir diğer yandan da diyorsunuz ki: "F tipine de karşıyız." O zaman desteklemeyeceksiniz. Darbe Komisyonunda da söylediler: "Efendim, biz demokrasi adına destek verdik, basın hürriyeti adına destek verdik." 17-25 Aralık öncesi, bu yapının gerçek yüzü çıkmadan önce bu yapıya biz de demokrasi adına destek verdik, eğitim adına destek verdik. CHP’lilerin, HDP’lilerin tüm bu yaptıkları meşru olacak, bizimki suç olacak, öyle mi? Eğer suç aranıyorsa gerçek suç CHP’nin, HDP’nin yaptığı suçtur öncelikle” diye konuştu.

HDP’Lİ MİLLETVEKİLLERİ FETÖ KONUSUNDA ÖCALANLA AYNI GÖRÜŞTE Mİ?

17-25 Aralık öncesi ve sonrasında CHP’li Milletvekillerinin Amerika Birleşik Devletleri'ne giderek FETÖ’ye yakın işadamları ve hain yapıyla görüştüğünü kaydeden AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ sözlerine şöyle devam etti, “Hatta CHP’li bir Milletvekili diyor ki: "Bunlar bildiğimiz cemaatlere benzemiyor, meşru bir cemaate benziyor. Bunlarla teşrikimesai kurmaya devam edeceğiz." Bir yandan CHP’den Faruk Loğoğlu gidiyor, bir diğer yandan Genel Başkan Yardımcıları gidiyor, bunlarla teşrikimesai içerisinde bulunuyorlar? Neden bulunuyorlar bunlarla teşrikimesai içerisinde? Hem "F tipi" diyorlar, "örgüt" diyorlar, "çete" diyorlar bir yandan da bu yapı ile teşrikimesaide bulunuyorlar. Bir yapının örgüt olabilmesi için dünyada kriterler vardır. Amerika Birleşik Devletleri'nde kriter Dışişleri Bakanlığının kararlarıdır, İngiltere'de İçişleri Bakanlığının kararıdır, Türkiye'de ise yargının kararıdır. Burada şikâyetler yapıldıktan sonra, 2005 yılında bu yapının örgüt olduğu noktasında bazı şikâyetler geliyor ve Yargıtay 5. Ceza Dairesi bunlarla ilgili karar veriyor, diyor ki: "Hayır, burası bir örgüt değildir, radikal İslamcıların dahi burayı hedef aldığı bir yapıdır." Ardından, cumhuriyet başsavcısı itiraz ediyor. 2008'de karar veriyor Yargıtay Daireler Kurulu. Herkes var orada. Diyorlar ki: "Hayır, burası bir örgüt değildir." Buna rağmen, 2013 yılındaki 17-25 Aralıktan sonra iktidar partisi büyük bir mücadele içerisine giriyor. Bir yandan "Haşhaşiler" diyor bunlara, bir diğer yandan bunlara "paralelciler" diyor, "Paralel yapı oluşturmak istiyor." diyor ama nedense Cumhuriyet Halk Partisinin ve HDP'nin milletvekilleri buraya destek vermeye devam ediyorlar. Ben Komisyonda Gültan Kışanak'a şu soruyu sordum... İmralı'ya gidenlerden birisi şu soruyu soruyor Abdullah Öcalan'a, o teröristbaşına şunu soruyor: "Efendim, herkes Fetullah Gülen'le görüşüyor. Siz de bize ne söylersiniz? Biz de görüşelim mi?" Kendisi diyor ki: "Bir barış adamıdır Fetullah Gülen, bir sulh adamıdır; görüşün tabii. Orta Doğu'daki hayallerimizle, ideallerimizle onların hayalleri ve idealleri örtüşüyor." ifadesini kullanıyor. Şimdi, soruyorum HDP milletvekillerine, diyorum ki: Abdullah Öcalan'la aynı görüşte misiniz 17-25 Aralıktan sonra da, 15 Temmuzdan sonra da aynı görüşte misiniz?”

HER DARBEDEN MUHAKKAK MUHALEFET DE NASİBİNİ ALMIŞTIR

“1960 darbesi Menderes'e yapılmıştır, 1971 Demirel'e yapılmıştır, 1980 Demirel'e, Türkeş'e, Erbakan'a, dolaylı olarak da Ecevit'e yapılmıştır, 28 Şubat postmodern darbesi Erbakan'a karşı yapılmıştır. İktidara karşı yapılan her darbeden muhalefet de mutlaka nasibini almıştır. Hep beraber, kime yapılırsa yapılsın bütün darbecileri kınayacağız ve takbih edeceğiz ki bir daha demokrasiye kimse halel getirme noktasında hareket etmesin veya bu şekilde davranmasın diyeceğiz” diyen Özdağ, “ Darbeler kötüdür, takbih edilmesi gerekmektedir. 15 Temmuza gelince: Darbe Araştırma Komisyonuyla ilgili HDP'nin grup önerisinde "AK Partili üyeler tarafından Komisyon Başkanlığı seçildi." Deniliyor. E, Komisyon Başkanı seçilmeden önce orada başkanı belirlemek için seçim oluyor. Bütün araştırma komisyonlarında da işleyiş böyledir. Kim çok oy alırsa o kişi başkan seçilir. AK Partili Milletvekilleri, CHP'li, HDP'li ve MHP'li Milletvekillerin ellerini mi bağladı da bu eleştiri yapılıyor? Eğer bu Komisyonda görevini yapmayan milletvekilleri varsa muhalefet partisi milletvekilleridir. Neden? “Eski başbakanlara soru soralım” dedik, “eski başbakanlara, Cumhurbaşkanlarına sorular soralım, Melih Gökçek'e sorular soralım, Beşiktaş Belediye Başkanı Hazinedar'a sorular soralım, gelin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına sorular soralım, MİT Müsteşarına sorular soralım” CHP’li, HDP’li Milletvekilleri  Komisyonun nasıl çalışacağını, Anayasa'nın bize hangi görevleri verdiğini bilmiyor mu? Anayasa'da şöyle söyler ‘İç Tüzük de bunu söylüyor’ der ki: Araştırma komisyonlarına davet edersiniz; aynen, Birgül Ayman Güler'i davet ettiğimiz gibi. Birgül Ayman Güler gelmedi, gelmeme hakkı vardı ama bana soru sorun da demedi. Ki Birgül Ayman Güler neler söylüyordu biliyor musunuz? "CHP'nin kanalı Halk TV'de Fethullah Gülen reklamları yayınlanmaktadır, Zaman gazetesi reklamları yayınlanmaktadır. F tipi TV'lerde CHP'nin adaylarını görmeye alışamayacağız." 15 Aralık Cumhuriyet gazetesinde "Her ne kadar parti yönetimimiz inkâr etse de 30 Mart seçimlerinde bir ittifak yaptık, cemaatle ittifak yaptık." diyordu. Bir sürü şey var burada. Birgül Ayman Güler'i çağırdık, geldi mi? Gelmedi. Getirebilir miyiz? Hayır, getiremeyiz. Necdet Özel, çağırdık, geldi mi? Gelmedi ama bir şey söyledi: "Bana sorular sorun, cevaplayayım." dedi. CHP’li, HDP’li Milletvekilleri eski Başbakanlara niye soru sormadı, Melih Gökçek'e niye soru sormadı, MİT Müsteşarına niye sorular sormadı, Genelkurmay Başkanına niye sorular sormadı? Görevini yapmayan üyeler varsa onlar da CHP'li ve HDP'li üyelerdir. Tarihe not düşmek adına, görevlerini yapmadılar. Geçmişteki komisyonlarda da görev aldım ben. O komisyonlarda da çağırdıklarımız oldu, gelmediler. Çağırdığımız kişilerden gelmeyenler "Bana soru sorun." dediler. Deniz Baykal Komisyona geldi ve 5 sayfalık Komisyon raporunu okudu, cevapları okudu, kendi düşüncelerini söyledi. "Bir dakika... Sayın Baykal, size sorular soracağız." dedik "Hayır, sorularınızı almayacağım ve gideceğim." dedi, demokratik hakkını kullandı ve anayasal hakkını kullandı, İç Tüzük hakkını kullandı” şeklinde konuştu.

DARBENİN İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ, SAKİM MANTIKTIR

Konuşmasında Soner Yalçın’ın “Cemaatçi CHP'liler" yazısından alıntı da yapan Özdağ, “Gazeteci Yazar Soner Yalçın yazısında, "Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Fatih Gürsul FETÖ üyesi. Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Abant Platformu'nun son toplantısının açılışını yapan Gediz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İştar Gözaydın FETÖ soruşturması sonucu açığa alındı. Gözaydın, CHP Parti Meclisi üyesiydi." Aynı zamanda, Zaman gazetesinin, Fetullahçı terör örgütünün tüm yayın organlarının hepsi 7 Haziran seçimleri öncesi AK PARTİ'den hesap sormak adına "Güneydoğu Anadolu'da HDP'yi destekleyeceğiz, geri kalan yerlerde CHP'yi destekleyeceğiz." dediler. Bu onları ilzam etmez ama bilesiniz ki bu yapı CHP’yi kullanmak istedi ve CHP’de buna teşne oldu. 17-25 Aralıktan 15 Temmuza kadar da bu yapıya destek oldular. Eğer CHP’li Milletvekilleri "f tipi" dedikleri yapıya karşı çıksalardı bunlar olmazdı. Darbeci, siyaseti reddeder, siyasetçilere karşı oldukları için de darbe yaparlar. Bu darbe önce AK Partiye ve Cumhurbaşkanına, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine ve demokrasiye karşı yapılmıştır. Eğer siyasi bir ayak arayacaksanız bunu darbeye maruz kalanlarda ve Recep Tayyip Erdoğan'da -ki öldürülmek istendi- aramayacaksınız, onu başka yerlerde arayacaksınız. Bu önergenin aleyhinde olduğumuzu söylüyor ve de diyorum ki: Bir daha darbe olmasın. 15 Temmuz akşamı ben yeğenimi de burada şehit verdim. İlk darbe girişimini de Sayın Başbakana haber veren bendim. Hep beraber, birlikte 15 Temmuz gibi darbe girişimlerine karşı olalım. İyi darbe yoktur, kötü darbe vardır. "Şu darbe iyidir, bu darbe kötüdür." gibi bir düşünce doğru değildir, sakîm mantıktır” dedi.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.