Babacan PESENKURDU

Babacan PESENKURDU

Galiba delirmek üzereyiz!

Doğayı çıldırttık. Evet. El ele vererek yaptık bunu. Sosyal medya çılgınlığı ile başlayan, ben o kişiyim, ben buradayım, ben böyle yaşıyorum hegemonyası ile insanlığımızdan çıktık.

Bizi biz eden değerlerin paramparça olduğu bu zamanlarda, en çok da doğaya zarar verdik. Bilmediğimiz yerlere gittik, bilmediğimiz yerlerde kamplar kurduk, denizini pislettik, ormanını yaktık insanoğlu olarak. O kişiyi geçeceğim, bu kişiyi geçeceğim mantığı devletlere de sirayet etti. Onlar da toplumlarını oluşturan insanlardan geri kalmayıp, küresel felaketlerin yaşanmasına sebep oldular. Dünya git gide ısınırken, barajların, termik ya da nükleer santrallerin yanına, maden ocakları, kentleşme, doğa katliamları da eklenirken, doğa dedi ki ‘’Hopp, o kadar da değil!’’

Hatırlar mısınız bilmem, belki kimimizin balkonlarında hala vardır. Küçük küçük saksılarda fesleğenler, hanımelleri, kedi merdiveni vs gibi çiçekler olurdu balkonlarda. Onların oluşturduğu görsel ziyafetin yanında, bu havası kirlenmiş şehirlerde evimize oksijen olurlardı. Şehirlerin içlerinde parklar, kıyılarında ormanlar, ağaçlı yollar filan vardı. Şimdilerde ise üç-beş tane doymayan müteahhitlerin küçük boyları, şehirlerimizi abluka altına almış durumdalar. Ve bizler de ömrümüzü ev kredilerine harcayarak, betondan mezarlıklara dönen bir hayatı yaşıyoruz, onların doğamızı katlederek kurdukları ve adına ev dediğimiz bu soygun düzeninde.

Sahiller zaten yok edildi, edilmeye de devam ediyor. Neden çıktığı bir türlü bulunamayan ve bir türlü bu yangınları söndürmek için gerekli kurumsal yapıya bürünemeyen Çevre ve Orman Bakanlığımızın, Bakanı istifa dahi etmiyor. Doğa felaketleri karşısında elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz, yanmayı,
ölmeyi. Sağ kalsak bile, geleceğimiz olan çocuklarımıza, atalarımızdan yadigâr kalan bu toprakları, atalarımızda devraldığımız gibi çocuklarımıza da devredememenin derin üzüntüsü içerisindeyiz hepimiz. Bizi yönetenler ise koltuk kavgasında. Siyaset o kadar çirkinleşti ki, iktidar hep haklı, muhalefet ise onlara karşı yeni argüman geliştirmekten aciz.

2004 yılında devlet bütçesinden Eğitim ve Kültür Bakanlığına ayrılan bütçe, devlet bütçesinin %20’si iken, 2021 yılında %5’i bile bulmuyor. Bile isteye cahilleştirilen toplumların da kendinden katbekat cahil, hiçbir ortak yanı olmayan mültecilerin akınına uğraması da kaçınılmazdır. Suriyelilerden sonra nur topu gibi de Afgan mültecilerimiz oldu. İktidarın ortak değerlerimiz var dediği Afganlarla hiçbir ortak yanımız yok. Biz Türkiye Cumhuriyetiyiz, onlar ise kavimlerden oluşmuş bir millet. Dinimiz İslam olsa da inancımız konusunda, İslam’ın yobazlaştırıldığı, yüksek planlarla İslam’ın çarpıtıldığı bir düzen evirilmiş kişilerle aynı noktada kesinlikle buluşamayız.

Devlet iradesi ortaya konulmalı hem iktidar hem muhalefet mensupları, ortak bir çalışma ile bu sorunları çözmeli. Yoksa hiçbiri bana, milletin hizmetkarıyız, devletimizin neferiyiz demesin. O kadar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.