Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

GÖRGÜSÜZLER

Görgüsüzler sardıysa dört bir yanımızı, alıp başımızı kaçsak mı? Kaçsak da nereye kaçsak? Heryerdeler. Artık eskisi gibi değil, hiç ummadığımız yerden çıkıveriyorlar.

Mahalleler, siteler, apartmanlar.

Konuşmak zorunda kaldığımız, bazen iş yapmak zorunda kaldığımız kişiler.

Sen benim kim olduğumu biliyor musun ile başlayan sorular sorarlar. Görgüsüzlüğü tam bu noktada anlarsınız zaten.

Parmağına on karatlık tek taşı takınca görgülü sınıfına girdiğini zanneder. Kocasından geliyorsa güveni, soru şöyle değişir ; siz benim kocamın kim olduğunu biliyor musunuz?

Kadını erkeği fark etmez. Görgüsüzlük her bireyde aynı derecede eğreti durur.

Erkeğin sonradan görmüşünde mutlaka purosu vardır. Puro, zengin oldum ben demenin sessiz çığlığıdır.

Kimisi işinde yükselir yükselmesine de eski kompleksinden kopamaz bir türlü. Bünye alışkın değildir çünkü.

O sakilliği nerde görseniz tanırsınız.

Sonradan geldiğinde, bedene uyum sağlayamayan tek durumdur görgüsüzlük.

Çok zengin olabilirsiniz, dünyaya sahip olabilirsiniz, ama bir yerde açık verir bünyeniz. Ders alabilirsiniz, görgü dersleri örneğin.

Çatal bıçak kullanımı, kadeh tutması, oturması kalkması, konuşması herşey öğrenilir. Ama bir yerden eski ve asıl siz çıkar.

Hafızayı sildirip yeniden yazmak mümkün olmadığına göre, eskiden olduğunuz kişiden yüzde yüz kopamazsınız.

Ben toplum bilimci değilim. Bu konuda bir ihtisasım da yok.

Gözlem yapmayı seviyorum. Verdiğim tarife uyan çok kişi tanıdım ayrıca. Hiç şaşmadı. Hepsi bir yerde eski kendine dönüverdi. Tek bir anlığına bile olsa.

Başkası gibi olmak zordur.

İnsan en rahat kendi gibi olur çünkü.

Bir de az biraz hazımsız yapar insanı görgüsüzlük.

Midenin alışmadığı yiyeceğe verdiği reaksiyon gibi olur.

Verdiği tepkiler de genelde şu kelimelere dökülür;

Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

Görgü, gittiğin restoranda çatal bıçak kullanmak değildir.

Evde tek başınayken de çatal bıçak kullanıyorsan eğer, işte o görgüdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar