Televizyon ekranlarında kahkaha tufanı kopuyor… Her hafta milyonları güldüren bir ekip sahnede harikalar yaratıyor. Ama perde arkasında, sahnenin görünmeyen tarafında sessiz ama çok güçlü kalemler var. İşte o kalemlerden biri de Uğur Gövercin.

Uğur Gövercin, sahneye çıkmıyor belki ama her repliğin, her esprinin içinde onun izi var.

Güldür Güldür Show’un izleyiciyi hem güldürüp hem düşündüren o zekice yazılmış skeçlerinin arkasında, onun kalemi ve mizah anlayışı yatıyor.

Bir senaryo yazarının en büyük sınavı, insanı hem gülümsetip hem düşündürebilmektir.

Uğur Gövercin bunu başarıyor. Çünkü yazdığı her satırda, halkın içinden, sokaktan, hayatın ta kendisinden izler var. Kahvehane sohbetlerinden, mahalle dedikodularından, siyasetin mizahına kadar geniş bir yelpazeyi ekrana taşıyor.

Kısacası, halkın gülüşünü profesyonel mizaha dönüştüren kalemlerden biri.

Ekranda oyuncular alkışı toplarken, o perde arkasında sessizce bir sonraki sahnenin kahkahasını inşa ediyor.

Kimi zaman bir kelimenin yerini değiştiriyor, kimi zaman bir cümlenin ritmini buluyor. Çünkü mizah, onun elinde bir sanat haline geliyor.

Bugün televizyon dünyasında popülerlik hızla tüketilirken, Uğur Gövercin gibi kalemler, üretimin sürekliliğini, samimiyetini ve kalitesini temsil ediyor.

O, izleyicinin sadece “kahkaha attığı” değil, “kendini bulduğu” bir mizah dünyasının mimarı.

Her güldüren sahnenin ardında bir zihin vardır.

Güldür Güldür’ün ardındaki o zihinlerden biri de, sessizce ama derin bir iz bırakan Uğur Gövercin’dir.

Sahne ışıkları oyunculara dönük olsa da, o ışığın yönünü belirleyenlerden biri her zaman o olmuştur.