HOŞ GELİŞLERİN OLSUN EYLÜL

yaruk yaz teg erdim tümen tü çiçeklig
hazanmu tüşüttüm kamuğnı kurıttım

(rengarenk çiçeklerle dolu parlak bahar gibiydim;
hazana mı uğrattım, hepsini kuruttum.)
 
 Yusuf Has Hacib

       Yine yolcu ediyoruz yazı ve yine tüm ihtişamıyla geliyor Eylül.

       Hazana açılan kapıdır Eylül. Yazın insan üzerindeki kavurucu güneş etkisi yerini, ılık rüzgarlara bırakmaya başlayacak. Dallarından sarkan yemyeşil yapraklar ise yerini yavaş yavaş sarının ve kırmızının binbir tonunu alarak, rüzgarın ardından koşturmaya başlayacak. Kendi içinde kocaman bir öyküdür. Hem başına buyruk bir delikanlıdır, hem de içine küçük bir çocuk kaçmış genç bir kadındır. 

      Yüzyıllardır hatta Yusuf Has Hacib'in 11. yüzyılda yazdığı söz gibi yazar ve şairlerinde en çok efkârlanıp, en güzide eserlerini yazdığı ve  on bir ayın tüm yükünü üstlenen aydır.  Bizler şiire, şairler ise eylüle sevdalıdır. Nazım'ın, Piraye'ye yazdığı sekiz aşk şiirinin mısraları bu ayın özlemi ve hüznünün ağırlığıyla yazılmıştır. 

  Yahya Akengin  eylülün etkisini şöyle anlatıyor bir şiirinde ;

Ben hatırlarım hep, hatırlamalı insan
Yardan ayrılışların yürekte yeşerttiği duaları
Öyle başladığını ölümsüz efsanelerin
İliklere kadar işler hatırası mevsimlerin
Lakin eylüllerinki biraz daha derin

  

        Aşkların en naifi yaşanır eylülde. Daha doyumsuzdur kalp ve daha fedâkardır. Gözü kara yaşanır aşk. En güzel aşk şarkılarının baş kahraman ayıdır Eylül. Bir şarkıda aşık  " eylülde gel " diye seslenir maşukuna. Başka bir şarkıda ise Erhan Güleryüz şu şekilde anlatır aşkını ve özlemini. 

Bu eylül akşamında
O güzel deli gözlerini
Görebilmek için
Canımı verirdim
Nerdesin, nerdesin
Nerdesin, nerde…

         Ayrılık ayıdır. Veda hangi ayda olursa olsun eylülde daha derin yaşanır, daha çok hatırlatır kendini ve daha cok acıtır canı. Tıpkı Ahmet Telli' nın şu dizeleri gibi. 

... 
Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık

... 

      Hep insan ruhuna benzetmişimdir. Nasıl ki dökmeye başlıyorsa Eylül yaprakları, insanda dönem dönem döküyor ruhunda yaprakları. Tıpkı Ümit Yaşar Oğuzcan'nın dediği gibi;

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar…

           Birçok sevilen insanda eylülü seçti veda için. Yılmaz Güney gibi, Tuncel Kurtiz gibi, Ahmet Rasim gibi, Bedri Rahmi Eyüpoğlu gibi, sanat güneşimiz Zeki Müren ve yüreklerimizin ozanı  Neşet Ertaş gibi. Hepsini sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. 


       Yerini sevmeyen duyguların yer değiştirdiği aydır. Her ne kadar melankoli ayı olsa da, bir o kadar da ruhun uyanış ayıdır. Ataol Behramoğlu şu dizelerle anlatıyor. 
... 
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda

Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda

Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum

Nacizene ben de şöyle sesleniyorum eylüle;

Hiç suçu yokken 
Onbir ayın yükü yüklenmiş eylüle
Ne yapsın
O da sararttı tüm yaprakları
Yük ağırlaştıkça da
Taşıyamadı döktü tüm yaprakları

Tuğba Topal 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum