Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

İyi misiniz?

Üşüdümüz mü bugün? Hava soğuk, kış bastırdı, kar bile yağdı.

Yolda yürüyüp bir yere gidiyordunuz, dondunuz değil mi? Dediniz ki, hemen kendimi eve atayım.

Bir sıcak kahve koyup içtiniz üstüne.

İyi kötü ısınmış, camı kapısı sıkı sıkı kapalı evinizde oturup kahvenizi içtiniz.

İçiniz bir güzel ısındı.

Acıktınız, yemeğinizi yediniz, suyunuzu içtiniz.

Akşam oldu, ışıkları yaktınız.

Televizyonu açtınız. Bir de akşam kahvesi yapıp içtiniz.

Ne yapacaktınız ki, hayatın normal süreciydi bu.

Ben de hemen hemen aynısını yaptım.

Kimseye bir borcum yok, kimseyi evinden etmedim, yemeğini çalmadım. Haliyle yedim, içtim, yattım, uyudum.

Bütün bunları yaparken, birilerinin bunları yapabilmek için milyonlar vereceğini düşündüm. Huzurlu bir gün için.

Nasıl kıymetli değil mi huzur?

Kaybetmeyen bilemez.

Ben her yaptığım eylemde bir huzursuz oldum. Acıkıp yemeğe oturduğumda az biraz suçluluk hissettim, suçum olmadığı halde.

Benim önümde yemeğim varken, birileri bir küçük kase çorba için neler vermezdi diye aklıma geldi. Gelince keyfim de iştahım da gitti.

Üşüyorum diye aklımdan geçirirken, elimin tersiyle kafama vurmak istedim. İnsanlar evsiz, çatısız, kıyafetsiz ortada kalmışlar, üşümekten donmaya bile başlamışlar. Üşüdüğümden utandım.

Market siparişim geldi, kapıyı açıp teslim alırken, açık televizyondan haberleri duyuyordum. Hatayda bir adamcağız bir yudum su yok diyordu. Torbalarımı içeri alırken suçluluk duydum. Suçum yok biliyorum ama öyle hissettim.

Salona girip ışıkları açtım. İçim açıldı. Aydınlık güzeldir.

Bir fenerin ışığına muhtaç binlerce insanı düşündüm, keyfim kaçtı.

Sevdiklerimle haberleştim, konuştum.

Çocuğunu enkaz başında bekleyen çaresiz anneyi düşünüp yine utandım.

Bugün rahatım bana battı.

Çok fazla insan çok zor durumdayken, rahat hissedemedim bu yüzden.

Akşam oldu, uykum gelince yattım. Isınabildim, üstüme örtecek yorgan vardı, evimin camları vardı. Aklım dağılsın, kitap okuyayım deyip elime aldım, açamadım. Öylece durdum.

Sıcak yatağında kitabını okumak için dünyaları verecek olan enkazdaki insanları düşündüm.

Donarak uykuya dalacak binlerce insanı düşünerek ağlaya ağlaya uyudum.

Düşünmeden yapamıyorum. Kendi halinde yaşayıp giden insanların hayatının bir anda kararmasını aklımdan atamıyorum.

Bunun insan eliyle olmuş olması beni daha da delirtiyor.

Yaşamak için oturdukları evlerinin başlarına yıkılmasını kabul edemiyorum.

Ağlayıp duruyorum. Neden ağlıyorsun yeter diyorlar.

Siz neden ağlamıyorsunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar