Pınar Yeşiltay Sevim

Pınar Yeşiltay Sevim

KAYGILI “MÜKEMMEL” ANNELERE KISACIK NOTLAR

Yakın zamanda çevremdeki doğum yapan ya da okul öncesi çağda çocuğu olan neredeyse tüm annelerde gözlemlediğim ortak nokta “Kaygıları”. Acabaların havada uçuştuğu düşünceler, sözcüklere aktarılan beklentiler, Ahh Keşke’li iç çekişler, Ben asla … ile başlayan önyargılar ama en çok da ACABA’lar!

Acaba iyi bir anne miyim/olacak mıyım?,

Acaba akranlarına göre geri mi?,

Acaba çok mu zeki?,

Acaba babası/babannesi gibi mi olacak?,

Acaba düşer mi? Acaba doydu mu?,

Acaba üşüyor mu?

Acaba doğru mu yapıyorum?

Sürekli bir kendini kıyaslama hali. Sürekli ”iyi anne olma” telaşıyla omuzlara yüklenen beklenti ve sorumluluklarla baş edebilmek için mücadele hali…

Galiba unuttuğumuz şey “her çocuk gibi her annelik deneyiminin de biricik ve özel olduğu” gerçeği. Toplumsal beklentilerin, sosyal medyanın empoze ederek gözümüze soktuğu sanal gerçekliğin, değişen dünya ve gelişen teknolojinin hızla yaygınlaştığı günümüzde en doğru annelik modelini aramak yerine doğal, içten, özgün ve bilinçli ebeveynler olmak yeterli aslında. Büyük beklentilere girmeden, dünyanın merkezine çocuğu yerleştirmeden, yaşanan süreçten keyif almayı ve farkında olmayı becerebilerek de anne baba olmak mümkün.

Elbette her ebeveyn için çocukları kendi hayatlarından bile değerli ve önemlidir ancak hayattaki tek gerçek de çocuk değildir. Sadece çocuğa odaklanıp, sadece çocuğa odaklı planlar yapmak hem evliliğin sürekliliği hem kariyer hayatı hem de sosyal hayat açısından yıpratıcı olabilmektedir.

Bir kadın annelikle taçlanır taçlanmasına ama tacı olmadan da “birey” olduğunu bilecek kadar da öz değer sahibi olabilmelidir.

Çocuğun bir öğün yemek yememesi, akranlarına göre fizyolojik ve nörolojik bir sorun olmadığı taktirde geç konuşması, tuvalet eğitimine 1 ay geç kalması, sınıfta en gözde en başarılı öğrenci olmaması, sınav sonuçlarının çok yüksek olmaması çocuğun kötü ya da değersiz olduğu anlamına gelmediği annelere teker teker anlatılmalıdır ki çok büyük hayal ve beklentilerle çocukların omuzlarına yükledikleri yük kadar kendileri de kaygı sorunlarının altında ezilmesinler. Çünkü eğer bir anne kaygılı ve sürekli mükemmeliyetçi ise çocuk da bu kaygıyı tıpkı bir sünger gibi emer ve kaygı bozukluklarının sinyallerini vermeye başlar.

Nedir çocuklarda kaygı bozukluğu belirtileri diye bakacak olursak:

  • Alt ıslatma (Enüresis)

  • Kaka Kaçırma (Endopresis)

  • Tırnak Yeme

  • Davranış değişiklikleri

  • Uyku Bozuklukları

  • Bağımlı Davranışlar

  • Dikkat eksikliği

  • Odaklanmada güçlük

  • Sabit bakışlar - donukluk

  • Sosyal Fobi vb fobilerin gelişmesi

  • Yalnızlık Korkusu   …vb sıralamak mümkündür.

Annelerdeki yüksek kaygı bulaşıcı bir hastalık gibi tüm ev halkını etkileyeceği için gerek anne-çocuk, gerek anne-baba ilişkilerinin bozulması muhtemeldir. Beklentileri daha optimal düzeyde tutup, farkındalığı arttırarak ve gerek kendinizi gerekse çocuğunuzu hiç kimse ile kıyaslamadan, doğru ebeveynlik arayışı içine girmeden kendi biricik ilişkinizi iyileştirmek için mücadele verirseniz aslında sadece kaygılardan kurtulmakla kalmayacak aynı zamanda “kendi mükemmel ebeveynlik yolculuğunuza” çıktığınızı da fark etmiş olacaksınız.

Unutmayın siz ve çocuğunuz biricik ve özelsiniz;

hayat keşkelerle yorulmayacak kadar güzel ve anlamlı

Kaygıdan uzak, sevgiyle kalın.

Pınar Yeşiltay Sevim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.