Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

MÜLTECİ NEDEN İSTEMİYORUZ?

Mülteci sorunu diye bir sorunumuz var. Yer yatak kalacak ev meselesini bir yere koyalım. Sorun olarak nitelenen şeye bir bakalım.

Niye buna sorun deniyor? Savaştan kaçmış insanların ülkemizde gezip dolaşmaları bize batıyor mu? Biz kendi ülkemizin vatandaşından başka insana tahammül edemiyor muyuz?

Bu mudur yani derdimiz?

Yarattıkları sorunları bir tarafa koyarsak, bizler ayrı kültürlerin insanıyız. Arap kültürünü tanımıyoruz zira biz arap değiliz. Bir kere bu noktada ayrılıyoruz zaten. Onlar bize, biz onlara uygun değiliz.

Yaklaşık 25 sene kadar önce, arka binamızda bir daireye yerleşen arap aileyi hatırlıyorum. Dehşetle izlemiştik. Perdeler sonuna kadar açık olunca herşeyi görüyorduk. Evde masa olmasına rağmen yerde oturup yemek yiyorlar ve ağızlarını perdeye siliyorlardı.

Duymadım, gördüm. Bizzat şahidim.

Onların normali bu. Kültür meselesi. Eleştirmiyoruz, farklılıkları gösteriyoruz.

Harem selam şeklinde yaşarlar bir defa. Biz yaşamayız. Bizim kültürümüzde kadın erkek aynı ortamda bulunur ve bu normaldir.

Kadınlar çarşafla dolaşırken biz normal kıyafetlerimizle dolaşırız.

Erkek de çoğunlukla çarşafa benzer uzun elbiseyle dolaşır. Biz pantolon gömlek biliriz.

Sokakta yan yana yürüyen bir erkek ve kadın arap görmezsiniz. Genelde bir adım arkadan gelir kadın. Biz yan yana yürürüz.

Elleriyle yemek yerler. Biz çatal bıçakla.

Bu kadar farklıyız işe. Bu yüzden bile bir arada olmamız imkansız.

Ne onlar değişir ne de biz. Herkes kendi kültüründe, kendi alıştığı hayatı yaşar.

Yarattıkları sorunlara gelince, orası ciddi mesele.

Liste epey uzun. Kısaltarak örnek vereyim.

Terör örgütüne silah sağlayan Suriyeli, ev sahibinin evimden çık demesi üzerine kızıp evi ateş veren Suriyeli, Aydın'da çıkan kavgada biri kadın üç kişiyi yaralayan Suriyeli, üst aramasında korsesinin altına 1,5 kilo patlayıcı saklayan Suriyeli,suçüstü yakalanan torbacı Suriyeli.

Kız kaçırma meselesi yüzünden kavgaya tutuşan iki Suriyeli ailenin kavgasında patlayan silahlar nedeniyle kaldırımda yürüyen ahmet elçeoğlu isimli şahıs vurularak öldü.

Devam edelim mi?

Kahramanmaraş'ta açtıkları kaçak klinikte kürtaj, diş çekimi, botoks yapan Suriyeli doktorlar yakalandı.

Kastamonu'da bir Suriyeli tartıştığı kişiyi öldürdü. Samsun'da plajdaki kadınların fotoğraflarını çeken Suriyeliler dayak yedi.

İzmir Bornova'da üniversiteli kızı taciz eden Suriyeli dayak yedi.

Tatile gelen turiste toplu şekilde tacizde bulunan Suriyelilere halk isyan etti. Konya'da bebek emziren kadınların videosunu çeken Suriyeli yakalandı.

Kayseri'de bisiklet çalan 30 kişilik Suriyeli grup halka sopalarla saldırdı.

Bu haberlerin hepsi de gerçek. Girin bakın, tarih tarih, isimler, adreslerle birlikte kayda geçmiş haberler.

İşte bu gibi sebeplerden dolayı istemiyoruz. Böyle bir insan güruhunu neden isteyelim ki, deli miyiz biz?

Bir örnek de kendimden vereyim. Bir kaç sene önce, öğleden sonra aydınlık bir yaz günü Alsancak birinci kordonda iskeleye yürüyorduk. Suriyeli çocuklar yere yatırdıkları köpeği çakmakla yakmaya çalışıyordu. Elbette müdahale ettik. Ve üstümüze sopalarla yürüdüler. Ağızlarından salyalar akıyordu desem yalan söylemiş olmam. Resmen eşkiya gibi anıra anıra üstümüze yürüdüler. Hemen polisi aradık. Çocuklardan Türkçe konuşan bir tanesi ara hadi sıkıyorsa polisi bile dedi. Ve zaten polis de gelmedi.

Bir bakandı sanırım, bir röportajda şöyle demişti;

Bizim ülkemiz her zaman sığınmacılara kucak açmıştır, zamanında gelen Musevi vatandaşlarımıza kucak açmadık mı, ülkemizde hala yaşayan Hristiyan vatandaşlarımız var.

Yani şimdi orada bir zahmet duracağız. Örnekler uyuşmuyor bir defa.

Herşeyden önce bahsettiği Musevi ve Hristiyanlar bizimle aynı çizgide insanlar. Kültürlü, okumuş, aydın insanlar. Ve bir çoğu da bizden daha çok okuyup görmüş insanlar.

Açın bakın tarihe bakalım, ağzının suyunu akıta akıta kızları taciz etmişler mi sokaklarda?

Kavgalara karışıp kendi vatandaşımızı öldüren, gasp eden Museviler var mı tarihte?

Yani eğer bir örnek verilecekse, denk örnek verilmeli diye düşünüyorum.

Neticede biz Araplarla gerek kültür gerek davranışları nedeniyle bir arada olamayız. Bize ters. Yoksa istemeyenler Arap düşmanı değil. Neden düşman olsun?

Biz kendi yurdumuzun insanı da olay çıkardığında, cinayet işlediğinde, huzur kaçırdığında aynı şeyleri söylüyoruz. Bu bizi Türk düşmanı mı yapıyor?

Düzenimiz, huzurumuz bozulmasın istiyoruz.

Ve sanırım bir insan ve vatandaş olarak bunu istiyor olmak en doğal hakkımız.

Önceki ve Sonraki Yazılar