Neriti

Zorluk, yokluk, çaresizlik, çepeçevre kıstırılmışlık nedir bilir misiniz? Zaman  zaman bu duygulara kapılmayan yoktur herhalde.  İnsan, hayatının belirli dönemlerinde elbet umutsuzluğa kapılabilir. Önemli olan sonrasında yaptığı....

Şimdi sizlere Neriti'yi anlatacağım. Bakalım o mu kıstırılmış yoksa biz mi?...

Afrika ülkelerinden Malavi'de yaşayan Neriti esmer güzeli, ince uzun genç bir kadın. Bir kızı bir oğlu ve onlarla birlikte çadırda yaşayan yatalak bir kayınpederi var. Neritinin kocası, köylerine oldukça uzak bir hastanede iki aydır tedavi amaçlı yatıyor. Bütün işler ve sorumluluk Neriti'nin omuzlarında.

Malavi'de tüm kadınlar günlük su ihtiyaçlarını gidermek için dört kilometre uzaklıktaki su kaynağına yürüyor. Sonra da doldurdukları su bidonlarıyla dönüş yolu için bir dört kilometre daha yürüyor. Oldu mu sana sekiz kilometre. Su çok kıymetli hem de çok kıymetli.... 

Su kaynağına giden yol çöl, güzergahta mihenk noktası denebilecek hiç bir şey yok nerdeyse.Yolu ayırt edebilmek ve öğrenebilmek için kız çocukları çok küçük yaştan itibaren  anneleriyle birlikte su yolunu gider gelir. Sonra bu yol kız çocuklarının kaderi olur.

Neriti evi geçindirebilmek için köyde, durumu daha iyi olanların çadırını temizlemeye gidiyor, elde çamaşır yıkıyordu.  Malavi'ye özgü el emeği kumaşlar üretip köye gelen tüccara satıyordu.En büyük isteği, kendi ürettiği kumaşlara kendisin can verebilmesiydi.

Neriti sabah kalktı, çadırı süpürdü, derledi topladı, kahvaltı hazırladı, kayınpederini doyurdu. Kahvaltı dediğime bakmayın dünyanın en sade kahvaltısıydı bu. Oğlu da iki keçiyi doyurmaya gitti. Bildiğimiz koli kutuyu lokma lokma kırptı, azıcık suyla karıştırıp bulamaç haline getirdi ve keçilere verdi. Keçiler de büyük bir iştahla yediler.  Keçilerin yiyeceği buydu, evet yiyecek? Sulandırılmış  kutu kırpıntısı...

Neriti en değerli eşyası olan sandığının kapağını araladı içinden renkli bir kumaşa sarılı aylarca biriktirdiği kağıt parasını çıkardı ve gelen tüccara verdi. Ona ne zaman geleceğini sordu. Tüccar iki ay sonra dedi.

Neriti günlerini yine aynı şekilde yaşamaya devam etti. Her damlasını altın değerinde kullandığı, sekiz kilometre yürüyerek doldurduğu suyu taşımaya devam etti, kumaş dokumaya  devam etti, kayınpederine bakmaya devam etti, çocuklarına yetmeye devam etti, ev temizliğine, zenginlerin çamaşırını elde yıkamaya devam etti,  yaşamaya devam etti...

Yeni başlangıç yeni çaba yeni güç için nihayet  o gün geldi çattı. Tüccar geldi. Neritinin ne zamandır istediği ne zamandır çabaladığını unuttuğu ama hiç vazgeçmediği sebebi geldi.

Tüccar Neritiye bundan sonra elbise dikebileceği dikiş makinesini getirmişti. Makineyi öyle gözünüzde son model teknolojik ozellikte düşünmeyin. Su bulunmayan elektrik bulunmayan Malavi de dikiş makinesinin elle çalışıyor olması bile büyük bir nimet.

Doğduğun ev kaderindir deyip duruyorlar ya şimdi. Evet doğduğun ev kaderin olabilir ama o kaderi keder edip yaşamak da senin elinde heder edip yaşamak da senin elinde. Ama unutma ki  herşeye rağmen yeni başlangıçlar yeni iyilikler yeni güzellikler için Neriti olmak da senin elinde.  Önemli olan kaderine mi boyun eğmek istiyorsun yoksa Neriti mi olmak istiyorsun? Seçim senin...Olmak ya da olmamak bütün mesele bu...

Neriti'nin kaderinde neler değişti öğrenmek istiyorsanız haftaya köşeyazımı okumayı unutmayın lütfen

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum