NİCEDİR KALBİMİ ÖĞÜTLÜYORUM

Zırhını çıkartırsın sevdiklerinin yanında. Bedenin örtülü olsa da, ruhun üryandır.

İnsan kime güvenir bu dünyada? Ya da kime güvenmeli? 

 " Boynu bükük duruyorsam eğer, içimden öyle geldiği için değil..." demiş Ahmet Erhan. Gün gelir içimize attıklarımız boyumuzu aşar ve boğuluruz susmak zorunda kaldıklarımız için. Hayat öyle sınavlardan geçirir ki insanı içindeki öfkeyi koyacak yer bulamaz olur zamanla. Çoğul kalabalıklar içinde tekilleşir. Kimsesizleşir yalnızlaşırsın. Anlaşılmamanın sancıları sarar ruhunu. Ve şairin dediği;

O büyük sessizliğin bağrı mı olur,

Kimsenin bilmediği bir ağrı mı;

Gider kendine gömülürsün...

Yoksa bu şehir, bu sokaklar

Seni alır kullanır,

Santim-santim çürürsün!..


Karşımızda kim olursa olsun yaşadığımız güven kaybı acısından daha uzun sürüyor. İşte o zaman çevreden soyutluyor insan kendini. Kaybettiği dengesini bulması çok zaman alıyor. Dengesini bulsa da yüreğinde o sancı bir miras gibi sonsuza kadar yaşıyor.

"En güvendiğiniz ve değer verdiğiniz insanın yaşattığı hayal kırıklığını affetseniz bile asla unutamazsınız. Sevdiklerimizin verdiği yaralar kalıcıdır." diyor Paulo Coelho çok büyük bir haklılıkla. Dışarıdan gelen zararları bir şekilde kapatabilir insan ve yine yoluna bakabilir ama zarar içerdense, yarayı açanlarla aynı kanı taşıyorsan eğer o yara kapanmıyor. Dağ da, karlar da senin başına yıkılırken, o enkazın altında kalıyor tüm güven duygun. İstese bile bir daha o ellere uzanmak gelmiyor insanın içinden. 

" Ve zamanla öğreniyor insan

Güneşin ve güllerin bir tek kendine batmadığını

Suretlere bakıp nasıl da aldandığımızı.” Diye bitirmiştim bir şiirimi. Evet aldanıyoruz. Her ne kadar elimizde olmasa da, ruhumuzu parça parca eksiltiyoruz. 

Rüzgarla zarar görmez hiçbir ağaç, tozu düşer yada en fazla bir dalı kırılır ama toprağı bozuk bir ağaç ise sen yeşiline aldanırken  içten içe çürür!

İnsan da öyle!

Anlıyoruz ki tek umudu yine kendisindeymiş insanın. Ve başlıyor insan Dilaver Cebeci’nin dediği gibi kalbini öğütlemeye. Hadi kalbimizi öğütleyerek tüm gül sandıklarımızın diken çıkışına inat…

“Adam akıllı yorulmuşum

Ellerin böyle olmamalıydı

ellerine acıyorum

Ve kim bilir kaç zamandan beridir

kalbimi öğütlüyorum

Durup durup ıssız yerlerde

GÜÇLÜ OL EY KALBİM, GÜÇLÜ OL

DAHA ÇOK İŞİMİZ VAR DİYORUM”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum