Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

RÜYA

Bir sabah uyanıyoruz, aldığımız oksijenin bile kalitesi farklı. Tertemiz.

Sokağa çıkıyoruz, yollarımız pırıl pırıl, sanki deterjanla yıkanmış.

Yollarda çevre polisleri var, en ufak ihlalde gelip ceza kesiyor.  O nedenle tertemiz heryer. Acaba ayakkabmızı çıkarıp mı yürüsek de kirlenmese diyoruz.

Kadınlar görüyoruz sokaklarda, huzurla güvenle yürüyor. Gece gündüz fark etmeksizin güvenle yürüyor. Gün ortasında nasılsa gecenin bir yarısında aynı güven var. ne eski kocasından, ne belalı sevgilisinden korkmasına gerek yok. ne de sokaktaki sapıktan. Çünkü öylesine keskin cezalar var ki, yaparsa yanına kalmayacağını bildiğinden kimse cesaret edemiyor. Cesaret etmek ne kelime, aklından geçirmeye cüret dahi edemiyor.

O eller daha kalkmadan havada kırılıyor gerekirse. Adelet kırıyor.

Köpekler görüyoruz caddelerde, kedilerle birlikte. Sahipsiz diye hor görülmeyen, hatta kimsesiz olduğu için daha da özen gösterilen. Her bir köşe başında evler, mamalıklar. Belediyeler bakımını yapmış, yapıyor düzenli olarak. Hepsi hem mutlu hem sağlıklı. Bir tanesinin kuyruğundaki tek tüyüne zarar gelse cezası ölümden beter. Aklından geçiremez kötülüğü. Kötü bile olamazsın yani istesen, zor.

Sokaklarda herkesin elinde kitaplar. Otobüsü beklerken bile kitap okuyor herkes. Danimarka gibiyiz. Eğitimsiz kimse kalmamış. Oku oku doyamamışız.

Bilgisiz kimsemiz yok, en kültürlü ülkeler arasında üst sıradayız.

Basit anlaşılır, net kanunlarımız var. O kadar basit ki…

Ve uygulamaya gelince soru işareti barındırmayan kanunlar. En cahili bile okuyup anlıyor, haklarını biliyor.

Sevgi dolu çocuklar var caddelerde, güvenle oynayan. Annesi yanında olmasa bile başına hiçbirşey gelmeyecek çocuklar. Sapıklık nedir bilmeyen ve hiç bilmeyecek çocuklar. Ne kaçırılma tehlikesi var, ne kötü birşey yaşama ihtimali. Çocukların başına gelen en kötü şey düşüp dizini kanatmak.  Kötülük bilmeyen çocuklar büyüyor, tertemiz pırıl pırıl.

Yemyeşil heryer, yeşile doymuşuz. Binaların değil ağaçların sayısı yüksek. Sayılamayacak kadar çok yeşil alanımız, parkımız var.

Bütün insanlar güzel, çünkü kalpleri güzel. Içi dışına vurmuş. Güzel bir ortamda doğmuş, güzel güzel büyütülmüşler, güzel insan olmuşlar. Iyi ebeveynler güzel çocuklar yetiştirmiş. Iyi ebeveynler önce insan olmayı öğrenmişler çünkü.

Saygılı insanlar, sevgili insanlar hepsi. Güzel bir ülkede doğmuş, güzel insanlar.

Taşı toğrağı altın ülkemize doyamıyoruz.

Bir sabah uyanıyoruz herşey rüyaymış aslında. 1938 senesinden sonraki herşey…

Önceki ve Sonraki Yazılar