ŞİKAYETÇİ!.. Arif ÇAYAN yazdı...

ŞİKAYETÇİ!.. Arif ÇAYAN yazdı...

Arif ÇAYAN yazdı...

Şikayet : Hoşnutsuzluk belirten söz ya da yazı, sızlanma. (Türk Dil Kurumu)

Şikayetçi de bu hoşnutsuzluğu, sızlanmayı sözlü ya da yazılı olarak yapan kişi.

Geçenlerde bir misafirimiz oldu. İsmini yazmayacağım. Muhabbet etmek, siyasetin şu son günlerinde bizlerle değerlendirme yapmak için geldiğini anlamak için kaşif olmamıza gerek yoktu.

Birilerini sürekli şikayet ediyordu.

Hem de kendi partisinden.

Kendi partisinin karşısında bulunan kişileri şikayet etse daha iyi olurdu diye düşünerek, hiç yorum yapmadan dinledim.

Sözlü olarak hoşnutsuzluğunu, sızlanmasını dinlediğim kişinin, (kimse isim vermemi beklemesin, ben kişilerle değil, düşünce ve mantalite ile uğraşırım) adını ağzına aldığı isimleri  tek tek önümdeki blok nota not aldım.

O bu notlarla kendisini ciddi şekilde dinlediğimi düşüne dursun, ben kimden neden dolayı hoşnutsuz olduğunu anlamak için bu notları aladurdum.

Sızlanması bittiğinde gideni, ağzından çıkan o kötü sözlerin tam tersi şekilde uğurlamayarak rahat bir nefes aldım.

Geçtim bilgisayarın başına.

Şikayetçinin, ‘bunları not al, bir yaz’ dercesine anlattığı isimlerin üzerinde araştırma yapmaya başladım.

Facebook, Twitter ve Instagram adreslerine girdim.

Ne yapıyorlar, neden yapıyorlar, nerede yapıyorlar diye baktım.

Her birisinin, seçim atmosferi içinde çalıştıklarını gösteren fotoğrafları ve yazılarını gördüm.

Sokakları dolaşıyorlar, evlere gidiyorlar, mahallelerde toplantılar düzenliyorlar ve hatta belki üstlerine vazife değil ama arabalara broşür dahi taktıklarını gördüm.

O kadar çok gördüm ki, ben de şikayetçi gibi, o kadar çok çalışmayı takip etmekten gözlerim yoruldu ve ben de şikayetçi olmaya başladım.

Takipten o kadar şikayetçi oldum ki, beş dakika önce dinlediğim şikayetçinin şikayetinin bu çalışmalardan dolayı rahatsız olduğunu düşünmeye başladım.

Acaba kendisi ne gibi bir çalışma yaptı ki, bu çalışmalar onun gözüne battı, gücüne gitti, şikayetçi makamını kullanarak kendisini avutmaya çalıştı diye onun da sosyal medya hesaplarına girdim.

Dostlarıyla keyif yaparken çekilmiş bir iki fotoğraf, ramazan dolayısıyla kurulan büyük gönül soflarında çekilmiş bir iki ben de buradayım diyen fotoğraf dışında bir şey göremedim.

Sonuç, tam da düşündüğüm gibiydi.

Çalışmayan, çalışmak istemeyen, çalışanın, çalışmak isteyenin çalışmasından dolayı rahatsızlanmıştı.

Ama bunun tedavisi bende, benim yazmamda değildi.

Onun bir doktora görünmesinden fayda var.

Çünkü çok yemekten ama az çalışmamaktan kaynaklı olarak bağırsaklarında bir tembellik var.

Doktor değilim ama eminim onun reçetesine ‘Kansilak’ yazacaktır, bağırsaklarında birikenlerin ona verdiği rahatsızlıkları gidermesi için.

Siz, siz olun,  bu duruma düşmemek için şikayetçi olurken, aynaya değil şikayet ettiğiniz kişinin ne yaptığına bir bakın, maazallah sonra ‘Kansilak’ın zerre fayda edemediği bir beyin rahatsızlığa yakalanabilirsiniz!

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.